selaaaaaammmm çok uzun bir aradan sonra tekrar bir şeyler yazmaya karar verdim aslında aklımda yazmak yoktu ama bu ship beni kendine bağladı resmen umarım severek okursunuzhani bazen arkadaşların ailen olur kardeşlerin olur vazgeçemezsin ya benim arkadaşlarımda öyledir annemden babamdan öğrenemediğim çoğu şeyi bana onlar öğretmişlerdi eğer ben zeynepsem onlar sayesinde ali vefa ve Sinan şu Sinan dediğimi duyarsa yeri göğü inletebilir Sinan biz daha küçükken bir kız sinana maviş demişti Sinan'da kızın saçını çekince kız ağlayıp gitmişti ali'de Sinan'a kızınca mavişim dedi bana o yüzden yaptım diye savununca ali daha fazla sinirlenmişti ne deseydi arap mı diyince öyle kaldı işte bunu şuan niye anlattım bilmiyorum ama benim büyük bir görevim vardı daha doğrusu bizim benim vefam gitmişti aramızda yaşamaya sıkı sıkıya tutunan oydu beni defalarca ikna etmişti yaşamaya o gitmişti ama bende onun için yaşama tutunacaktım ilk önce adını temizleyecek sonra onu öldüren o katili bulacaktık
okula geleli nereyse bir hafta oluyordu ve biz hiçbir şey bulamamıştık defalarca kavga etmiştik bizi burada istemiyorlardı aynı zamanda vefanın da adını kirletiyorlardı vefaya tecavüzcü diyorlardı sözde Hazal diye bir kıza tecavüz etmeye kalkmış böyle bir şeyin olması imkansızdı vefa öyle biri değildi o kız bir şeyler saklıyordu emindim bundan takip ettim kızı birine ses kaydı atıyordu
'vefa bunu hak etmedi bana sen saldırdın vefaya attı suçu'
Devamı benim için önemli bile değildi ah be vefam benim kim bilir ne kadar acı çekmiştir ne kadar üzülmüştür yıkılmıştım o an sanki vefaydım bütün yük omuzlarımdaydı adım atmak gitmek istiyordum ama başaramıyordum zor zor da olsa en azından merdivenleri çıkabilmiştim ama dayanamamış sonra da düşmüştüm bir yandan da ağlıyordum kaldıramamıştım düşündükçe vefanın yaşadıklarını
-iyi misin
Çağrıydı belki de en çok mutlu olan kişiydi vefanın ölümüne vefa deyince gözlerindeki nefreti görebiliyordum ama aynı zamanda garip şekilde masum geliyordu bana o kadar yalanın içinde temiz kalabilmiş gibi ama gardımı düşürmemem gerekiyordu toparlandım gözlerimdeki yaşları sildim
-iyiyim
-ağladın mı sen gel hadi ilk önce seni yerden kaldıralım
Bana elini uzatmıştı ilk önce görmezden gelip kendim kalkmayı denedim gücüm yoktu mecbur da olsa tuttum elini az önce hazalın her şeyi itiraf ettiği yere götürüyordu beni daha çok sıktım elini o da bunu fark etmişti gözleri güven verircesine baktı bana hafif tebessüm etti sonra bir banka oturturdu beni biraz zaman tanıdı bana asla konuşmadı ama asla bakışlarını benden de ayırmadı sonra ben kıpırdanınca konuştu
-e niye ağladın bakalım
-ne ağlaması be ben ağlamam öyle her şeye
Sonuna kadar inkardı çünkü bence ağlamak güçsüzlüktü ve ben düşmanıma güçsüz gözükemezdim ama o bana daha da yakınlaşarak konuştu
-inan küçük kızlar acı çektiklerinde ya da ağladıklarında anlarım ama o küçük inatçı kızlar genelde ağlamayı güçsüzlük olarak değerlendirirler ama ağlamak herkese özgü bir şey güçlü insanlar ağlar
-inan ben o küçük kız değilim senin ne işin var burada baksana nerdeyse kimse yok
-insanlar bazen benim bile alttan alamayacağım şeyler yapıyor bende sıkılıyorum
-ne gibi şeyler
-her ne kadar az önce sana arkadaşımmış gibi davransam da senin çevrendeki insanlardan nefret ediyorum yani küçük bambi sana bu konu da tek kelime etmem
Bunu söyledikten sonra tam kalkarken yanımıza ali geldi bizi böyle görünce yüzü baya değişmişti
Ali:hayırdır bilader ne geziyon buralarda
-hiç zeynepcimin teselliye ihtiyacı vardı diyelim neyse ben kaçıyorum görüşürüz bambi
Yanağımdan makas alıp gitmişti aliye baktığımda sinirden hareket bile etmediğini anladım ama çağrı bunu bilerek yapmıştı ali'yi kışkırtmak için ali ağza bile alınamayacak küfürler ederken konudan saptığımızı fark ettim ve hemen arap'ı da bulup duyduğum her şeyi anlattım ali hemen Fırat abiyi arayıp bir şeyler istedi zaten öğle arasıydı vakit vardı
Zeynep: sizce kim yaptı
Arap: bence ege yaptı başından beri kıl oluyorum zaten herife
Ali: yok o korkar yapamaz bence çağrı iti yaptı
"O an aklıma sabah dedikleri geldi küçük kızların ağladıklarını anlarım"
-bence çağrı değil berk olabilir
Ali: neden çağrı olamaz zeyno merak ettim gerekçen ne
-içimdeki ses onun masum olduğunu söylüyor ali bilmem
Ali:zeyno amacından şaşmazsın umarım arkadaşımızın katilini bulmaya geldik buraya duygusal davranma
Ne bunu iki gün önce onlardan biri ile öpüşen ali mi söylüyor sinirlerime hakim olmalıydım
-inan senin kadar istiyorum onu bulmayı bugün çıkışta hepimiz birisini takip etsin
Ali: mantıklı o zaman ben berki arap da egeyi didiklesin sende çağrıyı takip masum diyorsun ya
Sadece kafamı sallamıştım çağrının içinde bir şeyler olduğunu gizlediğini biliyordum ama hazala saldırabileceğini düşünmemiştim birine isteyerek zarar verebileceğini düşünmüyordum ama ali herkesten çok çağrıya takmıştı kafayı
Öğle arasında Fırat abi alinin istediklerini getirmişti tek ihtiyacımız olan hazalın telefonuydu onu da nasıl başardıysa arap alıp getirmişti ama tabi ki hazalın bunu fark etmesi kısa bir zaman alacaktı acele etmemiz lazımdı arap beni yine şaşırtarak telefonu açmıştı ali hemen çatıya koştu bende arap ile kaldım arap hemen mesajları aliye yollamıştı mesaj aliye gider gitmez Hazal ve mükemmel arkadaşları yanımıza gelmişti
Hazal: telefonum sende ne işi var acaba
veee birinci bölümün sonuuu nasıl bulduğunuzu yorumlarda belirt
YOU ARE READING
Querencia /zeyçağ
FanficYalan mı? Gerçek mi? Neye inanmalıyım kalbime mi Kendimi tanımadığımı seni tanıyınca anladım her şeyi yerle bir eden seni...