o... o çok akıllı çok iyi anlıyor, herşey oyunmuş gibi yaşıyor. anlamak çok uzun sürmedi, benim varlık enerjim ona normal bir insanın yaşıyacağından fazla zaman verdi. ve bir süre sonra onu anlamaya başladım, onun hayatı sanki ron'un hayatına benziyor, ron kim mi?
o bir yetimdi ama çok güçlüydü hiç vazgeçmedi, onu sokakta bulduğum ilk gün ölümün eşiğindeydi ve çok titriyordu
onu nasıl mı fark ettim, çünki hayat amacını kaybetmişti ve yüzünde ölüm korkusana dair hiçbir iz yoktu, hiç düşünmeden birleştim tereddüt bile etmeden. yaşadığı her şeyi görmeyi hiç düşünmemiştim, annesinin o ateşte yanarak kül oluşunu izledi ve içinden
-ben bu dünyaya acı çekmek için mi geldim?
-bir çöpten başka bir şey değilim.
dedikten sonra olduğu yere yattı ve amaçsız bir yüz ifadesiye aya baktı, toplumdan dışlandı ve günlerce soğun altında ölümü bekledi. o zaman tanışmamış olsaydık ne olurdu tahmin edebiliyorsunuzdur. işte o an ona bağırarak
ÖLMEK İÇİN DAHA ÇOK ERKEN!
dedim ve ona bu hayattan intiam alması için güç verdim. ama umduğum gibi olmadı, o duygulardan yoksundu aynı bir taş kadar tepkisizdi ve tek dediği
-ölmek istiyorum.. istiyorum.. istiyorum
tekrar tekrar aynı kelimeleri kurdu
-ölmek.. mek...mek...k
sadece huzur istiyordu, tek istediği buydu ve ben herşeye rağmen onun bütün hayati duyularını uyandırdım
sonuç ne oldu dersiniz
o 4.785 insanı bir günde acılar içinde öldürdü ve hiç bir sorgulama olmadan adeta bir hayvan gibi.
yaklaşık 230 yıl geçmişti ve o artık benim hakkımda herşeyi biliyordu, tek sorun boyut kapısını nasıl açacağımızdı.
hey, ree bir sorun var
"boyut kapısı mı?"
evet, ben de bilmiyorum
"Ne yapmalıyız"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlikten Doğanlar
Fantasyvarlığının kölesi olan bir varlığın daha da köleleştirilmesi ve yozlaşmış zihinler tarıfından zorlu hükmü.