BİRİNCİ PERDE - Açılış

8 1 0
                                    

"Kendimi zaman yolcusu gibi hissediyorum: Haziran, Temmuz, Ağustos

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kendimi zaman yolcusu gibi hissediyorum: Haziran, Temmuz, Ağustos. Yaz ağzımda eriyor ve tadının nasıl olduğunu hatırlayamıyorum." 

- Zoë Lianne


1753

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1753..

Kız aniden gözlerini açtı. Zifiri karanlıktan hiçbir şey göremiyordu. Nerede olduğunu bilmiyordu. Hissettiği tek şey yumuşacık bir yatakta yattığıydı. Hafızasını zorladı. Buraya nasıl gelmişti? Neden onu öldürmemişti? Hiçbir şey hatırlamıyordu. Sanki biri zihnine kilit vurmuştu. Başını kuştüyü yastıktan kaldırıp yatakta doğruldu. Gözlerinin karanlığa alışmasını bekledi ama olmadı. Dikkatli adımlarla yataktan indi. Çıplak ayakları pürüzsüz zeminde yürümeye başladı. Kör bir insan gibi ellerini öne uzatarak yürüyordu. Ta ki sert bir cisme çarpana kadar. Hayır. Sert, kaslı bir göğüs. Başını kaldırıp ona baktığında elleri buz kesti.

Hayır.

"Nereye gidiyorsun?" Gırtlaktan gelen ses inkar edilemez bir gücün tınısını taşıyordu. Birden tüm olanlar film şeridi gibi gözünün önünden geçmeye başladı kızın. Buraya nasıl geldiğini anlamıştı. Daha doğrusu kimin getirdiğini.

"İstediğimi almadan çekip gitmene izin vereceğimi mi sandın Anastasia?" Yine aynı ses. Anastasia bu sesi ne yazık ki tanıyordu. Herşeyin sorumlusu oydu. Onun ve ailesinin başına gelen herşey.

Hayır.

Bu kelimeyi sesli mi söylemişti yoksa aklından mı geçirmişti bilmiyordu ama içinde artan öfke ona güç verdi. Başını kaldırıp adamın alev alev yanan uğursuz gözlerine bakarken korkmuyordu. Artık değil. Geriye doğru yavaş adımlar atarken adamda onu takip ediyordu.

"Beni buraya hapsederek istediğini alabileceğini mi sanıyorsun?" Sesindeki güçlü ton adamı zerre etkilememişti.

"Başka çaren yok. Tüm ailen öldü. Krallık çöktü. Eğer sen de ölmek istemiyorsan istediğimi bana vermelisin prenses."

"Sana istediğini vermekle kendimi öldürmek arasında hiçbir fark yok." dedi Anastasia.

Adam ruhsuz bir şekilde gülümsedi. "Diğerleri gibi yanarak ölebilirsin. Sana bir seçenek sunuyorum. Bana zor kullandırtma, özgür iradenle boyun eğ. Ve herşey bitsin."

Anastasia sırtının buz gibi duvara değdiğini hissetti. Son bir meydan okumayla gözlerini kıstı. "Hayır."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Adam ona iyice yaklaştı ve ellerini kızın başının iki yanından duvara dayadı. "Soyunuz tükendi. Artık bitti Anastasia. Devam edebileceğin bir mücadele kalmadı." Biraz öne eğildi ve kızın gözlerinin içine iyice baktı. "Keşke beni onları öldürürken izleseydin. Kılıcım hala ikisinin kanıyla kaplı. Silmek istiyorum ama çok kurudu. Zor olacak."

Anastasia yumruklarını sıktı. Canı yanıyordu. Acının tarifi yoktu. Dizlerinin üstüne çöküp ağlayabilirdi, şayet karşısındaki kalpsiz adama bu zevki tattırmayacaktı. Haklıydı. Tek birşey dışında. Mücadele daha bitmemişti. Ve asla ona teslim olmayacaktı. Ölmeyi yeğlerdi. Tıpkı diğerleri gibi.

Ne yapacağını biliyordu.

Dişlerini sıkıp başını arkaya attı. Büyülü sözcükleri mırıldanırken adam bir an donup kaldı. Kendini toparlayarak eliyle kızın ağzını kapatsa da çok geç kalmıştı. Anastasia yanıyordu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Korkunç bir acı parmak uçlarına kadar tüm vücudunu kaplayınca boğazını yırtarcasına çığlık attı. Bir an önce bitmesini dilerken gözlerinden yaşlar ardı ardına yuvarlanıyordu. Adam kızı sıkıca sarmıştı ama bir işe yaramayacaktı. Anastasia'nın ruhu bedeninden ayrılırken, adamın sarıldığı tek şey kabuktu. İçi boş bir kabuk. Anastasia pencereden göğe yükselirken son kez ona baktı. Cansız bedeni adamın kollarının arasına yığılmıştı. Ama adam bedene değil ona, ruhuna bakıyordu. Gözleri korkunç bir öfkeyle parlıyordu.

"Sonsuza dek bedeninden ayrı kalamazsın. Seni bulacağım Anastasia. Acı neymiş o zaman göreceksin. Az önce çektiğin benimkinin yanında hiç kalacak."

Anastasia korkuyla uzaklaşırken aklında tek bir düşünce vardı.

"Sen beni bulamadan önce ben onu bulacağım."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***

Belirsiz bir zaman diliminde...


"Biri üzerimize ölümü getiriyor." diyor yaşlı kadın. "Yıkım ve ölüm. Yalan ve gerçek. Sevgi ve ihanet. En kötüsü de..." İyice öne eğiliyor. "İhanet." Yaşam bedenini terk etmek üzere. Güçlükle konuşuyor. "Üzerimize O'nun lanetini getirdiler."

"Hayır." diyor altın saçlı kraliçe. "O sadece ruh arıyor. Lanetli değil."

Yaşlı kadın kendinden emin. Gözleri sonsuza dek kapanmadan önce tek bir cümle söylüyor. "Ruh arayanda hiç ruh yoktur."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KAYIP RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin