Seni Seviyorum

20 2 2
                                    

Yüzündeki maskeyi çekip yatağın üstüne fırlattı, yatağa oturdu ve ellerini kumlar saçlarının arasında gezdirmeye başladığı sırada, zaman ilerledikçe gerildiğini hissetti. Derin bi nefes aldı, nefesi titriyordu.

Bana ne oluyor bilmiyorum...  Yada neden böyle hissettiğimi.

Kaşlarını çattı, düşünmek onu daha fazla sinirlendiriyordu. Kapşonunu çekti, düşüncelerden uzaklaşmak için Tim'in yatağına doğru yürüdü ve üstünde duran sigara kutusundan bir kaç dal sigarayı cebine attı. Bunu zaten her zaman yapmıyor muydu? Tim bunu bazen fark etmezdi bile. Ancak çoğu zaman da Brian'ı azarlar ve boş kutuyu yüzüne fırlatarak "Git kendine alsana aptal herif!" diye bağırırdı. Brian, dakikalarca hatta saatlerce onu affetsin diye peşinde dolansa bile tek bir kelime bile etmezdi. Sigaralarının onun kırmızı çizgisi olduğunu bilsede, Brian bu çizgiyi aşmaktan çekinmezdi. Zaten gününün %80'ni ni Tim'i sinir ederek harcıyordu... Gerçi Tim onu kale bile almıyordu.

Kendini ormana attı. Esen soğuk rüzgar ılık hava sayesinde üşütmüyordu. Çakmağın yardımıyla cebinden çıkardığı sigarayı yakarak ağzına götürdü. Kate, ormanda Ann ile birlikte aptal kız konuşmaları yapıyor, Toby ise baltasını temizlemek ile uğraşıyor olmalıydı. "Peki diğer yarım akıllılar nerede?"diye düşündü. Bekle... Asıl soru; Tim nerede? Sigarayı iki parmağının arasına aldı ve ağzında biriken dumanı havaya üfledi. Bir anda ensesinde bir yumruk hissetti.
"Seni şerefsiz!" ses Tim'e aitti. Brian arkasını döndü. Yüzünde tutamadığı aptal bir sırıtış vardı. "tamam üzgünüm!" ses tonundan güldüğü anlaşılıyordu. "aferim sana! Şimdi onları bana geri ver." dedi Tim. Sesi hala ciddiyetini koruyordu. "hadi ama... ben ne içicem!?" dedi Brian. Kendini acındırıyormuş gibi gösteren bir sesle. Tim Kaşlarını çattı. "Zıkkım iç! Kendin alsana lan benimkilere çökeceğine!" diye bağırdı. Brian'nın kahkağası Tim karnına bir yumruk indirene kadar sürdü. Brian iki adım geri sıçrıyarak karnını tuttu. "Tamam! tamam! Gerçekten bir daha çalmayacağım..." Tim, Kaşlarını kaldırdı. 'aynen kesin' dediğı çok belli olan bir bakış atti. Brian gözünü devirdi. "belkii... Çalabilirim..." Tim, her zamanki umursamaz ifadesini takımdı. Brian, sigaraları vermesi için elini uzattığını fark ettiği sırada elini cebine attı. Çıkan sigaraları Tim in avucuna bıraktı. "al!" diye tısladı. "ne? Zaten benden çaldın bide duygu sömürüsü mü yapıyorsun? Siktir git Brian!" sigaraları cebine attı ve gitmek için bir adım attığı sırada Brian'ın kolunu tutmasıyla duraksadı. "hop! Hop! Banada iki üç dal vericeksin yoksa yediğin bokları öterim." Tim, kafasını çevirdi. "hah!?" diye haykırdı. Brian'ı yakasından çekip kendi hizasına çekti. "bende senin o aptal fahişeye olan sikik hislerini öterim." diye fısıldadı. Brian Kaşlarını çattı. "sakın deniyeyim deme!" diye tısladı. "beni korkutamazsın." diye karşılık verdi Tim. Brian, Tim'in elini yakasından çekti ve sıkıca kavradı. "emin olma..." Tim sırıttı. "şaşırt beni, Brian Thomas!" diye fısıldadı, ismini vurgulayarak. Elini çekti ve arkasını döndü. Brian'ı dışarıda bırakarak odasına doğru yürüdü. Kapıyı kapatırken sonradan içeri giren Brian'ın ayak seslerini duydu. Kapıyı sertçe çekerek yatağa ilerledi. "kutuyu yanına alsana aptal" diye mırıldandı. Brian'dan aldığı sigaraları kutuya koydu ve kutuyu cebine attı.

Sanki senin sikik aşkların çokta umrumda...

Tim, duraksadı.

Kadın güzel olsa bari zevksiz herif.

"tch!" Tim, ceketini çıkararak yatağın üstüne attı.

Kadın yediğin haltları öğrendiği zaman taşşağına tekmeyi basacak ve polise koşacak. O zaman gelip bana ağlama.

Tim, Kaşlarını çattı. Sanki neden umrundaysa. Zaten Toby beyfendiye oda ayırmak için Brian ile aynı odada kalmak zorunda olduğu için sinirleri tepesindeydi.  Siktiğimin diğer vekilleri aynı odada kalamıyor muydu sanki. Ceketi alıp yatağın yanındaki komidinin gözüne bastı ve kendini yatağa bıraktı ve koluyla yüzünü kapadı. Yorgunluktan ölücek iş gibi hissetti, kapının açıldığını duyduğu sırada kolunu yüzünden kaldırıp göz ucuyla Brian'a baktı. "bakma bana öyle. Senle aynı odada kalmaya meraklı değilim." dedi Brian. "evleri kare ve dirtdörtgen yapıp adını 'daire' koyan adamla aynı zeka seviyesine sahipken benimle uğraşma." Diye karşılık verdi Tim. Brian "yok artık" dermiş gibi Tim'e bakıyordu. "ne?" diye tısladı Tim. Brian iç çekti. "ne ne? Nesin sen Albert aishite falan mı? bu kafayla nası yaşıyorsun ben hayret ediyorum." dedi Brian şakayla karışık şekilde. Tim, kolu ile gözünü kapattı, iç çekti. Brian duraksadı. Tim'e bakıyordu, daldığı farketiği sırada gözleri kaçırdı. "kıyafetlerine mi yatacaksın?" diye sordu Brian. Birkaç saniye sessizliğin ardından Tim konuşmaya başladı. "hayır..." bir kaç saniye duraksadı ve doğrulup yatağa oturdu.
"dışarı çık."

"ne?"

"dışarı çık diyorum salak! Ben senin yanında giyinmem."

"niye sen kız mısın amına koyayım!"

"ya bi siktir git!"

"heee! ben senin keyfinin kahyası mıyım? Girin işte amına."

"oldu canım başka? Çık dışarı salak herif!"

"OFF!"

Brian kapıyı arkasından sertçe kapattı. "yavaş hayvan herif!" diye bağırdı Tim. Ayağa kalktı, dolabın Kapağını açtı. Zaten fazla kıyafeti olmadığından dolabın yarısından fazlası boştu. Brian'ın kıyafetlerine yetecek yer vardı. Beyaz bir tişört ve bir eşofman altı çıkardı. "ne zamandan beri beyaz tişört giyiyorum?" diye mırıldandı. Üstündeki kırmızı, siyah çizgili gömleği çıkardı ve beyaz tişörtü üstüne geçirdi. Kemeri ile bir kaç saniye upraştıktan sonra pantolonu çıkartıp eşofmanı giydi ve kıyafetleri yarım yamalar katlayarak dolaba yerleştirdi. "giyindim mi artık!" Brian'ın sesi kapının arkasından geliyordu. "gel! Çok beklettim amına koyayım ya zaten!" Brian içeri girdi ve arkasındaki kapıyı patarak üstüne yaşlandı. "izninizle kıyafetlerimi dizeceğim bayım..." dedi alaycı bir tavırla. Tim umursamadan kendini yatağa bıraktı. Battaniyeyi bel hizasına getirdi. "yarın dizsen olmaz mı?" diye sordu. Sesinden ne kadar yorgun olduğu annaşılıyordu. Slenderman onunla çok uğraşmış olmalıydı. Gerçi asla istemediği kadar Toby ile muhatap olmak zorunda kalmıştı. Klasik Tim işte... "napayım yere mi atayım?" diye yanıtladı Brian. Yatağın üstündeki swetshirtleri katlamaya çalışıyordu. Hava 50 derece bile olsa swetshirt giyebilecek biri varsa o kişi Brian'dır. Tim "Swetshirt dışında bir şey giymez misin sen?" diye söylenirken çoktan bütün kıyafetlerini katlamıştı bile. Hepsini dolaba yerleştirdikten ve üstünü değiştirdikten sonra kendini yatağa fırlattı. "Oh be..." diye mırıldandı. Kafasını Tim'e goğru çevirdiğinde çoktan uyumuş olduğunu fark etti. Tatlı görüntüsü Brian'ın yüzünde küçük bir tebessüm oluşturdu.

S

eni seviyorum...

(Çizim bana aittir)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Çizim bana aittir)

SensedimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin