Pepper kötü haberi ona veren telefonu yanındaki masaya bıraktı. Gözleri dolmuştu Tony'nin çalışma masasında oturuyordu Steve ile olan bir fotoğraflarını aldı.
Tony gülümseyerek Steve'in kulağına uzanmak için parmak ucuna çıkmıştı. Steve ise eğilmiş ve dediklerini dinliyordu onun yüzünde de hoş bir tebessüm vardı. Pepper Potts fotoğrafı telefonun üstüne bıraktı. Bu fotoğrafta ne konuştuklarını biliyordu.
Aile kurmak, evlat edinmek, baba olmak. Tony ona heycanlı heycanlı anlatmıştı ona. Pepper Tony'nin son zamanlarda konuşabileceği tek kişiydi.
Çekmeceyi açti ve alyansı çıkarttı. Tony evlilik teklifi planlıyordu. Bu yüzüğe bakmak Pepper'ı yıktı. Onun en yakın arkadaşı ölüyordu! Ne yapmalıydı, bilmiyordu hiç bir fikri yoktu cellatına aldığı yüzüğe bakıyor ve ağlıyordu.
Sonra kendini toparladı. Güçlu olmalıydı. Tony için güçlü olmalıydı sesini kontrol etti. Telefon açtı ve bir mezar yeri satın aldı.
Tony için bir mezar yeri, toprak parçası, onun bedenini koyacağı torpak parçası.
Gözleri buğlandı sesi titredi ama duruşundan ödün vermedi. Bir telefon konuşması daha yaptı, mezar taşı ayarladı.
Üstünde ne yazacağını çok iyi biliyordu.Kahraman
Dost
Sevgili
Kendisi hariç herkesi seven adam.Bir konuşma daha yaptı ve onu hastahaneye götürecek arabayı çağırdı.
Arabasının arka koltuğunda ajandasına basın açıklaması yazıyordu, hayır yazamıyordu göz yaşları aptal deftere düşüyor mürekkep dağılıyor basın açıklamasını mahvediyordu. Araba durduğunda Pepper kendine üç saniye verdi. Gözlerini sildi defterini kapattı ve dışarı çıktı üstüne üşüyen gazetecileri uzaklaştıran güvenliklerin yanına geçti bir basamak yukarı çıktı ve konuşmaya başladı.
"Merhabalar, şuan herhangi bir bilgi veremiyoruz ne yazık ki. Anlayışınız için teşekkür ederim."
Soru sormalarına fırsat vermeden arkasını döndü hızla içeri girdi arkadan onları uzaklaştırmaya çalışan görevlileri ve inatla direnen gazetecileri görebiliyordu.
Resepsiyona oda numarası sordu ve asansöre bindi. Katı tuşladı ve gözyaşlarını tutmak için çalışmaya devam etti. Başarmalıydı, Tony için güçlü olmalıydı.
Giderken çantasına koyduğu yüzüğü eline aldı. Asansörden indi ve orada olduğunu bildiği Steve'e doğru yürüdü.
"O bir daha yürüyemeyecek, dizlerine çökemeyecek, konuşamayacak, sana evlilik teklifi edemeyecek, yaşayamayacak. Ama sen onu öldürmeseydin bunları yapacaktı Steve, al yüzüğünü al ve hatırla. Umarım sende ölürsün ve inan bana öldüğünde Tony'den uzak yere gömülmeni sağlayacağım ki senin zehirli toprağın onu bir kez daha zehirlemesin."
Yüzüğü fırlattı ve Tony'nin durumunu konuşmak için Natasha'ya doğru yürüdü.
Steve, Steve ölüyordu zaten. Sevdiği adamla beraber ölüyordu. Titreyen elleriyle Tony'nin aldığı alyansa baktı ve asansöre yöneldi. Asansöre bindikten sonra ona ait olduğu belli olan yüzüğü parmağına geçirdi ve arabasına giderek asker künyesini aldı.
Künyeyi çıkararak sevgilisinin alyansını taktı uzun zincire boynuna yerleştirdi tişörtünden içeri soktu ardından arabada hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Elleri titriyor görüşü buğlanıyor anılar aklına doluyordu. Ölmek istiyordu. Başına bir silah dayamak, kalbine bir bıçak sokmak, ölmek sadece Tony ile beraber ölmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Are Dying-Stony
FanfictionTony Stark İç Savaştan sonra komaya girer 5 ila 7 saatlik ömrü kalmıştır. Bu sırada Steve Rogers onunla beraber ölmeye başlar.