Angela'nın, kırsal kesimde her şeyden uzak, güvenli bir şekilde gizlenmiş evinde; Bay Hector ile birlikte basit bir hayatı vardı.
Şafağın kızılı saçlarına bulanmış,
Göklerin maviliği gözlerine bulaşmış
Ölümün durgunluğu karakterine karışmıştı.
Ange...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bir zamanlar gülmüştü içimdeki şeytan. Ben, bir ışıktım parıltılı bahçelerde, Oyunlarla dansların eşliğinde, Bir de aşkın şarabı vardı başımı uyuşturan. Bir zamanlar ağlamıştı içimdeki şeytan. Ben, bir ışıktım sancılı bahçelerde, Kadere boyun eğişin eşliğinde, Parıltısıyla, yoksulluğun evini nura boğan. Şimdi ağlamadığına ve gülmediğine göre o şeytan, Yitip gitmiş bir gölgeyim bahçelerde Ve ölüm karası eşliğinde Boş gece yarısının sessizliğiyle dolaşan
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Genç kadının yüzündeki derin çizik gözlerinden akan her bir yaşla sızlıyordu. Arkasından gelen bağırışları duyabiliyordu. Ama hiç biri umrunda değildi. Umrunda olan tek şey kucağında hırkasına sardığı ve sıkı sıkı sarıldığı küçük kızıydı.
Karanlık her yeri sarmıştı. Saatlerdir koca ormanın içinde koşuşturuyordu. En sonunda bir ağaca yaslanarak soluklandı ve kızını kontrol etmek için yavaşça başını eğdi. Bunca koşuşturmaya rağmen bir kere bile ses çıkarmadan boncuk gözleriyle annesine bakıyordu. Genç kadın, bebeğine sanki onu anlayacakmış gibi 'sorun yok' dercesine gülümsedi. Dudaklarını yavaşça kızının alnına ve yumuşak yanaklarına sürttü.
