"İki kadeh kırmızı şarap alabilir miyiz?" diye rica etti barmene esmer olan. Barmen şarapları sahiplerine ulaştırmak üzere tezgahında hazırlıklara başlarken esmer genç karşısında oturan çekici adamın yüzünü inceliyordu.
Tüm kusurlarıyla kusursuz olan bir yüzü vardı ve daha ilk bakışta yakışıklı olduğuna karar vermişti bu yüzün. Badem gözleri, dolgun dudakları ve biçimli burnu birbirini oldukça tamamlıyordu. Taehyung gözlerini ondan almakta zorlanıyordu. Ona bakanın içinde bir daha bakma isteği uyandıracak bir estetiği vardı.
Uzun süre dans etmişlerdi. Seokjin'in ayakları dans etmekten ağrıyordu ama karşısındakine bakınca bu yorgunluğu yaşayan tek taraf olduğunu anlamıştı. "Sandığımdan çabuk yoruldun." dedi karşısındaki güzel yüzlü çocuk. "Buradan yola çıkarak benden yaşlı olduğunu söyleyebilir miyim? Yoksa tamamen yanılmış mı olurum?" diye sordu Taehyung. Barmenin az önce ona uzattığı kadehi alıp dudaklarına götürürken.
Seokjin gözlerini karşısındaki kahvelerden ayırmadı. "Yaşlı olduğumu söyleyebilir misin bilmem ama bu tarz etkinliklerden hoşlanmadığımı ve alışkın olmadığımı söyleyebilirsin. Üstelik senin yaşını bilmiyorum bu yüzden bir şey diyemem." Karşısındaki yabancının ilgisini çektiğini ifadesinden anlayabiliyordu. Taehyung, Seokjin'in son cümlesini mantıklı bulmuştu, onaylar şekilde başını salladıktan sonra devam etti. "Bana hiç öyle gelmedi. Bence gayet iyi dans ediyordun." dedi Taehyung bar sandalyesindeki oturuşunu düzeltirken.
"Sadece ilgimi çekmiyor." diye savundu Seokjin. Taehyung Seokjin'in bu sözüne biraz alınmış gibiydi. Kendine güvenen bir ses tonu ayarladı ve buna ilave olarak histerik bir ifade takındı. "Bence bu konuda da yanılıyorsun çünkü ilgin gayet çekilmiş gibiydi. Gözlerini üzerimden alamadığını ve benden etkilendiğini yüz metre öteden bakan biri bile anlayabilirdi." dedi Taehyung. Dediklerini gerçekten kast ediyordu.
Seokjin sakinliğini koruyarak ve istifini bozmayarak yanıtladı onu. "Gecenin bu kısmını inkar ettiğimi hiç hatırlamıyorum." Seokjin bunu söyledikten sonra nasıl sakin kaldığına anlam verememişti. Sanki daha yeni tanıştığı ve adını bile bilmediği bu güzeller güzeli adam onun içindeki hiç bilmediği bir yanını ortaya çıkarmıştı. Duygularını dile getirmekten utanç duymadığı bir tarafını...
Taehyung için ise bu bir itiraf niteliğindeydi ve yanaklarının kızardığını söylemek hiç de yalan olmazdı. Utanmaz görünen tavırlarının altında yatan biri vardı ki göründüğünün tam tersiydi. Gözlerini birkaç saniyeliğine kaçırsa da sonrasında hemen toparladı ve dudaklarını yukarı kıvırdı. "Çok çabuk pes ettin. İtirafın bu kadar hızlı geleceğini tahmin etmiyordum." dedi. Seokjin de aynı şekilde gülümsüyordu çünkü karşısında güzel yüzlü genç adamın gülüşü adeta bulaşıcıydı. "Sen güzel ve etkileyici bir adamsın. Böyle söylemlere alışkın olman gerekir."
Taehyung artık idare edemeyeceği derecede kızarmıştı. Seokjin yanılıyordu çünkü Taehyung'un çevresi varsayılabileceği kadar geniş değildi. Az ve öz arkadaşlara sahipti. Bazen bu durumdan sıkılsa da en sonunda kabul etmişti. "Ben de senin sandığın gibi biri değilim. Böyle şeyleri fazla duymam."
"O zaman yanaklarının kızarmasını buna bağlayabiliriz?"
"Analiz yapmakta hiç fena değilsin. Nesin sen, beden dili uzmanı falan mı?" diye sordu Taehyung. Bu adam gerçekten ilgisini çekmişti. Seokjin bu soruyu göğsünü gere gere cevaplayacaktı. "Hayır, işte orada yanıldın. Ben doktorum."
Taehyung kaşlarını havaya kaldırdı. "Hem yakışıklı, hem yetenekli hem de doktor... Bir kadının bir erkekte isteyebileceği her şeye sahipsin o hâlde. Ne mutlu sana." dedi ve bir tepki almayı bekledi. İstediği tepki çok geçmeden gelmişti. "Onlar benimle ilgileniyor olsa da ben kadınlarla ilgilenmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blinded by Your Light
FanfictionArkadaşı Hoseok'un yeni albümü şerefine verdiği partiye giden Seokjin, ilk kez orada gördüğü çocuğun büyüsüne kapılmıştı.