Savaş gece yarısı aniden başlamıştı düşman üzerimize gelirken hepimiz uyanık ve hazırdık fazlasıyla sayı ustunlugumuz olan düşman orduyu kısa sürede yendik savaş bittiğinde hava hala karanlıkti hafif esen rüzgar yaralilarin cikardigi aci dolu sesler ve ete giren celigin sesi vardı. Savaş kısa sürmüş olsada kanlı ve zordu, tabi benim icin bu benim ilk savaşımdi babam bana artik savasa girecek kadar buyuk oldugumu ve bir savasa gittigimizi soylediginde çok korkmustum ama ayni zamanda sevinmis ve heyecanlanmistim. Bukadar çabuk buyudugume inanamiyorum oysaki babamin bana ilk verdigi dersler dün gibi aklımda babam beni herzaman kamp yerimizin disina cikarirdi birlikte etrafi kesfeder ve uygun biryer buldugumuzda babam bana kilic dersi verirdi babam bana verdiği derslerde hep sert davranırdı talim bittiğinde kan ter içinde kalirdim daha da buyudugumde bire bir dövüş antrenmanlarında artık talimler yalnız ter değil birsürü çürük ve agriyla bitiyordu babam bunları daha güçlü olmam için yaptığını söylerdi oyleydide yediğim darbeler beni daha dayanıklı güçlü ve dikkatli yaptı diğer askerlerle yaptığım antreman dovuslerinde hepsini yenebiliyordum babamın en yakın olduğu kasap byeno disinda kasap byeno 2 metre boyunda cok guclu ve ayni zamanda cok hizlidir omuzlarina dokulen siyah saclari ve neredeyse tum suradina kaplayan sakallariyla tam bir melatron vahsisi kasap byeno unvanini tek basina 40 kisiyi satirla oldurmesinden aliyor en azindan babam bana boyle anlatmisti daha sonra kralliktan kacip parali asker olmaya karar vermis ve suan bizimle onu parali asker kampina Babam george aldi yine kamp yerini kesfederken neredeyse acliktan ve susuzluktan olecekken onu bulmuş atinin arkasina atip kampa getirmisti onu ilk gordugumde cok korkmustum cunku gercekten korkunc gorunuyordu saclari ve sakallari birbirine karismis 2 metreden daha uzun ve korkunç bakislari olan bir adam muhtemelen 7 yaşındaki her çocuğu korkuturdu ama onu tanidikca onu sevmeye basladim hatta babamdan sonra kamptaki en sevdigim kisi oldu oda babami ve beni cok seviyor cogunlukla bizimle zaman geciriyor ve banada bildiklerini anlatiyor onun kalin ve kaba sesinden anlattığı savaş ve efsanevi hikayeleri dinlemeyi seviyorum ama babamin birseyler anlatmasini daha cok seviyorum babam parali askerlerin lideri bir keykel tirasin elinden cikmiscasina bir yuze sahip kisa saclari ve sakalsiz yuzu bunu ortaya cikariyor, mavi gozleri herzaman parlar ve hep birseyler dusunurmus gibi gorunur ayni zamanda cok zekidir, ve cok güçlü bir yapıya sahiptir hem beden hemde ruhsal olarak babam tum bu ozelliklerinin yaninda ayni zamanda cok iyi bir baba ve harika bir savaşçıdir. son zamanlarda karamsar görünüyor ve fazla konuşmuyor ama ona birsey soyledigimde yada soru sordugumda bana hep sabirli bir sekilde gulumseyerek cevap veriyor ne kadar karamsar ve Üzgün gorunsede onun sevgi dolu olduğunu biliyorum. bende onun ozelliklerini almışım onunkine cok benzeyen bir yuzum var bende siyah kisa saçliyim 19 yaşına göre gur sakallıyim ben sakal birakmayi tercih ediyorum muhtemelen babamda biraksa cok fazla cikar ama nedense hep sac ve sakallari kisa olur, babamla sadece goz renklerimiz farkli ben kahverengi gözlüyum birde babamdan uzunum ama vucut yapimiz ayni sayilir bende onun gibi guclu bir vucuda sahibim umarim fiziksel ozelliklerim gibi diger ozelliklerimde babama benzer.
Yerde yatan ağır yaralı düşmanları olduruyoruz tabi bu görevi parali askerler ve kralligin basit askerleri yapıyor. onumde yerde inleyen düşmanima bakıyorum benim kadar genç görünüyor kopmuş kolunun altındaki kan ve irin birikintisi midemi bulandiriyor "lanet olsun" suratimi eksitip kalbine kilicimi sokarken oda benim gibi korkup panikledimi diye düşünüyorum savaş sırasında rakibim karsimdayken savunmasını geçtim ama ona son darbeyi indiricekken birden kitlendim birini öldürmek beni korkuttu panikledim ve bu az daha ölümüme yol açıyordu rakibim kilicina tekrar davranmisti inen kılıcı son anda babam engelleyip düşmanın kafasını govdesinden ayirmisti sanirim hep beni kolluyordu beni kurtardiktan sonra bana kizdi ve kendime gelmemi soyledi dediğini yaptım dovustum öldürdüm ve hayattayim birini oldurmek hem heyecan verici hemde korkutucu birinin govdesine kılıç sokmak kafasını koparmak bunlar pek güzel seyler sayılmaz ama savaşta herzaman bunlar olur ve bu benim hoşuma gitti.
Kilicimi yerde yatan dusmanin kalbinden çıkarırken kilicimin kaburga kemiklerine surttugunu hissediyorum cikan ses beni urpertiyor kafamı kaldirip savaş alanına bakıyorum hava kan ve sidik kokusuyla agirlasmis berbat bir koku midemi bulandiriyor burdan çıkmadan kusmasam iyidir. Yerde yatan diğer adama doğru giderken etrafa göz atıyorum savaş yaptığımız yer meşe ormanı heryer meşe agaclariyla dolu ismini burdan almisa benziyor ileride bir nehir ve arkasında demor kalesi var kale nehirin hemen arkasına yapılmış kalenin arkasinda da nehirin bosaldigi selale var bu kaleye sadece tek bi yerden saldirabilecegin anlamina geliyor ve olasi bir saldırıda nehirin guclu akintisi dogrudan bir saldiriyi engelliyor ve isi iyice zorlastiriyor tabi ama kalenin baska cikisi olmadigindan kusatma altindayken erzak sıkıntısı cekmek cok mumkun ve bizde bunu bekledik kaleyi kusatip açlıktan tukenmelerini bekledik onlar beklemedi melatron vahsileri gece gizlice kapiyi indirip bizi gafil avlamak istemisti ama bu tamamen aptallikti yedi bin küsür bir düşmana karşı iki bin küsür kişiyle saldırmak ne dusunuyorlardiki bir kismimizi gafil avlasalar sonunda hepimiz uyanicaktik o bile olmadı çünkü lord gervin boyle bir durumu düşünmüş ve heryere gozculer koymuştu ve askerlere ekipmanlariyla uyumasini emretti gecenin bir yarısı savaş borusunun sesiyle uyandik ve uzerimize gelen az sayida dusmani katlettik aslinda melatron en kalabalik asker kuvvetine sahip krallik ancak iki tarafla savastigindan Erain kralligindan aldiklari bu kaleye fazla asker birakamamislardi, neyseki.
Babam gelince dusuncelerimi bırakıyorum sağ eliyle selam vermek icin kolumu sıkıyor bende sıkıyorum sonra konuşuyor "iyi iş çıkardın ama ordaki olayda neydi donup kaldın sana bunu söylemiştim savasta en ufak bir hatanda en ufak bir tereddutunde bunu hayatinla odersin herzaman yanında olamam boyle birşeyi sakın tekrarlama şimdi gel kaleyi teslim aldık birseyler yiyip içelim" omzuma vuruyor babam haklı boyle birşey birdaha olmayacak daha iyi olacağım cok çalışmaliyim babam herzaman bana doğru öğütler vermiştir herzaman benimle herseyi paylasir ve bana surekli yeni bilgiler verir ama annemin kim olduğunu hic söylemedi sorduğumda bana "o burda değil kim olduğunun onemi yok" demişti bende birdaha sormadım çokta önemli değil eğer olmediyse beni bırakıp giden bir kadını görmek istemem gorsemde ona anne diyemem yani oyle dusunuyorum.
Kaleye doğru ilerlerken bu iğrenç kokulardan kurtuldugum icin seviniyorum derin bir nefes alıyorum hava bahar kokuyor agaclar ve cicekler cok guzel kısa sureligine tadini çıkarıyorum. Kaleye yaklastigimizda heyecanlaniyorum ilk defa bir kalenin icine giriyorum. Aslinda daha oncede girebilirdim lord gervin babamla anlasma yapmak için onu kalesine davet etmişti babam benide çağırmışti ama ben gitmek istememistim nedenini bilmiyorum sadece istememistim aslinda lord gervinin neden iki bin kisilik bir parali asker birligi ile anlastigini anlamiyorum dusman zaten sayica azdi belkide destek falan gelecegini dusunmustur herneyse kalenin onune geliyoruz.
Kalenin kapısi asagi indirilmis kapi kopruden gecerken alttan nehirin guclu sesi geliyor aslinda rahatlatici bir ses ama ayni zamanda olumcul eger akintiya kapilirsan ve ustunde zirhta varsa ölüm kaçınılmaz. Demor kalesi çok yüksek duvarlara sahip kalenin on tarafinda dört tane yan taraflarinda ikiser tane okcu kulesi var ve altimizdaki kapi disinda girisin ortasinda demir bir korkuluk ve arkasinda bir kapi daha var kaleye saldirsaydik nasıl olurdu diye merak ediyorum merdivenler kuşatma kuleleri ve manciniklar yinede kolayca alabilirdik ama kuşatma kulesini yakabilirler merdivenden cikarken taş atabilitler yada daha kötüsü kaynar yağ dokebilirler ne kadar acittigini ogrenmek istemiyorum.
Iceri girdiğimizde bizi elleri arkada bağlı dizleri üzerine çökmüş 13 melatron askeri ve başlarında duran bizimde adına savastigimiz erain krallığı askerleri duruyor büyük ihtimalle sorgulanacaklar ust rutbede biri varsa fidye istenecek digerlerinin ise kafaları alınacak veya asilacaklar bazılarının yuzu ofkeyle bakıyor bazılarınınki korkuyla içlerinden 50 yaşlarında kel bir adam gozlerindeki tiksinti ve tum nefretiyle konuşuyor.
"Bizden hicbirsey duyamazsiniz imkaniniz varken oldurun bizi sizi fahise evlatlari daha ne kad...
Sözünü bitirmeden ağzına bir yumruk iniyor ve ağzından boşalan kanla beraber yana devriliyor doğruluyor tekrar konuşuyor
"Bende karimdan daha yavaş vuran biri yoktur diye düşünürdüm" diyor kanla dolu bir gulumseme veriyor cenesine bir yumruk daha iniyor ve bu sefer yerde kalıyor adini bilmedigim zirhinda ve kalkaninda capraz pozisyonda kilic simgesi bulunan sovalye veya lord konusuyor
"Burada tam yetkili kim yakun civarda daha fazla askeriniz varmi son defa soruyorum beni memnun edicek bir cevap almazsam hepinizi yavas ve acili bir sekilde oldururum sizi lanet olasi vahsiler" bir sure cevap bekliyor ama aldigi tek sey ofkde dolu bakislar oluyor melatronlularin bu sadakat ve cesaretine hayranlik duyuyorum bazilari buna aptallik diyebilir ama bana göre cesurca ve onurlu bir davranis
"Hepsini zindanlara atin hicbirine yemek veya su verilmeyecek eger konusmamaya devam ederlerse onlarla ozel olarak ilgilenecegim" diyor topuklarinda donup bizimde yoneldigimiz kapiya dogru yuruyor bizim yanimizdan hizli bir sekilde gecip merdivenler cikiyor ve kapidan iceriye giriyor bizde
Merdivenlere vardigimizda
"Bu adam kimdi" diye soruyorum bana dönüyor
"Onun adi sör clyde kralligin onemli sovalyelerinden biri"
"Pek dost canlisi birine benzemiyor" diyorum guluyor
"Konustugu adamlar savas esirleri ve topraklarini istila eden adamlar birseyler ogrenmek icin boyle seyler yapilir eminim Erain kralliginda birsuru dostu ve seveni vardir" diyor yine mantikli ve sakin bir sekilde konusarak gercekten hakliydi esirlere yaptigi kaba bir konusmadan birinin herkese dusmanca davrandigini dusunmem cok aptalcaydi on yargili olmamaliyim. Merdivenlerden cikip kapıya variyoruz kapi acik duruyor iceri ana salona giriyoruz tam ortada uzun buyuk bir masa duruyor duvarlarda cesitli silahlar kalkanlar ve lord gervine agit olan sari zemin uzerine saha kalkmis bir at sembolu islenmis bayraklari asili duruyor. masanin etrafında generaller ve şövalyeler toplanmis yemek yiyorlar babam paralı askerlerin lideri olduğu için içeri girmesine izin veriliyor. gozume masanın en sonunda tahta benzer bir koltukta oturan lord gervin carpiyor uzerindeki sari renk zirhiyla cok etkileyici gorunuyor yanındaki Şövalye ye birseyler soyleyip gülüyor lord gervin 30 yaşlarında uzun siyah saçlı kahverengi gözlü sakalsiz benden on santim kadar uzun kalın kolları sahip çok iri yapılı bir adam ve gerçekten çok iyi bar savaşçı normalde lordlar ve krallar savaşa girmez bir grup askerin arkasindan izler diye bilirdim ama lord gervin bu savaşta atiyla birlikte en önde orduya liderlik etti ve onu savasirken görme fırsatım oldu gerçekten cok iyiydi.
Lord gervine sempati ve hayranlık duyuyorum.
Babam en önde biryere oturuyor bende yanina oturuyorum kadehime şarap dolduruyorum ve hemen domuz etini alıyorum tanrım ne kadar acikmisim.
Yemeklerimizi yerken babam koluyla beni durtuyor ekmeginden bir parca koparip ağzına atıyor ve konusmaya başlıyor.
"Brandon konuşmamız gereken birşey var" büyük ihtimalle Savaşla ilgili birşeyler soyleyecek
"Ne hakkında" diyorum
"Brandon biliyorsun parali asker hayati çok zordur bir düzenin yoktur ne yapacağını altın belirler onursuz bir hayattır olmeni veya kahramanlık yapmani kimse umursamaz kısacası kotu bir hayattır"diyor bunları neden söyledi şimdi
"Iyide ben bunu zaten biliyorum neler oluyor baba" diyorum tanri aşkına gerçekten neler oluyor
"Senin bu hayatı yasamani istemiyorum sir Roswell benim dostumdur iyi bir adamdır seni onun himayesine bırakıyorum seni daha iyi egiticek ve zamani gelince Şövalye olucaksin zaten Erain Krallığı uzun süre savaşa girmeyecek melatron 2 cephede savaşmak istemez Erain Krallığı da istediği topraklari aldi yani karin ve çocukların olucak kadar savaş çıkmaz diye umuyorum"diyor sinirleniyorum ve şok oluyorum beni bırakıyor beni birakamaz.
"Bunu yapamazsın ben seninle hayatımı yaşamak istiyorum tek ailem sensin beni buna zorlayamazsin" diyorum bağırmak istiyorum ama bagirmiyorum çünkü baskalari duysun istemiyorum babam bana dönüyor sonra konuşuyor.
"Bak evlat burda yeni arkadaslarin olucak yeni bir ailen olucak parali asker olarak yasamani istemiyorum ben yillardir bu isi yapıyorum lider bile oldum ama bir gün bile mutlu olmadım benim tek mutluluğum sensin ve senin mutsuz bir hayat yasamani istemiyorum senin için iyi olan bu" diyor
"Benim icin neyin iyi olup olmayacağını bilemezsin ben seninle kalmak istiyorum benim için iyi olan bu" diyorum ağlamak istiyorum ama babamın önünde olmaz. Babam
"Sir roswell ile kalıyorsun bu konu burda kapanmıştır tek kelime duymak istemiyorum" diyor ve onune donup yemeğe dönüyor cok sinirliyim ve Üzgünüm annemi hic tanımamış olmam yetmiyormuş gibi şimdide babam gidiyor birseylere vurmam gerek onun icin dışarı çıkıyorum odundan insanlarin olduğu talim alanina gidiyorum gozlerimden yaşlar damlarken kilicimi çıkarıp tum gucumle vuruyorum. bir süre vurduktan sonra tahta adamin kafasi kopuyor nefes nefese kendimi yere atıyorum gökyüzüne bakıyorum havada bulut yok yıldızlar cok güzel görünüyor bir sure boyle kalıyorum. sonra tepeme biri dikiliyor 30-40 yaşlarında orta boylu zayıf sarışın kısa saçlı bir adam "boylemi talim yapiyorsun evlat babanin sana daha fazla sey ogrettigini düşünmüştüm" diyor gülümseyerek, ayağa kalkiyorum "talim yapmiyordum sadece.. sadece kizginim ayrica sen babami nerden taniyorsun" diyorum "babanla ben silah arkadasiydik bende eskiden bir parali askerdim savas sirasinda bir sovalyeyi kurtarip digerini katlettim ve simdi buradayım" diyor ve kim oldugunu anliyorum "siz sir roswellsiniz babamin beni bıraktığı sovalyesiniz beni bıraktığı için ondan nefret ediyorum". Sir roswell ellerini omuzlarima koyuyor "bak evlat baban cok iyi bir adam ve seni seviyor sadece senin iyiligini istiyor burda daha iyi olacaksın rahat bir yaşamın olacak bana güven" omzuma vurup "babana guven" diyor ve arkasini donup gidiyor söylediklerini düşünüyorum belkide haklidir babam benim hep iyiligimi istemiştir bana hep iyi davranmistir belkide en iyisi budur evet kabul etmeliyim bunu yapacağım babam için
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yükselişi
FantasyBir paralı asker kampında yetişen, annesini hiç tanımamış, tek ailesi babası olan Brandon babasının verdiği bir kararla yükselme fırsatı bulur iyi bir hayat ve iyi bir mevki peşindedir ancak Brandon'un bilmediği birşey vardır; Onu bekleyen kaçınılma...