🖤

204 16 0
                                    

Üçüncü otobüste dönen bu olaylar hafif hafif atlatılırken, seungmin en arka koltuğa yerleşmiş yanı boş gitmeyi düşünüyordu. Taki otobüse en son binen okulun yeni öğrencisi Lee Minho yanına oturana dek. Bu sefer olay hyunjin in elinden çıkmamıştı ama istese en çok böyle olabilirdi.

Hyunjin chan'ın yanına oturunca felix ikinci otobüse binmek durumunda kalmıştı.

"Neden?"

"Ne neden?"

"Yanıma oturuyordu işte"

"Biz sevgiliyiz bebeğim unuttun sanırım"

"Paravan o!"

"Daha çok bağır başkancık!"

Onlar böyle atışırken ikinci otobüste işler olabilicek en karışık durumdaydı. Jisung hyunjin ile arkadaş olduklarını cidden kanıtlayacak türdendi. Changbine bir hafta önce birlikte oturmayı teklif eden kızı her ayrıntısında takip etmişti. Changbinin arkasından çok fark edilmeden yürüdüğünü düşünen kızın saçlarını gözüne kestirdiği gibi ağzına bir sakız atmış, tam binerlerken otobüsün kapısına kızın saçlarını saniyelik iekilde yapıştırmıştı.

Tabiki çığlık çığlığa bağıran kız fark edilirdi ama jisung changbinin son ses şarkı dinleğinin farkındaydı✨
Changbin hiçbir şeyden haberi olmadan arkalarda bir koltuğa kurulurken jisung kendini yanına fırlatmıştı. Nerden nasıl geldiğini bilmediği cesaretle yapmıştı bunu. Aldığı şaşkın bakışlar vardı ama umursamamaya çalışıyordu. Ama normal hayatında da changbin çok umursamaz bir yapıya sahipti. Sadece jisung a bakıp önüne dönmüş beyaz kulkalıklarında son ses müzik dinlemeye devam etmişti. Asıl karışıklığın olduğu alan sakızla uğraşan kız ve felix ti. Kalan otobüslerden beş on dakika sonra hareket ettiklerindeyse malesef kızın saçının bir iki tutamı kesilmişti.

İlk saat atlatıldığında minho ve seung kitap okuyor, jisung changbinin omzuna kafasını düşürmüş itilmeyince içinden feels geçirip gerçekten uykuya dalmıştı. Chan ise gerçekler aklına gelince hyunjini öldürmeye yönelicekti az kalsın. Felix ile aynı odada kalamıyordu!!!

Hyunjin ise halinden gayet memnundu. Başkancığı sinir etmek gerçerkten eğlenceliydi. Birde onunla aynı odada kalmak zorunda kalmış bir başkancık vardı şimdi.  

Hyunjin zaten daha öncesinde belirttigi gibi hocalara en uzak dağ evini tercih etmek icin can atıyordu. Felix'in bir haftadır bunları ayarldığı bilinceydi ve bu ona yeni fikirler vermişti. Chan ile kalmak istememişti başta ama felix'in sabah ki o parlayan gozlerini farketmişti ve bu başkancık ile uğraşabiliceği bir iki gün daha demekti.

Yaklaşık yarım saat sonra yemek ve ihtiyaç molası verildiğinde Chan hyunjin'in kalkmasını bekledi ama hyunjin sakince uyuyordu.  Sadece yarım saatte uyumuş olması ne kadar garip gelsede okul başkanı çocuk onu hafifçe dürttü. Hyunjin omzunu silkti ve koltuğuna biraz daha sokuldu, üşüdüğü belliydi. Chan onun uyanmayacağını anladğında bacağını yavaşça öbür tarafa attı, aslında tek isteği ordan atlayarak geçmekti ve nasıl olduğunu anlayamadığı bir şekilde eli boşa gelmiş hyunjin'in üstüne doğru eğilmişti. Üstüne düşemek için uğraşırken gözlerini açan sarışın, başkancıkla suratları arasında sadece milimler olduğunu gördü. 

Bu Hyunjin'in yüzünde bir sırıtma olmasını sağlarken Chan de onun uyandığını farketmişti. Şimdi iki gençte birbirlerine bakıyorlardı. Onların dışındakilerin yarısı izliyor kalan yarısı resimlerini çekiyodu. Seungmin fotoraf makinesiyle bile çekmişti. Hyunjin hala şaşkınca ona bakan başkancığa gülerken iki gençte nerede olduklarını birkaç saniyeliğine unutmuşlardı. 

- Çok beğendin sanki başkancık?

Hyunjin biraz kafasını kaldırsa dudakları üstüsteydi. Chan bunun farkına varıp sonunda kendini kaldırabildiğinde hemen sarışının önünden çekilmişti. Yanakları hafif kızarmıştı? O otobüsten inene kadar herkes sessiz beklerken, o indiği anda başta hyunjin olmak üzre herkes kıkırdamaya başlamıştı. Seungmin yanında ilk kez gülen minhoya bakakalırken etrafındaki gülüşleri duymuyordu bile. 

Mola alanında herkes yolunu bulsun diye bekleyen felix ona doğru yürüyen başkanı gördüğünde hafifçe eğilmiş en güzel gülümsemelerinden birini bahşetmişti. ikisi tamamiyle zıt görünüyordu. Felix baştan aşağı bembeyaz iken Chan ayakkabılarından sweatine kadar simsiyahtı. Dıştan bakıldağında çok uyumlulardı aslında, ikiside bir gülümsemeyi yüzlerinden eksik etmez saygıda usurları olmazdı. Ciddiyet gerktiren yerlerde yüzlerinde mimik oynamazdı. Okuldaki çoğu kişinn en büyük shipleriydiler. Tabi artık büyük bir çoğunluğu Hyunjin ve Chan'ı yanyana gördüklerinde eriyor, imreniyorlardı. 

İkili yanyana beklerken felix'in gözü sürekli başkana kayıyordu.Kahve saçlı çocuk onun için bir melek gibiydi. İnsanlara yardım ederken ki güzel parlayan gözleri, gamzeleri ve merhametiyle fazla mükemmeldi Chris. Derken mola bitti Chan yavaşça öne adım attığında elinde hissettiği küçük parmaklar onu durdurmuştu. 

*Üşümüyor musun Hyung?

Chan sadece gülümseyip kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Kardeşi Hannah ona vampir derdi. Üşümezdi ve neredeyse uyumazdı. 

- Beni boşver kendine dikkat et minik, karların arasında kaybolma sakın;) 

Sonrasında arkasında gülümseyen bir felix bırakarak otobüse ilerleyen Chan'ın aklına birden hyunjin geldi, yirmi dakika önce yaşadıkları. Bir bacağı üstündeyken ona ne kadar yakın olduğu, sıcak nefesini hissettiği, arkasında ona baskı yapan koltuğu boşverip daha çok yaklaşmak istediği. Ne saçmalıyordu? Nerden gelmişti şimdi aklına?

Kafasını iki yana sallayıp otobüsün basmağına postallarıyla giriş yaptıktan sonra arka taraftaki koltuğuna ilerledi. Bazıları onu gördükçe gülümsüyor bazılarıda molada olup o anı göremeyenlere resmi gösteriyordu. Hyunjin'in önüne geldiğinde onunda hafif sırıttığını farketti. Bıkmış bakışlarla başkancığını gören hyunjin hafif sırıtıp bütün otobüsü kıkırtıların sarmasını sağlayan soruyu yöneltti.

-Üstten geçmiycek misin?

2 week | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin