10-Yunus
1- Elif, Lam, Ra. İşte bunlar o hikmet dolu Kitab'ın ayetleridir. "
Surenin birinci dersi üç harf ile başlıyor.
Nitekim Bakara, Al-i İmran ve A'raf sureleri de bu türden harflerle başlamışlardı ve biz oralarda bu harflerin yorumu
ile ilgili görüşümüzü belirtmiştik. Bu ders yüklemi, "İşte bunlar o hikmet dolu Kitab'ın ayetleridir" cümlesi olan bu
harfleri, cümlenin öznesi (cümlenin başı) yaparak başlıyor.
Sonra surenin akışı bir dizi konuyu ele alıyor. Ve burada, "Kitap" kavramının neden hikmet dolu sıfatı ile
nitelendirildiği ortaya çıkıyor. Bu konular, insanları uyarması ve mü'minleri müjdelemesi için Allah'ın elçisi
Muhammed'e -salât ve selâm üzerine olsun- vahiy göndermesinden, müşriklerin yüce Allah'ın normal bir insana
vahyetmesine karşı çıkmalarının reddedilmesinden, göklerin ve yerin yaratılmasından, her ikisindeki işlerin
idaresinden tutun da güneşin ışık, ayın aydınlık kılınmasına, insanların senelerin sayılarını bilmelerine ve hesap
yapmalarına yardımcı olması için ayın farklı doğuş yerlerinin belirlenmesine, gecenin ve gündüzün yer
değiştirmesine ve bu yer değişmelerindeki hikmete ve idareye varıncaya kadar geniş bir alana yayılmıştır.
Evrenin bu ayetlerinin sunuluşundan sonra, bu ayetlere aldırmayan gafillere geçilmektedir. Bunlar her şeyi idare
eden Allah'ın huzuruna çıkacaklarına inanmayan kimselerdir. Sonra bu gafilleri bekleyen acı akıbete, bunlara karşı
mü'minleri bekleyen sürekli nimetlere geçilmektedir. Kendilerini bekleyen akıbetin neden belirlenen güne kadar
ertelendiği, insanların bu dünyada iyiliği istediği gibi, kötülüklerin cezalarının neden hemen verilmediğinin hikmeti
belirtilmektedir. Eğer insanların iyiliği elde etmede acele ettiği gibi, kötülüklerinin cezaları da hemen verilmiş
olsaydı, ecelleri sona erer ve hiç zaman geçirilmeden günahları yüzünden cezalandırılırlardı.
İşte bu nedenle iyiliği ve kötülüğü karşılama, insan yapısının ve karakterinin nasıl olduğu, başlarına bir bela
geldiğinde Allah'a nasıl da yalvardıkları, bu durumdan kurtulduklarında O'nu nasıl unutarak daha önceki hallerinde
ısrar ettikleri, aynı yolda giden ve bu yolda belalarını bulan milletlerin acı akıbetlerinden ders almamaları dile
getiriliyor!
Peygamberimizin -salât ve selâm üzerine olsun- kendilerini Allah'ın dinine davet ettiği Arap toplumu, önceki
milletlerin nasıl yok edildiklerini çok iyi biliyorlardı. Fakat buna rağmen peygamberin mesajını yalan sayanlar, ondan
bu Kur'an'dan başka bir Kur'an getirmesini veya bir kısmını değiştirmesini istiyorlardı. Kur'an'ın Allah tarafından
gönderildiğini düşünmüyor ve anlamaya çalışmıyorlardı. O'nun sabit hikmeti olduğunu, değiştirmeyi kabul
etmeyeceğini akıllarına getirmiyorlardı. Allah'ı bırakıp, hiçbir delile dayanmadan, kendilerine ne fayda, ne de zarar
veremeyecek olan yaratıklara tapıyorlardı. Allah'tan gelen vahyin bir gereği olarak yalnız Allah'a tapmayı