ay nolur bol bol yorum yapin beni mutlu edecek tek sey onlar gibi duruyo
<<<>>>
"hyunggg~" elinde poşetlerle taşı bir çocuk eve hızla girmişti. gülerek ellerinde sayamadığım kadar poşet mutfağa girmiş beni fark etmemişti bile.
"kardeşim" yanıma gelip elini omzuma koyduğunda mutfağa baktığım için dediğini anlamamıştım.
"hm?" "dün sana bahsettiği kardeşim işte" anladığımı belirtir bir şekilde onu onaylarken kardeşi mutfak kapısından kafasını uzatmıştı.
"HYUNG NEDEN GEL-" şaşkınlıkla açılan gözlerine karşı selam vermek için başımı biraz eğmiştim.
"bu kim hyung?"
"eşim"
"NE SONUNDA GELMİŞSİN. hyungum hep seni beklemişti biliyor musun? gel beraber kahvaltı hazırlayalım. çok yakışıklısın bu arada bunu önceden söyleyen oldu mu?"
"YAH LEE WOOYOUNG! tanışmadınız daha korkutucaksın"
"yo benim için sorun değildi"
"haklı ama hyungun dediği gibi adım lee wooyoung. hava sınıfındayım öyle işte. bu öküzün de maaaaaalesef kardeşiyim."
ben ona gülerken heeseung ensesine fiske atmıştı.
"yah hyung acıttı ama bu" gerçekten birbilerine olan kardeş sevgisi...
"ben de park sunghoon tanıştığımıza memnun oldum" "hyung tanıştık artık gidebilir miyiz?"
"ne yaparsanız yapın ben biraz daha dinleneceğim"
elini gitmesi için salladıktan sonra beraber mutfağa girmiştik.
"abim yumurta rulolarını aşırı sever o yüzden arada uyuyamıyor bari güzel şeyler yesin diye geliyorum"
dedikleriyle omlet için kestiğim havuçları da ona vermiştim.
"kendisi hayatı şansa yaşadığı için asla uğraşmaz. eğer ben bıraksam günün her öğünü ramen yer. dolapta olan bir şeyler varsa bil ki ben almışımdır." dediğine güldükten sonra "aslında bugün beraber markete gidecektik. senin dediklerini aklımda tutarım" demiştim.
wooyoung gülümseyip bana döndüğünde "sen ne kadar tatlı birisin ya? çok sevdim ben seni" bir şey demeden onu onayladığım sıra heeseung gelmişti.
hala gözlerinin kızarık olduğunu gördüğüm için endişelenmeye başlıyordum.
yanımıza gelip ortamızda durmuştu. kafasını benim omzuma koyup "lee wooyoung-shi biraz susup yemek hazırlamaya ne dersin? sen geldiğinde duymayayım diye zili sökücem yakında"
ciddi söylediği şey benim elde olmadan kahkaha atmamı sağlamıştı.
"sen ne yaparsan yap sunghoon beni içeriye alır. şimdi sus"
"asıl sen sus. hem sunghoon ben istemezsem açmaz kapıyı değil mi?" bana baktığı sıra gözlerim ikisinin arasında mekik dokuyordu.
"hocam burada eş kontenjanı var adil değil" wooyoung mızıldandığında heeseung dil çıkarmıştı.
"işte o yüzden odaya almaz seni. git ötede ağla"
benim cevap vermeme gerek kalmadan birbirleriyle atışmaya devam ettikleri için rahatlamıştım.
bu ikili gerçekten zordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
academy of elements, heehoon✓
Fiksyen Peminat18 yaşına giren ailesinde element bükücüye sahip herkes element okuluna getirilir.