6

3K 181 57
                                        

devamini da yazsaydim gercekten uzun olacakti ve yeni bolum cok istendi o yuzden fazla uzatmadan atmak istedimm,, umarim keyifle okursunuz satir arasi yorum birakmayi unutmayin <3

"gerçekten o kızla mı yapacaksın ödevi?" hazal'ın sözlerinden sonra çağrı'nın gözü alilerle konuşan zeynep'e kaymıştı. dün gece konuşmuşlardı ama sabahtan beri ne kız çağrı'nın yanına gidiyor, ne de çağrı onun yanına gidiyordu. ödev için az zamanları vardı, o yüzden başlamaları gerekiyordu artık.

"ben hala bana eş kalmamasına gülüyorum." dedi ege alayla. berk de kıkırdadı. "ne güzel işte oğlum, böyle gereksiz oyunlara girip şu varoşlarla muhattap olmaya hiç niyetim yok benim de... neyse işte."

karşısındaki kısa saçlı kızın, aliyle gülüşmesi ile yüz hatları gerildi çağrı'nın. bunlar ne ara bu kadar samimi olmuşlardı böyle? elini yumruk yaptığını, hazal eline dokununca fark etmişti. irkilmişçesine elini hazal'dan çekip ayağı kalktı bir hışımla.

"buna da bu aralar geliyorlar galiba." dedi sakince, cemre. çağrı, kendinden emin adımlarla zeynep'in başında dikildiğinde tüm gözler onların üstündeydi artık.

"zey, konuşabilir miyiz?" dedi çağrı, kızın koluna dokunurken. zeynep hızla kolunu çekti çağrı'dan ve ayağı kalktı. ali ise, çağrı'yı gözleriyle dövüyordu resmen.

"konuşalım." dedi zeynep, ellerini göğsünde birleştirerek. daha fazla dikkat çekmemek istediği için, gözlerini ali'den ayırıp karşısındaki kıza kilitledi. "ödev için..."

zeynep kesti çağrı'nın cümlesini. "çıkışta kütüphaneye gel, başlarız ödeve."

oğlanı yok sayıp tekrar yerine oturduğunda ve ali'nin alayla gülüp zeynep'e dönmesi ile birkaç adım geriledi çağrı. bozulmuştu fazlasıyla. dilini damağında gezdirdi ve içinde biriken sinirinin dışarı çıkmasına izin vermeden sınıftan attı kendisini. ne diye bu kadar sinirlenmişti şimdi?

tuvalete doğru yürürken kıravatını gevşetti. adımları öylesine sertti ki, yer sarsılıyordu resmen. tuvalete girip sertçe kapıyı kapattığında aynadaki görüntüsüne takıldı gözü. birkaç adım yürüdü ve ellerini lavabonun kenarına dayadı. kızın birkaç hareketi onu nasıl bu hale getirmişti böyle? haftalar önce onunla sadece alay ederken, şimdi kalbi acımıştı görmezden gelinmesine. hızla yüzüne su çarptı çağrı, aklı zaten karışıkken daha fazla karıştırmak istemiyordu çünkü.

"kendine gel oğlum." diye mırıldandı, tuvaletten çıkmadan önce.

zeynep, alilerle vedalaştıktan sonra saatini kontrol etti. çağrı ile kütüphanede buluşacaktı fakat bu tamamen çıkmıştı aklından. muhtemelen çağrı şu an kendisini bekliyordu. sırtına çantasını takarak hızlı adımlarla kütüphaneye doğru koşarken bir yandan da şu sıralar olanları düşünüyordu. duru sayesinde ali ve sinan ile yakınlaşmışlardı; hoş, ikisi de gerçekten iyi insanlardı ve güzel bir arkadaşlık kurabileceklerini düşünüyordu.

diğer yanda da nefret ettiği çağrı vardı. her ne kadar ona sinir olsa da bugün gerçekten bozulduğunu anlamıştı. "ne kadar aptalım." dedi kendi kendine. çocuk zaten ödevi yapmak istemiyorken bir de bursu için peşinden koşturuyordu. pekala, çağrı'nın peşinden koşuyor olması hoşuna gidiyordu ama zeynep vicdanlıydı; çağrı'nın aksine.

kütüphaneye ulaştığında cam kapının ardından görebilmişti çağrı'yı. bıkkınlıkla bir saatine bakıyor, bir yandan da elindeki kalemi çeviriyordu. biraz soluklandıktan sonra kendinden emin bir şekilde girdi zeynep, kütüphaneye.

çağrı, gözlerini kapıya diktiğinde zeynep'i görmesiyle oturuşunu dikleştirdi.

"çok mu beklettim?" diye mırıldandı zeynep, çağrı'nın yanındaki sandalyeye oturup çantasından defter ve kalem çıkartırken. "bir an hiç gelmeyeceksin sandım." dedi çağrı, sessizce. ama duymuştu zeynep.

boğazını temizledi kız. "peki... başlayalım mı?"

"cık. başlamayalım." çağrı, ayağı kalktığında kaşlarını çatıp çocuğun yaptıklarına anlam vermeye çalıştı zeynep. "ne demek başlamayalım?" diye soru sinirle.

çağrı, elindeki kalemi masaya bırakıp kapıya doğru yöneldiğinde zeynep de ayağı kalkmıştı. "yarın haftasonu, bizim eve gel orada çalışalım."

"ama..." zeynep, cümlesini bitiremeden çağrı çoktan kapıyı çarpıp çıkmıştı bile. hoşuna gidiyordu çağrı'nın, zeynep'i süründürmek. peşinden koşmasını sağlamak ve dediklerini yaptırmak. öfkeyle dişlerini sıktı kız. çağrı, onu kolay kolay salmayacağa benziyordu fakat kızın da sabrı tükeniyordu gittikçe.

𝙣𝙚𝙛𝙧𝙚𝙩 | zeyçağ. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin