2. Bölüm

34 6 10
                                    

3. Kişi tarafından:

Kim kardeşler Kore'de ki arabalarına binmek için havaalanından geçerken hepsine sürüyle mikrofon uzatılmıştı.

Jisoo: Çekin şunları!

Daha sonrasında hepsi teker teker siyah arabalarına binmiş şoförlerinin arabalarını çalıştırmalarını beklemişlerdi.
.
.
.

- Evdeler-
Jin: Aklım almıyor bu nasıl olabilir!?

Chan: Bende bilmiyorum Jin Hyung ama çözeceğiz buna eminim. İçimde bir his var sanki Seungmin buralarda gibi?

Dahyun: NASIL BİR APTALSIN!? ÖLÜ BEDENİNİ GÖRDÜK! APTAL NEYE ÜMİT VERMEYE ÇALIŞIYORSUN!?

Namjoon: DAHYUN! KES SESİNİ!

Jisoo: İkinizde kesin şu lanet seslerinizi!

Yoongi: Bakın biliyoruz, üzgünsünüz ama bende kardeşimi kaybettim Seungmin benimde kardeşimdi. Şimdi olaya odaklanmalıyız kavgaya değil.

Jennie: Yoon haklı, şu zorbalık yapanlar kimler?

Tae: Hepsini kendi ellerimle öldüreceğim, bir göreyim onları!

Chan: Saçmalama istersen Tae, eğer öyle yaparsan eline bir şey geçmez, kaybedersin.

Yoongi: Haklı, her neyse zorbalar sınıfındaki Minho, Hyunjin, Changbin, Felix isimli çocuklar okula gitmeliyiz.
.
.
.

Evden hızla ayrılıp arabalarına binmişlerdi. Avukatları, Polisler, Kim kardeşler ve Yoongi ile Chan okula ordu gibi girdiklerinde herkes onlara bakıyordu. Genç kızlar ne kadar yakışıklı diye oğlanlarla bakarken erkeklerde aynılarını kızlara yapıyorlardı.

Jisoo: Önünüze dönün! diye ciyaklayarak herkese bağırması koridorda yankılanmıştı.
Herkes korku ile önlerine dönmüş gizli gizli bakmaya çalışıyorlardı.

Seungmin'in sınıfına gitmişlerdi.
Namjoon: MİNHO, CHANGBİN, HYUNJİN, FELİX VE JEONGİN!
Tae: Bizimle müdürün odasına yürüyün!
Jennie: Derhal!

Çocukları önlerine almış sinirli şekilde müdürün odasına yürüyorlardı. Müdür korkudan üç buçuk atarken kapının kırılırcasına açılması ile sıçramıştı.

Müdür: Hoşgeldiniz efendim.

Jisoo: Kes tatavayı!

Müdür: Özür dilerim efendim.

Dahyun: Okulunuzda birini öldürecek kadar zorbalık yapan çocuklar var ve Siz! O çocuklara destek olup atmıyor KARDEŞİMİN ÖLÜMÜNE NEDEN OLUYORSUNUZ! NE OLUYORSUNUZ SİZ!

Namjoon Dahyun'un bileğini kavramış susturmuştu.

Namjoon: Dahyun haklı beyefendi, bu çocukların göz altına alınacağını fark edin ve bu çocuklar için gerekeni yapın, Jeongin sende ifade vermek için karakola gideceksin, ailen ile konuştuk.

Jeongin: Tamam Namjoon hyung.

Böylelikle herkes odadan bir hışımla çıkmış, dört çocuk polislerin arabasına, Jeongin de Taehyung'un arabasına binmeye hazırlanıyordu. Tae, Jeongin'in zorlandığını ve gözlerinin dolduğunu fark etmişti. Kollarını açmış sarılması için bekliyordu, Jeongin Tae'ye sarılmış göz yaşlarını serbest bırakmıştı.
Jeongin her zaman Taehyung'u ağabeyi olarak görmüş ve onu çok sevmişti, ne kadar sert olsa da her zaman içinde bir yerlerde o şefkat vardı. Jeongin onu bu yüzden idolü olarak görüyordu bir nevi. Tae'den ayrılıp teşekkür etmiş daha sonra arabaya binmişti.

Karakola gelinmiş herkesin ifadesi alınmıştı. Kim kardeşler ve herkes ayrılmış evlerine geçmişlerdi. Sessizliğin hakim olduğu evde Yoongi'nin kendi kendine düşünürken çıkarttığı mırıltılar sonunda yavaş yavaş sesli konuşmaya dönmüştü.

Yoon: Neden Seungmin'in cesedini tam incelemeden cenazesini yaptık ki?

Tae: Ha?

Yoon: Diyorum ki: Seungmin'in kolundaki yara orada mıydı? Belki ölen kişi Seungmin değildi.

Jin: Saçmalama istersen Yoongi, Seungmin olmasa kim olacaktı tıpatıp aynısı olan?

Jin'in dediği ile herkes Yoongi'nin tezini çürütmüş, devam etmişlerdi. Yoongi ise bu tez üzerine düşünmeye biraz daha devam edecekti.

Çok fazla ilhamım yoktu kötü gidiyor olabilir umarım beğenirsiniz, fikirlerinizi lütfen belirtin^^

Sonsuz SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin