Ben Katsuki Bakugou. 18 yaşındayım. Doğuştan duyma engelliyim. %100 hem de.
Duyma engelli olmak ne kadar zordur, diye düşünüyorsanız, haklısınız. Ama ben bu lanet şeye alıştım.
Doğduğumdan beri en ufacık bir ses bile duymadım. Annemin dikkati sayesinde daha bebekken tedaviye alındım. Ama hiç bir cihaz işe yaramadı. Bütün tedaviler olumsuz sonuç verince, %100 duyma engelli olduğum anlaşıldı. Hayatım boyunca hiç bir ses duyamacaktım. Babam bunu anlayışla karşılamış ama annem bunu kabul etmemişti. Engelli bir evladı olması zoruna gidiyordu. Ve haklıydı da. Ama bende böyle olmak istemezdim.
Zamanla işaret dili öğrendim ve geç de olsa 7 yaşında anaokuluna başladım. Hayatıma alışmak çok zor olmuştu. Annem benden tiksiniyordu. Bunu duyamasam da anlamıştım. Bana bakışı bile 'senden nefret ediyorum, nasıl tamamen engelli bir yavruya can verdim ki?' der gibiydi. Ama babam beni çok seviyordu ve okuldan sonra her zaman beni gizli parka götürüyordu. Gizli park, bizim evimizden bayağı uzak ve ıssız bir parktı. Kimse gelmezdi oraya. Kalabalıktan nefret ederdim çünkü herkes konuşurken ben sesi tamamen kısılmış bir film izler gibi onları izlerdim. Herkes bana mal mal bakardı. Kimse benle iletişim kurmak istemezdi ve bana bakarlarken fısıldaşırlardı. Ne dediklerini hiç duymadım ama hayalên ne dediklerini aklımda canlandırırdım.
"Hey, baksana, şu çocuk neden hiç konuşmuyor?"
"Bilmiyor musun? Sağır o. Kimseyi duymuyor."
Çok zorbalık gördüm çocuklardan. Sessiz olsamda kafalarına bi kere vurdum mu, bidaha ayağa kalkamazlardı. İlkokuldada hep disiplini boyladığımı hatırlıyorum.
Babamla o parka hala gideriz ve bazen kahve, bazende benim isteğimle içki alır içeriz. Beni çok iyi tanıyor o yaşlı adam.
Ama hayatıma anaokulundan sonra da hiç alışamadım. Bütün çocuklardan farklı olmak ve bu yüzden de öğretmenler tarafından özel muamele görmek hoşuma gitmiyordu. İlkokulda da hiç arkadaş edinemedim. Çoğunlukla dışlanıyordum ve bunun sebebi farklı olmamdı. Ama bunu ben seçmemiştim ki? Kaç yaşıma gelirsem geleyim, beni hor gören o piçleri bulursam, cesedlerini ortada bırakmayacağım.
Babam ne zaman beni almaya gelse ona sımsıkı sarılıp ağlardım. Biliyorum bana göre bir şey değil bu ama farklı olmak istemiyordum. İnsanların bana tuhaf bir şekilde bakmalarını istemiyordum.
Duymak istiyordum. Kendi sesimi bile duyamıyorken, duymak istiyordum. Diğer çocuklar gibi çizgi film izlemek, oyun oynarken avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Babamın, dünyada en çok sevdiğim, kahraman olarak gördüğüm o yaşlı adamın sesini duymak, onunla birlikte video oyunları oynarken sohbet etmek ve bir kere olsun bana 'seni seviyorum' dediğini duymak istiyordum. Ama bu imkansızdı ve dünya benim için sesi olmayan bir kaset gibiydi.
Ortaokuldada aynı şeyleri yaşadım. Herşeyin farkındaydım artık. Engelli olduğumu ve hayatımın sonsuza kadar böyle kalacağını biliyordum.
Ama bir çocuk vardı. Benim bu halimle hayatı sevmemi sağlayan. Kendimi sevmeme birazda olsa yardımcı olan. Bana hayatı tekrar tanıtan.
Ortaokulumun son senesinde tanıştım onunla. Gözlerinde bitmek bilmeyen kırlar ve parıldayan güneş vardı. Ve o gözler en sonunda benimkilerle buluştu.
Aslında böyle bir şey yoktu gece gece aklıma geldi bende yazayım dedim eheheh(≧▽≦)
Devamını sonra yazarım. Şimdilik bu kadar byeess~!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
••Sesini duymak istiyorum••|bkdk|
Teen FictionKatsuki Bakugou, tamamen duyma engelli bir insan olarak doğmuştu. Ve bir gün yeşilin binbir tonunun gizlendiği, gözlerindeki kırların kokusunu duyabildiği o çocukla tanıştı. "Sen. Sen benim her şeyimsin."