Her taraf karanlıktı.Ateşler saran orman yavaş yavaş küle dönüşüyordu.Zombiler Anna'nın etrafını sarıyordu.Ağaç altında kucağında kızı olan Anna'nın çığlıkları her yerden duyulurdu.Birden bir ses,Paul Anna'ya seslendi.Anna'ya yaklaşmakta olan zombiyi vurdu.
-Hemen gitmeliyiz Anna ! Hemen !
Anna ısırılmış olan kızını bırakmak istemiyordu.Isırılan insanlar kısa bir zaman sonra zombiye dönüşüyordu.Anna her ne kadar kalmak için yalvarsada hızlıca Paul ile birlikte koşarak oradan uzaklaştılar.
-Herkes gitti ! Zombiler yok etrafta.
-Koşmaya devam etmeliyiz.Onlar hep burada olacaklar.Seninle karşılaştığımız günü hatırla Anna.Seni asla bırakmayacağımın sözünü vermiştim.Yeniden söz veriyorum Anna,seni asla bırakmayacağım ne olursa olsun.Ama lütfen artık burdan gitmeliyiz.
Paul ve Anna hızla oradan ayrılırken Paul hala kendisinin ısırılmış olduğunu Anna'ya açıklamadı.Yarasına baktı ve hızlıca Anna'yı kaybetmemek için onun peşinden koştu.Güneş yeniden açıyordu.Etrafta ki sessizlik yürürken kurumuş çalılara basma seslerini bastıramıyordu.Yürürken karşılarına dökük,soluk renkte bir araba çıktı.
-Anna bak şuna ! Belki içinde işimize yarayacak şeyler olabilir
Aracın sahibi yerde zombi iken ölmüş bir şekilde yatıyordu.Anna anahtarı ararken,Paul yarasını bastırmak ve açlıklarını giderebilecek şeyler aramaya başladı.Paul hızlıca bagajı açtı ve içindeki ilk yardım çantasını aldı.Fakat içi boştu.Paul yerde yatan ölü zombinin,arabanın sahibinin,silahını aldı.Anna olanlara inanamıyordu.Hala böyle bir yerde olduğunu kavrayamıyordu.Anna yerde yatan zombinin üstünü iğrenerek aradı ve anahtarı buldu.Bu sırada Paul bir harita bularak Anna'ya gösterdi.Yarasına artık dayanamayan Paul yere oturdu.Artık yarası belliydi.Bunu gören Anna hemen haritadaki hastahaneleri bulmaya çalıştı.Bazı polikinlikler haritada işaretliydi.Paul'u koluna alarak arabanın arka koltuğuna yatırdı.Paul'un artık gücü kalmamıştı.Hızlıca arabayı çalıştırıp işaretli poliniklere gitti.Fakat ilk gittikleri hep kapalı ve zombi baskınına uğramıştı.En sonunda tellerle donanmış bir yer buldu.Burası güvenli bir yere benziyordu.Etrafı tellerle sarılan bu yer kırık beyaz renginde,döküntülü ve kirliydi.Paul'u koluna alarak hızlıca içeri girdi.Koridorlar uzun ve dehşet vericiydi.Yerde yıkılmış olan tekerlekli sandalyeler,panolardan düşmüş kağıt parçalarının ardından elektrikler yanıp sönmeye başladı.
-Kimse var mı ? Hey !
Ortamdan cızırtılar dışında hiç ses çıkmıyordu.Hızlıca Paul'u tekerlekli sandalyeye oturtup kapıları açmaya başladı.Malzeme odasına girdi ve kutuların üstünde yazan yazıları okudu.Paul'a iyi gelebilecek malzeme aramaya çalışıyordu.Birden arkasından bir ses duydu.Kapı dışında duran Paul'u içeri aldı ve hızlıca kapamaya çalıştı.Zombiydi.Heyecandan ne yapacağını bilmiyordu.Zombi kapıyı zorluyordu.Anna yere düştü.Zombi yavaşça üstüne gelmeye başladı.Elindeki silah ile ateş aldı fakat ıskaladı.Ölmesi için beyninin zarar görmesi gerekiyordu.
-Defol ! İmdat ! İmdat !
Tam zombi ile yüz yüze gelecekken arkadan gelen siyah kısa saçlı,uzun boylu bir kadın zombiyi kafasından vurdu.Anna korkmuştu.Silahı kadına doğru titreyerek tutuluydu.
-Sen doktur musun ? diye sordu Anna.
-Evet.Doktor Macones.Adım Fiona.Gel hadi benimle.Onunla ilgileneceğim.(Paul ile)
-Bende Anna.Paul'un yarasını buraya gelmeden önce hemen farkettim.Nihayet burasını bulduk.
Kadın Anna'yı kollarına almıştı.Korktuğu nefes alıp verişinden anlaşılıyordu.Kadın Paul'u alıp yatağa yatırdı.Bir sargı beziyle yarasını sardı.Kareli mavi gömleğini sardıktan sonra,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Open,Dead Inside | The Walking Dead
Science FictionDon't Open,Dead Insıde yazısını bilmeyen Walker yoktur.Bu yazının hikayesini hiç merak etmiş miydiniz ? Ediyorsanız okumaya devam !