Peygamber soyundan gelenlerden Mekke'de yaşayan kureyş kabilesi,onların içinde de Haşimîler kolu diğerlerinden üstündü.İşte bu en seçkin kabile olan Haşimîler lideri Haşim ise sevgili peygamberimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem)büyük dedesiydi.Haşim,anlında bir nur taşıyordu ki bu nur ilk olarak Hazreti Âdemin anlında görülmüştü.Onun iki kaşının arasındaki güzel bir parlaklıktı bu.Sevgili peygamberimiz'e ait olan bu nur,Hazreti Âdem'den de önce yaratılmıştı. Sonrada insanların en şereflileri vasıtsıyla Peygamper Efendimiz'in büyük dedesine kadar gelmişti. Bu nur,Haşim'den de oğlu Abdulmuttalib'e geçti.Kureyş'in lideri olan Abdulmuttalib Sevgili Peygamberimiz'in dedesi idi. Daha sonra Abdulmuttalib'den oğlu Abdullah ve sonra asıl sahibi olan Peygamber Efendimiz'e geçecekti. Peygamberimiz'in babası Abdullah evlilik çağına geldiğinde Abdulmuttalib oğlunu kendisi gibi yüksek ahlaklı,soylu ve şerefli bir kızla evlendirmeyi arzu etmişti.Çok geçmeden Abdullah'a denk biri olan Âmine babasından istenmişti. Âmine, hem güzelik, hem âhlak hem de soy itibariyle Kureyş kızlarının en üstünü idi. Bu isteğe çok sevinen Âmine'nin babası vebh şöyle dedi:
-Geçenlerde Âmine'nin annesi bir rüya görmüş. Anlattığına göre evimize bir nur girmiş ve aydınlığı yeri göğü tutmuş.Ben de bu gece rüyamda dedemiz İbrahim'i gördüm. Bana"Kızın Âmine'yi Abdulmuttalib'in oğlu Abdullah'a nikahladım.Sen de bunu kabul et"dedi. Sabahtan beri bu rüyanın tesirindeyim.Ne zaman geleceksiniz diye bekleyip durmaktaydım. Peygamber Efendimiz'in dedesi Abdulmuttalip duyduklarına çok sevindi kısa bir süre sonra Peygamberimiz'in annesi ve babasının düğünü yapıldı. Düğünün üzerinden bir müdet zaman geçmiştiki Abdullah'ın anlında ki nur, hanımı Âmine'ye geçti. Kutlu anne, artık Peygamber Efendimiz'e hamileydi. Bütün kâinat, Efendiler Efendisi'nin dünyaya gelmesini bekliyordu.