whwoepddkeksn:
sakın oraya gitmrjeonggkj:
?whwoepddkeksn:
benim
madam pollyanna falan hatırla acilrn
jeonggkj:
emin miyiz sen olduğuna?
telefonun mu çalındıwhwoepddkeksn:
vaktim yok aptal
gittiğin yere gitme
güven sadecejeonggkj:
sana herhangi bir güvenim yokwhwoepddkeksn:
iyi o zaman iyi ölmeler sana
aptalsınwhwoepddkeksn adlı kişi tarafından engellendiniz.
.
.
.
.
."Jeon?"
"Evet? Buyurun?"
"Nereye gideceğimizi söyledim ama pek burayla ilgileniyor gibi değilsin?"
"Yo hayır, üzgünüm."
"Canını sıkan bir şey mi var? Pek bir dalgınsın son günlerde. Değil mi Eun Bi?"
"Hm? Efendim?"
Eun Bi ani afallamışlıkla bir babasıyla bir de arabanın içindeki aynadan Jungkookla göz göze geldi.
"Al birini vur ötekini. Siz gençler hayatta neye ilginizi vermeniz gerektiğini bilemiyorsunuz." diyerekten güldü Bay Choi.
Eun Bi de hafifçe gülümsedi.
"Her neyse. E ne diyorsun? Bizim eski evin oradaki restoranda gideceğiz dedik ama istediğin başka bir yer varsa oraya da gidebiliriz?"
"Bilmem, fark etmez."
"Pekala. Sen bizi yine dediğim yere götür oğlum."
"Tabi."
Jungkook arabayı çalıştırdı.
Daha sonra Eun Bi ile bir kaç kez daha göz göze geldiler. Jungkook ona baktığı anda gözlerini çeviriyordu. Pek anlam veremedi ve arabayı sürmeye devam etti.O sırada kızın telefonu çalmaya başladı.
"Seninle bir anlaşma yapmıştık?" dedi Bay Choi, kızın çalan telefonuna bakarak.
Eun Bi arayan kişiye baktı fakat daha açmaya yeltenemeden babasının sözüyle telefonu tekrar yanına koydu. Bakışları öylesine sertti ki Jungkook bile şaşkınca bir kaç saniye Bay Choi'ye odaklandı.
Sonunda gidecekleri yere vardıklarında restoranın önünde ufak bir tartışma olduğunu gördüler.
Jungkook arabayı yavaşça kenara çekti.
"Sanırım arabadan inmeseniz şu anlık daha iyi."
"Yok yok, bir şey olmaz. Hadi gel Eun Bi."
"Efendim tartışma baya hiddetli duruyor. Bir süre burada kalsanız iyi olur."
"Jeon? Benden daha mı iyi bileceksin? Aç şu kapının kilidini hemen."
"Baba.. burada kalsak? Birazdan gireriz işte-" ve bir silah patlama sesi geldi.
Tüm gözler tartışmanın olduğu yere dönerken karşıdan biraz önce ateş etmiş olan adam bu kez elinde silahla onların olduğu arabaya doğru döndü.
Karşısında yerde kanlar içinde bıraktığı adamı umursamadan bu kez onları hedef aldı.
Jungkook gördüğü şey ile arabayı tekrar çalıştırdı ve ani bir dönüşle geldikleri yönden geri gitmeye başladılar.
Adam, uzaklaşmalarına az kala isabet ettirebildiği kadar ateş etti. Bay Choi ve Eun Bi eğilmiş, Jungkook ise olabilecek en hızlı şekilde arabayı sürüyordu. Arabanın içine Eun Bi'nin çığlıkları hakimdi.
Bir süre böyle devam ettiler. Kimse ne olduğunu anlamış gibi durmuyordu.
Sonunda nihayet atlatabildiklerinde jungkook bir kenara çekti ve aceleyle arkasındakileri kontrol etti.
"Bay Choi! İyi misiniz? Bu neydi? Bayan Choi! Kolunuz kanıyor!"
Gözler Eun Bi'ye döndü. Eun Bi de titrek bir nefesle yavaşça koluna baktı ve açılmış koca yarayla karşılaştı.
"Eun Bi! Bana bak. Çabuk bana bak. Derin nefes al. Jeon hemen ambulans çağır!"
Jungkook Bay Choi'nin demesiyle hemen telefonuna atıldı. O sırada adam da, kızın kolundan akan kana kıyafetiyle bastırmaya çalışıyordu.
Her şey çok ani gelişmişti ve Jungkook'un içini çok büyük bir huzursuzluk kaplamıştı.
Aramayı sonlandırdığında yukarıdan bir mesaj bildirimi geldiğini gördü.
.
.
.
.
.madamour:
Sana söylemiştim, aptal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In La Kesh | JJK
FanfictionVe şimdi, hafif bir titreme hissediyorum vücudumda. İlk kez, gerçekten korkuyorum. İlk kez, gerçekten yaşadığımı hissediyorum. Ölüm mü? Ah, hayır. Bu şey aşk. Kader, seçimlerimi değiştirmem için beni sana yönlendirmiş olmalı. Özür dilerim. Bu kez g...