bir daracağına dalıyor gözlerim ve ruhum batıp çıkıyor kıyısında şişeler biriktiren gölete
içtiğim ağır hüzün, her yudumda, senin suretini parlatıyor göz kapaklarımda
darağacında bir 17lik
aklımın bir yerlerine gençlik diye kazıdığım o düşsel mucizeyi idama taşıyor dört adam
beyaz, kızıl, siyah ve soluk derileriyle
savaş naralarıyla ve hassas kılıçlarıyla.
ben ve siz
sarhoşluğun rüyalarını anlatıyoruz bakışlarımızla
kimse karşı koymuyor artık savaşa,
kimse ağlamıyor gençliğinin arkasından
artık, biz, onunla idama yürüyoruz.
biz, pis diye evde beslenilmeyen köpekler misaliyiz.
hırsızlar ve polisler sorguluyor imanımızı
davasız kaybediyoruz.
artık bizlere darağacına uzanan yolda yaşamak kaldı.
bu dünyayı bırakıyoruz hırsızlara, polislere ve politikacılara
işte cehennem buralarda bir yerde, bu dünyada
ve cennet değil uzaklarda.
Şermin'in öpüşüyle göz kapılarımı, uyanıyorum.
17'lik gözyaşlarım,
batan gemimiz kayalara vuruyor
son bir dönüş
kopuyor urgan boynumuzda
annelerimize koşuyoruz
tanrıyı duymak kolaylaşıyor sevgilinin koynunda ve
yaz sıcağı kavuruyor ölümün atlarını,
isimleri
yeniden
öğreniyoruz.
![](https://img.wattpad.com/cover/316338731-288-k765863.jpg)