Arkadaşlar şimdilerde çevreye, doğaya ve ormanlara kimse değer vermiyor. Oysa ki ormanlar olmadan yaşayamayacaklarını unutuyorlar. Ormanları hiç acımadan yok ediyorlar. Yakıyorlar, kesiyorlar hemde ne için sırf şehirler arası mesafe kısalsın, sırf yeni ve lüks apartmanlar inşa etsinler amaçları daha fazla kar etmek. Bizim nenelerimizin hatta baba ve annelerimizin zamanında olan hayvanlar yok oldular, nesilleri tükendi. Sadece hayvanlar bile değil bitkiler, çiçekler hepsinin nesli tükendi ve bazılarınında nesli koruma altında. Mesela en son vaşak ne zaman görüldü. 2013 müydü, 2014 müydü en son görüldükleri tarih? En son görülmelerinde bile avlandılar. Mesela 2013-2014 eğitim öğretim yılında sınıfımıza ingilizce öğretmenim şöyle bir bilgi vermişti "benim küçüklüğümde beyaz yunus vardı." Ben tam olarak hatırlamıyorum ama tek bir tane kalmış o beyaz yunustan oda ya marmara denizinde ya da karadeniz de bir kafesin içinde tutuluyormuş hatta iki kerede tutulduğu bölgeden diğer bir bölgeye kaçmış ikisinde de yakalamışlar ama en sonunda hayvan ölmüş şu anda nesli tükendi yani. İşte biz insanoğlu böyle kolay bir şekilde doğaya zarar verebiliyoruz. Hayvanların ve bitkilerin nesillerini yok edebiliyoruz. Denizlere saldığımız o kirli kanalizasyon atıkları varya o atıklar balıklarımızın o bölgede azalmasına sebep olabiliyor. Diyeceksiniz ki başka nereye bırakılabilir. Hani müteahhitler arsa alıp beton dikiyorlar ya o arsalardan bir tanesini devlet alıp hani istanbulda ki koca koca gökdelenler varya onların boyunda veya yarı boyunda çukur kazsalar lavabo atıklarını ayrıştırıp katıları toprağa bıraksalar toprak onu öğütür. Banyo sularını filtreleyip tekrar banyolarda kullanabilirler. Tabikide ayrı ayrı su hatları yaparak. İşte doğaya böyle iyilik etmek varken biz kötülük etmeyi kolay bulup kötülük ediyoruz. Mesela ben 14 yaşında bir çocuğum. Ben balkonumda bir kova toprak içerisinde caddelerimizde ki bir tane ağaçtan aldığım ve hatta kesilip atılan bir iğde ağacının dallarından bir tanesini belki de üstünde bir kaç ay geçti aldım ve üç parçaya ayırıp diktim. Şu anda kökleniyorlar. Yani benim bile imkanım olmadığı halde ben içimdeki ağaç, bitki ve özellikle doğa sevgisinden dolayı böyle bir yol izledim. Kim bilir kaç kişinin imkanı olduğu halde imkan derken bahçesi ve ya zeytin tarlası olduğu halde uğraşmıyorlar. Size Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed' in bir hadisini söyleyeyim. Aynen şöyle" kimin elinde bir fidan varsa kıyamet anında dikme imkanı olsa bile onu diksin" buyurmuştur. Ayrıca diktiğimiz her fidan sayesinde sevap defterimize sevap yazılıyor. Ben sözlerimi bitiriyorum. Yazdıklarımdan ders alanlara ne mutlu ama alamayanlar ise bilemiyorum. Siz siz olun " Doğayı Sevin ve Koruyun."