1-EN KÖTÜ OKUL

171 29 45
                                    


   Sabah uyandığımda Araf evde değildi. Erkenden okula gitmiş olmalıydı, sevgili tatlı kardeşim okulunda beni görünce ne yapacaktı acaba? Düşüncelerimden kurtulduğumda odamın kapısı çaldı. "Gel." dedim. Karşımda Kuzey büyük bir tepsiyle duruyordu, tepsinin içindekiler gerçekten iştah açıcıydı.

-Oy benim minnoşum yeni okula mı başlıyormuş, diye yanağımı sıkıyordu Kuzey.

Kuzey'i gerçekten çok seviyordum. Beraber büyümüştük bir abi gibi koruyup kolluyordu beni neredeyse her şeyimi biliyordu. Annemle aram çok iyi olmadığı için 1 aydır Kuzey ile kalıyordum. Daha doğrusu kalıyorduk. Araf da bizimleydi. Babam, ah o adam tam bir pislik.

Kuzey'e gülümsediğimde, "Hadi, kalk hazırlan." deyip odadan çıktı. Hızlıca Kuzey'in yaptığı tostu yedim ve hazırlandım. Aşağı indiğimde Kuzey hazır bir şekilde beni bekliyordu nedense ona sarılma gereği duydum. Sarıldığımda o da bana karşılık verdi ama şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. "Hayrola guccuk piremses." dediğinde saçını çekmeye başladım. Bu laftan nefret ettiğim halde söyleyip duruyordu. 

Kuzey benden 2 yaş büyük olmasına rağmen aynı sınıfa gidiyorduk. Bazı nedenlerden dolayı okula geç başlamıştı.

Kuzey her zamanki gibi okulla ilgili her şeyi araştırmıştı. Tabi ki grupça eski okulumuzda ufak bir yaramazlık yapmıştık. Bundan dolayı çoğu okul bizi istemedi, son çarede bu okulu bulabilmiştik. Okul, eve yakın olduğu için yürüyerek gidiyorduk. O sırada Kuzey'in okulla ilgili bulduğu şeyleri dinliyordum. AĞZIM AÇIK BİR ŞEKİLDE 

12. sınıflar çok nadir bahçeye çıkarmış, genelde sınıfta birbirleriyle çiftleşmeyi seçiyorlarmış, okulda çok sık kavga oluyormuş fakat öğretmenlerin çoğu ayırmayı korkarmış falan filan demişti Kuzey buna benzer çok şey vardı. Sanırım en kötü okula düştük. Buna şaşırmam normal değildi aslında çünkü böylelerine çok rastlamıştım. Araf da bugün 10. sınıfa geçmişti ah benim ergensi minik üzüm kardeşim.

Okula vardığımızda bahçeden bağarışma sesleri geliyordu. Bir dakika bu ses Araf'ın değil mi? İçeri doğru koştuğumda Araf'ı gördüm 3 kişiyle kavga ediyordu, ortadaki çocuk fazlasıyla kaslıydı ve yüzünde herhangi bir duygu yoktu. Araf ne yapıyordu böyle? Biraz daha yaklaşıp etraftaki herkes gibi olayı izliyordum.

"Ondan uzak duracaksın, benim iznim olmadan ona yaklaşmayacaksın!" diye bağırıyordu Araf.

 Araf'ın neyden bahsettiğini anlamak için etrafıma baktım ve Araf'ın biraz ötesinde iki kız gördüm. Araf'a yapma dercesine bakıyorlardı ikisininde korktuğu belliydi hatta Araf bile korkuyordu. Kaslı olan çocuğun suratında hafif bir öfke belirdi ve Araf'a yumruğu geçirdi. Öyle sert vurmuştu ki, sesini tüm Türkiye duyduysa şaşmamak gerekiyordu.

Anlaşılan bu kaslı çocuktan herkes korkuyordu ki kimse hiçbir şey yapmıyordu. Lan ben kardeşimi sokakta bulmadım hissiyle kaslı çocuğun önüne kadar sert adımlarla yürüdüm. Kuzey ne yapacağımı anlamıştı ama müdahale etmemişti.

Kaslı olan çocuğun önüne geçip, "Pardon, sen kimsin de benim kardeşime el kaldırıyorsun?" diye sordum. Kuzey bana böyle demişti herkese önce kibar davran sonra iş hayırsızsa kaba davranmak serbest diye öğüt vermişti. Yoksa böyle biri değilim yani. Herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu. Araf tüm gücünü toplayıp "Sen karışma." deyince, Kuzey'e Araf'ı götürmesi gereken bir işaret yaptım. Kuzey anlamış olacak ki Araf'ı kolundan çekip okula soktu, Araf her ne kadar gitmek istemese de o yumruğun acısından itiraz edemedi minikim.

Kaslı çocuk boş gözlerle bana bakıyordu resmen gözleri "Seni siklemiyorum." mesajı veriyordu. En sonunda cevap vermeyince tekrar konuştum "Lan yarrak kafalı enbesil seni uyarıyorum sakın ama sakın bir daha benim kardeşime yaklaşma!" diye bağırdım. Yanındaki iki arkadaşı şaşkin bir şekilde bana bakıyordu. Hahayt şaşırttım işte arkadaşlarını bu daha yolun başı aferin Nefes böyle devam. En sonunda kaslı piç konuştu ve "Eren bu küçük benim kim olduğumu bilmiyor sanırım." deyip alaycı bir sırıtışla bana bakıyordu. Demek ki şu sarışın arkadaşının adı Eren'di.

Eren, "Öğrenir reis üstüne gitmeyelim şimdi." dedi. Diğer esmer arkadaşı beni inceliyordu. Kaslı piç bana doğru bir adım attı. " Sende o piçin ablasısın işte bir farkınız yok ikinizde beni sik diye ayağıma kapanıyorsunuz resmen." dediğinde suratına tokadı geçirmiştim. Benim ebem bu kadar saygısız değildi sen kimsin beni aşağılıyorsun ya? Ah Nefes niye ebene sövdün ki şimdi? Yine saçma düşüncelerimde sıyrılıp tokadımın yarattığı şahesere bakıyordum. Eh kendimi seviyorum diye demiyorum mis gibi oturttum yani.

Kaslı piç kafasını bana çevirdiğinde gözlerindeki nefreti gördüm ama ben hiçbir şey yapmamıştım. Neden bu kadar nefret doluydu? Doğru ya Araf'tan nefret ettiği için bana da kin besledi. Aralarında ne geçmiş olabilir ki bu kadar? 

"Bana bak, kızsın diye bir şey yapmadım. Haddini bil. Seni yaşadığına pişman ederim." dediğinde çok ürkütücü olmuştu. Bu sefer ben duygusuz bakıyordum çünkü genelde böyleyimdir fazla konuşmam sadece izler ve gülerim. Bugünkü konuşma ve enerji kotamı doldurmuş gibiydim ama altta kalan gibi görünmekten de nefret ederim. "Kaç kişiyi parmağında oynattın, korkuttun, acı çektirdin bilemem ama senden zerre korkmuyorum." deyip sırıtarak onu izliyordum.

Kız Allah seni Nefes şu çocuğun bakışları görüyor musun katil gibi bakıyor. Sen hangi yüzle senden korkmuyorum dedin acaba? Dünyanın en büyük yalanına imza attım resmen bu çocuktan korkmamak için gece gece akıl hastanesinde Siccin izlemem gerek.

Her zamanki gibi saçma düşüncelerimi bir kenara bırakıp olaya odaklandım. Kaslı piç sırıtarak tam bana bir laf diyecekti ki, Kuzey bize doğru yaklaşıp "ESİR!" diye bağırınca kaslı piç Kuzey'e döndü ve gerçekten içten gelen bir gülümsemeyle Kuzey'e baktı. 

Yalan yok çok güzel gülüyor ama bu ondan hoşlandığımı göstermez, sadece gerçekleri konuşan biriyim.

Gözlerimi kapatıp kapatıp açıyordum çünkü gördüğüm manzara gerçek olamazdı. Kuzey ile adının Esir olduğunu öğrendiğim kaslı piç birbirine sarılıyordu! Tam Esir'in arkadaşlarına da sarılacakken Kuzey'i saçından çekip "ne yapıyorsun sen" diye bağırdım.

Kuzey bir abi sevgisiyle beni yanağımdan öperken diğer çocuklara da sarılmayı ihmal etmedi. Esir'in, sarışın olan arkadaşı yani Eren etraftakilere, "Dağılın!" diye seslendi. Bir anda herkes okulun içine koşunca şok olmuş bir şekilde izliyordum. Artık emindim, tüm okul bu gruptan korkuyordu. Suratım bir açıklama bekler gibi Kuzey'e döndüğünde, Kuzey, Esir gile dönüp, "Nefes, kardeşim gibidir tabi Araf'ta öyle, uzun süredir beraberiz Nefes ile onu kız kardeşim olarak görebilirsiniz." dedi ve devam etti. "Esir de benim çok eski zamanlarda kafe de tanıştığım arkadaşım komik bir olaydı o günden bugünlere kadar geldik."

Sadece kafa sallamakla yetindim. Tam gidecektim ki kaslı piç elini uzatıp, "Esir." dedi. Bende uzattığı eli tutarak, "Nefes." dedim. Diğer çocuklarla da tanışıp oradan ayrıldım. Esmer olup beni inceleyenin adı da Baranmış. Esir bana elini uzattığında şaşırmıştım ama suratına bakınca şaşkınlığım gitmişti çünkü gözleri "Seninle işim bitmedi, dua et Kuzey var." dercesine bakıyordu. Böyle saçma sapan bir okuldaydım tabi ki ilk günden ders işlememelerine şaşmamalı. Herkes yeni arkadaş edinirken ben sıraya kafa atıp tüm okul boyunca uyumuştum. En sonunda heyecanla beklediğim o an gelmişti. Okul bitmişti! Çok karışık bu günün ardından kafamı temizleyip evin yolunu tutmuştum ki telefonuma bir mesaj geldi.


Şarampol'de seni bekliyoruz.

Anlaşılan gitmem gereken bir yer vardı ve yönümü çevirip, yola koyuldum.




SELAM! İlk bölümü nasıl buldunuz? Kötü anlatış stilim olabilir çünkü hayatımda ilk defa hikaye yazıyorum. Bölümle ilgili düşüncelerinizi yazın lütfen. Diğer bölümde Şarampol'ün ne olduğunu öğreneceğiz. Ne kadar çok istek gelirse o kadar fazla yazmaya çalışacağım. GÖRÜŞÜRÜZ<33

ŞARAMPOLE HOŞ GELDİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin