Jeongin yaklaşık 2,5 metre uzunluğundaki kapıya bakmaya devam etti. Şefin verdiği küçük kağıtta ki konuma gelmişti, içeri girmekle girmemek arasında gidip geliyordu.
Uzun kapı bir anda açılınca sarı saçlı, yüzünde bir daha unutucağını düşünmediği güven vereci bir gülümseyle karşılaştı.
"Merhaba, Jeongin." dedi ve elini uzattı. Jeongin uzatılan eli tereddüt etmeyerek sıktı adamın gülümsemesi onu gerçekten güvende hissettirmişti.
"Merhaba"
"Kendimi tanıtıyım. Adım Hyujin, içeri buyrun lütfen"
İçeri girdiklerinde Jeongin etrafı incelemeye başladı. İçerisi kocaman bir kütüphane gibiydi tam ortada büyük bir masa ve deri sandalyeler duruyordu.
"Kitap okumayı sever misin?"
Jeongin gözünü etraftan ayırmayarak cevap verdi "Kim sevmez ki"
Hyujin masanın arkasındaki sandalyeye oturdu ve Jeonginin öndeki sandalyeye oturmasını bekledi.
Hyujin çekmecenden bir kağıt çıkarttı ve masaya koydu Jeongin o sırada Hyunjin'i izliyordu.
"Nasıl hissediyorsun? "
Jeongin dürüst bir cevap vermek zorunda olduğunu artık düşüncelerinden kaçışı olmadığını anlamıştı.
"Soluyormuşum gibi hissediyorum."
"Sana bunu düşündüren şeyin sebebini
söylemek ister misin? ""Bir anda kendimi bir yabancıya açmaya çalışmak kötü hissettiriyor. "
Hyujin kağıda bir şeyler yazdıktan sonra kağıdı çekmeceye geri koydu ve Jeongin'in önündeki sandalyeye oturdu.
"Biliyorsun Jeongin, ben sana yardım etmek için burdayım. Bir sürü insanın hikayesini, yaşadıklarını dinledim. Amacım sadece yardımcı olmak. Kendini kötü hissediyorsun ama bana anlatamadığın sürece yardım edemem."
Jeongin parmaklarıyla oynuyordu karşısındaki bedene bakmaktan çekiniyordu daha deminki güven verici histen eser kalmamıştı.
"Seni zorlamıyıcam bu sadece daha kötü hissetmeni sağlar."
Jeongin parmaklarıyla oynamaya devam ederken çekinerekte olsa Hyujin'in yüzüne baktı. Hyujin'in boğazından geyik boynuzları geçirilmiş bir şekilde masanın ortasında duruyordu. Jeongin koşmak için haraket ediceği sırada heryerin kan içinde olduğunu fark etti.Çığlık atmaya çalıştı ama atamıyordu, Hyujin diye bağırmayı denedi ama bağıramadı.Kan bir anda odayı doldurmaya başlamıştı, haraket edemiyordu ayakları kesilmiş gibi hissediyordu, kan o kadar hızlı odayı doldurmuştu ki boğazına kadar gelmişti. İçinden bunlar gerçek değil diye geçirsede nefes almakta zorlanmaya başlamıştı.
------------
arkadaslar sorgulamayın kitabi