Okula yeni başlayacak birisi için iğrenç bir gündü. Yine, lanet olsun ki babamın keyfi yüzünden şehir değiştirmiştik. Muhtelemen buraya da pek alışamadan yeni bir şehire gideceğiz. Artık sıkılmıştım ama yapabileceğim bir şey yoktu. Yeni insanlar, yeni öğretmenler, yeni çevre....
Hepsinden nefret ediyordum. Okuluma bakarak kimseye aldırmadan içeri girdim ve müdürün odasına doğru ilerledim.
Yavaşca kapıyı çalıp içeri girdim. Karşımda işinden sıkılmış 45-50 yaşlarında yaşlı bir moruk oturuyordu."Artık bu okulda okuyacaksın, bu okul prestijli bir okul. Eski siciline baktım, pek de iç acıcı bir yönü yok.." Bla bla bla.. konuşuyordu boş boş, ve ben dün gece konuştuğum kıza odaklanmıştım harika bir kıçı vardı.. Ah lanet...
"Luhan? Xiuo Luhan!" Kibar karakterli halimi gösterecektim, iyi çocuk olacaktım.. Bir tarafım buna götüyle gülse bile.
"Buyrun müdür bey? Kusura bakmayın aklıma bazı boş şeyler girdi." Benim doğruluğuma inandı ve yüzünü yumuşattı.
"Yeni sınıfın ve gereken ihtiyaçların bu kağıtta yazılı, dediklerime dikkat etmeni öneririm, şimdi gidebilirsin" Beni korkutmaya mı çalışıyordu bu adam? Yine bir tarafım buna gülmüştü. Yüzüme iyi çocuk gülümsemesi yapştırıp dışarı çıktım.
Kağıdımda 12-F/A sınıfını gösteriyordu. Çok karışık bir okuldu. Üst katları çok arasam da bulamamıştım. Bu yüzden birilerine sormaya karar verdim.
Kantinde tek başına oturan bir çocuk gördüm ve yanına gittim. Hafifçe omzuna dokundum. Yavaşca kafasını kaldırıp pürüzsüz yüzüyle bana baktı, gözlerinde umursamazlık vardı.
"Ne var?" dedi tok bir sesle. Kaba bir yaklaşım...
"Okula yeni geldim, 12-F/A sınıfına düştüm ama bulamadım yardımcı olabilir misin?" İyi çocuk görünümümü koruyordum tabii.
Beni aldırmadan dinliyor gibiydi, hatta dinlediğinden emin bile değildim.
Ağzını açtı ve yavaşca konuşmaya başladı, "Bizim sınıfa düşmüşsün" yavaşca kalktı ve yürümeye başladı, burada peşine takılmam gerekiyordu tabii. Arkasından ilerlemeye başladım. Geldiğimizde sınıfa girdi ve en arka köşelerden birine oturdu.
Ne umursamaz bir çocuk.. ah.. neyse. Bende arkalarda boş bir sıra bulup oturdum. Herkes önce bana tuhaf tuhaf baksa da daha sonra alıştılar. Ya da ben öyle sanıyordum. Bir sürü gereksiz derslere girdik ve çıktık.
Öğle arasına geldiğimizde karnımın boş olduğunu hissedip, kantine doğru ilerledim. Hamburger gibi şeyler alıp, oturmak için yer aramaya başladım.
Ve gözüm bugünkü bana sınıfı gösteren çocuğa takıldı. Yine yalnızdı ve telefonuyla uğraşıyordu. Yanına oturdum ve ona baktım. Hayattan bıkmış götünüyordu.
"Merhaba ben Luhan bugün bana dınıfı göstermiştin." dedim yüzüme baktı ve konuştu,
"Bende Chanyeol" dedi ve yine telefonuna döndü. Konuşmayıp yemek yiyorduk daha doğrusu sadece brn yiyordum ve etrafı süzüyordum. Daha sonra masaya bir çocuk geldi. Bana baktı ama umursamadı.
"Chanyeol.. Artık bu depresif halden kurtul. Happy Virüs'ü böyle görmek tuhaf." Chanyeol umursamadan konuştu.
"Olanları biliyorsun. İçimde hissizlik var, yaşamak zor geliyor, boşluktayım, ne yapmamı bekliyorsun?" İlk defa bu kadar uzun konuşmuştu, şaşırmıştım.
"Bu kadar büyütme, ne olmuş istemediyse? Başka erkeklerde var, aç gözünü" Konuşmadan bir şey anlamadan sadece bakıyordum. Chanyeol daha sonra "Bunu akşam konuşuruz kes artık." Dedi sert bir şekilde, sinirlendiği belliydi. Daha sonra bana baktı ve konuşmaya devam etti.
"Bu Luhan, okula yeni geldi." Diğer çocuk da bana sert bir bakışla bakarak ağzını açtı ve konuşmaya başladı, "Bende Xiumin" dedi. Herkes neden bu kadar soğuk ve uzak? Yüce tanrım..
Bende öylece otururken onlar konuşmaya devam ediyordu bir süre sonra bir konu dikkatimi çekti.
"Sehun iyice berbatlaştı, artık bütün kızlarla sadece yatmak için konuşuyor. Okula da gelmemeye başladı, onunla konuşmalısın." Chanyeol bir süre düşündü ve devam etti, "Onu anlayamayız, geçmişte ağır şeyler geçirdi ve bir süre önce de annesinin ölümü... o tükendi, Ama onunla konuşacağım şansımı deneyeceğim"
Xiumin denen çocuk onun sözlerini kafasını sallayark devam etti. "Ben gidiyorum akşama görüşürüz" dedü ve ayrıldı. "Burada hiç arkadaşın var mı?" Dedi ve gözlerime baktı, "Yok, buraya babamın işi nedeniyle geldik, çevreyi tanımıyorum."
Beni sessizce dinledi ve konuşmaya başladı. "Tamam okul bitiminde beni bul, yalnız kalma sosyalleş biraz" Kendimi burada ezik gibi hissediyordum, sosyalleş biraz? Peh. Gereksiz derslere girip çıkmıştık. Okul bitmiş ve herkes dağılmıştı. Onu okulun çıkışının önünde bekliyordum.
Bir süre sonra kafamı kaldırdığımda, kuğul bir şekilde yavaş yavaş geliyordu. "Arkama düş" Bu çocuk dayak istiyor.. Arabasına gelmiş ve binmiştik. Sessizce, konuşmadan gidiyorduk bir yere. Ve ben aptal gibi onun arkasına düşmüştüm. Hangi boka gidecektik? Lanet........ Şükürler olsun ki bir süre sonra durduk ve aşağıya indi.
Bana baktı ve yürü der gibi işaret etti. Bir eve gelmiştik. Büyük ve ıssızdı. Korkutucuydu. Anahtarla kapıyı açtı, içerisi içki kokuyordu, her taraf tozdu. Kanepenin yan tarafından bir bacak geliyordu.
Nasıl bir yere geldik biz? Chanyeol banyoya gitti ve elinde kovayla geri döndü ve hızlı bir şekilde kovayı yerde yatan kişiye döktü. Ve birden yerdeki şaşkın bir şekilde doğruldu, "SİKEYİM! Chanyeol! Lanet Olsun!"
Baya baığırmıştı ve sinirli gözüküyordu korkmuştum. "Üzgünüm dostum, konuşmamız gerekiyordu, mecburdum."
Yerde ki çocuk sinirle ayağa kalktı ve o uzun boyuyla Chanyeol'un önünde dikildi. "Chanyeol... beni rahat bırak, git burdan." Daha sonra Chanyeol kapıyı kapadı ve konuşmaya başladı.
"Şu haline bak... kendini topla. Yeter artık kendini topla. Hayallerin vardı, hatırladın mı? Okula gelmiyornuşsun. Bunu kendine yapma." Sehun umursamazca dinledi. Hiç bir şeyi siklemiyor gibiydi.
"Gelmeyeceğim bundan sonra hiç bir bok istemiyorum, şu çocuğu da al git buradan." Cümlesinde beni geçirince hemen ona baktım, göz göze geldik ve bana tiksinircesine baktı. GÖTÜM.
Chanyeol bu cümleleri duyunca kolumdan tuttu ve dışarıya çıktık. O çocuğun egoist bir pislik olduğunu düşünüyordum, haklıydım da. Chanyeol üzülmüştü ona bakarak anlayabiliyordum.
Gözleri yerde, dudakları düzdü ve morali düşmüştü. Birden bir şey söyleyeceğe beniyordu yüzü, ağzını konuşmak için açtı ama daha sonra kapattı. Ve tekrardan konuşmaya çalıştı, "Onun öyle olduğuna bakma, normalde iyi çocuktur. Ama sorunları var bu yüzden böyle.." İyi çocuk? Hah. Chanyeol daha sonra beni evime bıraktı. Eve geldiğimde her tarafta kutular vardı, babam beni beklemişti.
"Neredeydin?" Sakindi ama öğrenmek istediği şeyler vardı, her zaman ki babam..
"Arkadaşlarımdaydım, bir şey olmadı. Yorgunum, uykum var. İyi geceler." Bir şey demesini beklemeden yukarı çıktım. Evin her yanı dağınıktı. Yatağıma uzanıp uyumayı denedim en azından. O çocuk.. Gözleri koyu kahvaerengi, uzun boylu, ince çeneli, geniş omuzlu güzel bakackları olan çocuk.. Ona ısınamamıştım. Ama umrumda da değildi.
Gözlerimi açtığımda odama güneş ışıkları değiyordu her tarafa. Güzeldi ama güzel olan her şeyin kötü bir yanı da vardı. Yakardı güneş, yeri geldiğinde kül ederdi.
Yavaşca kalkıp giyindim ve çantamı aldım aşağıya indim.Babama görünmeden çıktım evden. Yürüyerek gidiyordum ama uzak da değildi. Okula geldiğmde iç çektim, okul sıkıcıydı istemiyordum. Sınıfa geldiğimde o kahverengi gözleri gördüm. İnce keskin çeneli o çocuk.. Gelmeyeceğini düşünmüştüm, yanılmıştım.
Bıkkın halde oturuyordu. Yavaşca oturdum ve onu izlemeye başladım. Güzeldi. Gay değildim ama onu beğenmiştim. Salak kafam.
Bana baktı ve, "Bana bakmayı kes, gay değilim. Beni süzme." Sikeyim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistake
FanfictionAşktan tamamen vazgeçmiş biri, herkesten nefret etmiş olan biri.. Luhan, ona aşkı öğretebilecek mi?