mahvetmek ve christopher.

104 12 15
                                    

"Ben daha çok Brookback Mountain'i seviyorum. Duygular baya iyi aktarılmıştı. Ahh sonunda nasıl ağlamıştım.."

"Ben sonu mutlu bitmeyen filmleri genellikle intiharlarımdan önce izlerim."

Bu sözünün ardından güldü Felix. Chan iç çekerek ona baksa da bir şey deme fırsatı bulamadı, çünkü masa toplanmaya başlamıştı.

"Seni düzelteceğim Lee Yongbok Felix."

"Umarız ki bu gerçekleşir Bangchan. Hesabı alabilir miyiz?"

"Üzerimde çok para yok, ama bir dahakine ben ödeyeceğim."

"İlk defa biriyle bir kafede bulunduğum dan ödemek benim için bir şereftir Christopher."

Chan gülmeye başladı. Felix parayı ödeyip biraz da bahşiş bıraktıktan sonra kalktılar.

"Dışarısı sana çok sesli geliyor mu?"

"Evet.. Hem de çok fazla. Arabaların kornaları fren sesleri, farlar, insanlar ve onların konuşmaları.. Her şey çok yorucu geliyor. Hepsini o kadar net duyuyorum ki kendimi kesmek istiyorum bazen."

Birkaç saniye bomboş geçti, ama Chan yine de konuştu.

"Hey, birazcık fazla olacak ama beni evime bırakmak ister misin? Senden ayrılmak biraz zor geldi."

"Olur, olur elbette. Gel hadi."

"Teşekkür ederim!"

Yavaş adımlarla arabaya doğru yürüdüler. Chan biraz arkadan geliyordu, Felix ise onun neden arkada geldiğini çözmeye çalışıyordu. Arabayı bindiklerinde Felix araba sürmek için şu an iyi hissedip hissetmediğini biraz sorguladı. Anahtarını eşikte dönderirken endişeli olsa da dışarıya vurmadığı monoton sesiyle sordu;

"Ehliyetin var mı Chan?"

"Evet, var. Neden?"

"Sadece sormak istedim."

"Bu biraz yalan gibi geldi."

"Normalde yalanda oldukça ustayım ama fark etmene şaşırıyorum doğrusu. Arabayı süremeyecek raddeye geldiğim zamanlar oluyor, seni tehlikeye atmak istemedim. Her şeyimle problematik biriyim sonuçta."

"Hey, bu en uzun konuşmandı. İlerleme kaydediyoruz." Felix bu söze kahkaha attı, Chan ise devam etti "Sıkıntı yok. Öyle bir şey olursa bana söylenen yeterli. Ya da istersen şimdiden yer değiştirebiliriz."

"Hayır, gerek yok. Hadi gidelim."

Direksiyonu kırıp anayola çıktığında arabaya bir sessizlik çöktü. Chan'ın diğerlerinden farklı olduğunu bir kez daha anlıyordu. Chan kendisine karşı o kadar yumuşak davranıyordu ki bu Felix'e fazla geliyordu. Nasıl karşılık vereceğini bilmiyordu. Karşılıktan ziyade, şaşırıyordu. Şaşırması elini ayağını kilitliyordu. Hyunjin'den başka hiç arkadaşı olmamış, olmadığı gibi babasıyla da iyi bir ilişki kuramamıştı. İnsanlarla iletişim kurmak neydi, bilmezdi. Kendi başına kendini yiyip bitirmeyi bilirdi sadece. Hoşgörüden acımasızca uzak bir durumdaydı.

"Felix.."

Biraz bekledi Chan. Birkaç saniye. Felix'e asırlar gibi gelen o saniyeler..

"Sence ben, kızıl mıyım?"

Kızıl. 'Kızılın ölümü olacaksın.' Bunu yapmayı ister misin? Kızıl'ı öldürmek ister misin Lee Felix? Seni buna mecbur bırakacağız. Sen onun kötü biri olduğunu anlayamadan biz seni onu öldürmek zorunda bırakacağız. Eğer bunu yapamazsak kızıl senin için ölümün ta kendisi olur, Lee Felix.

Inside Nightmares |ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin