Başlangıç

41 2 12
                                    

    Çolpan hastanede ,başhekim odasında, babasının koltuğunda oturmuş kara kara düşünüyordu. Babasının durumundan iyice endişe etmeye başlamıştı. Bu hastane babasının her şeyiydi, bunun farkındaydı. Eğer bir şeyler yapmazsa üzüntüden babasının sağlığından olacağının da farkındaydı. Dalgın şekilde düşünürken eli bilgisayardaki e-postaya gitti. Yeni bir mesaj gelmişti. Merakına yenik düşüp okudu. Mesaj Saltuk' tandı, çok üzgün olduğunu ama teklifi kabul edemeyeceğini, bir süre çalışmak istemediğini, cerrahlığa ara verip uzun bir tatile çıkmak istediğini söylüyordu. Çolpan çok şaşırmıştı, babasının Saltuk a iş teklifinde bulunduğunu bilmiyordu. Sonra mesajları incelemeye devam etti, babası aynı teklifi tılsım ve kaya ya da yapmıştı. Ve malesef onlar da çok üzgün olduklarını ama neden gelemeyeceklerini açıklayıp reddetmişlerdi. Çolpan babasının bu çaresiz çırpınışlarına dayanamıyordu. Ani bir kararla eski arkadaşlarıyla bir de kendisi konuşmaya karar verdi. Eski arkadaşları derken arkadaşlıkları çok eskiye dayanıyordu yani, tıp fakültesine. Çolpan, tılsım, kaya ve Saltuk. Bu dörtlü tıp fakültesinden sınıf arkadaşlarıydı. Ama arkadaşlıkları okul arkadaşlığıyla sınırlı kalmamıştı yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen birbirlerini çok seven gerçek birer dost olmuşlardı. Takii büyü bozulup her biri ayrı bir yere savrulmadan önce. Çolpan dışında kimse birbiriyle bir daha görüşmemişti bile. Ama Çolpan hiç biriyle bağını tam olarak koparmamıştı. Tabiki eskisi gibi değillerdi ama uzakta da olsalar arada konuşup birbirlerinden haber alıyorlardı. Saltuk bildiği kadarıyla özel bir hastanede çok başarılı bir beyin cerrahıydı. Aynı zamanda çok da popülerdi. Başarısı ve yakışıklılığıyla gündemden düşmüyordu. Çolpan takip etmese de televizyonlarda görüp gülüyordu arkadaşının bu havalı hallerine. Okuldayken de sık sık dalga geçerdi zaten bütün kızları peşinde koşturan kendini beğenmiş halleriyle. Ama itiraf etmeliydi ki onun asıl özgüveni işindeki başarısından geliyordu. Gerçekten kendini beğendiği kadar vardı, en imkansız görülen operasyonlardan bile alnının akıyla çıkmayı başarırdı. Çok ünlü bir hastanenin en gözde doktoru olarak bir sürü para kazanıyordu zaten, bu batmak üzere olan hastaneye gelip napacaktı ki? Babasının bu teklifine Çolpan bile gülmüştü şimdi düşününce, Saltuk un da ciddiye bile almadığını düşündü. Tamam Saltuk iyi biriydi, kendisine destek olan bir zamanlar hocası olan Çolpan ın babasına nankörlük edecek biri de değildi. Ama gene de bu medyatik doktorun burda bu küçük hastanede ne işi vardı?

Saltuk u düşünmeye ara verdi ve düşünmekten kaçtığı asıl noktaya kaydı aklı, kaya ' ya. Babasının teklifini çok üzülerek reddettiğini söylüyordu mesajında. Ordaki insanları bırakamayacağını, herkesin ona ihtiyacı olduğunu, onlara sırtını dönemeyeceğini  söylüyordu. Kaya uzunca zamandır Van daydı. Oraya gönüllü olarak gitmiş ve  kalmaya da devam etmişti. İstanbul'a pek sık gelmiyordu ve Çolpan da hiç oraya gitmemişti. Sadece telefonda görüşüyorlardı , çok uzun zamandır yüz yüze bile gelmemişlerdi. Çolpan ani bir kararla Van a gitmeye karar verdi. Eski arkadaşıyla yüz yüze konuşup belki onu burda çalışmaya ikna edebilirdi.

Ertesi gün

Kaya kızı gibi sevdiği minik hastası ceylan la ilgilendiği sırada kapısı çaldı. Ve kafasını çevirdiğinde kapıdan ona gülerek bakan Çolpan ı gördü. Gözlerine inanamadı başta, onu burda görmeyi hiç beklemiyordu. Çok uzun zaman olmuştu birbirlerini görmeyeli. Gülümseyerek sarıldı hemen kadına.

  - Çolpan, nerden çıktın sen?

Çolpan gülümseyerek ayrıldı adamdan.
    
   - bir çayını içmeye geldim.

   - taa İstanbul dan?
 
Çolpan gülümseyerek cevapladı
  
   - evet

Kaya, gülümseyerek süzdü kadını, beğeniyle bakarak :

Doktor SalpanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin