'Zaman Kalbin Yansımasıdır' |Chapter 1|

228 66 8
                                    


Merhabalar :) Yepyeni bir Jenlisa kitabına başladım ve bu kitap benim için en güzel Jenlisa kitabı olacak. Eğer Platonicten bu kitaba geldiyseniz tamamen softlukla ve tertemiz bir aşkla karşılaşacaksınız. Yani tamamen çok tatlı, hoş ve aurası yüksek bir hikaye sizi bulacak.

Gerçek bir okuyucuysanız lütfen bölüm başlarında koyduğum şarkılarla bölümleri okuyun... 

Sizi fazla bekletmek istemiyorum, yazarken beni  hüzünlendirip ağlatan bu küçük hoş hikayeye hoşgeldiniz :) 

:başladığınız tarih:

İyi okumalar

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kelime: 600

bölüm şarkısı: her aşk ölümü tadacak




***

Sanırım her şey burada başlamıştı, Einstein'ında dediği gibi zaman bir yanılsamaydı. Zaman ölçülemezdi ama değiştirebilirdi. Hatta iki insanın ruhu yüzyıllar öncesinde birbirine aşıksa, ölümden sonraki hayatta bile birbirine bağlı kalırdı. Bu yüzden Lisa imkansız olan tek bir şeyi başarmanın hayali ile yaşıyordu.

2017nin sonlarına doğru yaklaşırken sonbaharın güzel manzarası ile çayını yudumluyordu, iki dakikada bir yavaşça yudumlayıp yerine gürültüyle bıraktığı fincana gözlerini kısarak baktı Chaeyoung.

Rahatsız olduğunu belirtmek istermişçesine deri koltukta kıpırdandığında Lalisa başını ona çevirmeden kısa bir bakış attı.

"Sence.'' deyip susmuş, soğumuş çayından bir yudum almıştı. "Sence yüzyıllar ardındaki birisini sevmek delilik midir?"

Chaeyoung gözlerini Lisa'dan ayırmıyordu, onun aksine Lisa'nın başı ona doğru dönmemişti bile. Ne diyeceğini bilemedi.

"Yani sanırım." demişti 5 dakika önce bitirdiği kahve fincanını telvesiyle sallarken.

Lisa, Chaeyoung'un mırıldanarak verdiği cevaba karşın koltuğuna iyice yayılmıştı. Gözlerini sonbaharın bahçesine sunduğu manzaradan ayırmadan tek bir tablonun olduğu kısma çevirdi.

Yarım bitmiş tabloda gözlerini gezdirirken yavaşça cebinden çıkardığı sigarayı dudaklarına iliştirmiş, başını geriye atarak uzunca içine çekmişti.

Chaeyoung sessizlik ile sakince Lisa'nın hareketlerini izliyordu. Kapının aniden açılması ile irkildi ve olduğu deri koltukta kıpırdaşarak kapıdan daha gürültülü bir ses çıkarttı.

İçeri Tae girmişti, sinirli bir şekilde Lisa'nın yanına doğru yaklaşıyordu. Bu haline pek anlam verememişti Chaeyoung.

Fakat başında da kapıya tepki vermeyen Lisa dönüp Taehyung'un yüzüne bile bakmamıştı.

"Yaptığınız şeylerin başımızı belaya sokacağını bile bile nasıl buna göz yumabilirsiniz!" Demişti Tae oldukça yüksek bir ses ile.

Lisa sigarasından tekrar uzunca bir nefes almış, Tae'nin yüzüne doğru üflemişti. Yerinden yavaşça doğrulurken kulağının dibinde fısırdışan küfürleri umursamadı.

"Halledeceğim, sadece güven." Lisa gözlerini Tae'nin gözlerine ciddi bir şekilde bakmış cevap beklercesine yerinde durmuştu. Tae kafasını iki yana salladığında Lisa omuzlarını silkerek kapıya doğru ilerledi ve kapatarak dışarı çıktı.

Arkasında bıraktığı Tae ve Chaeyoung birbirine bakarak durumu anlamaya çalışıyorlardı, şahsen Chaeyoung hiçbir şey bilmediği için gergindi.

Yanı başına oturan Tae ile Chaeyoung, Lisa'nın bitiremediği çayını bir yudumda içti ve komodinin üzerine bıraktı. "Lisa'nın ne yaptığını anlatacak mısın?"

Tae omuz silkti. "Yüzyıllar önce adı bile önemli olmayan bir sanatçının resimlerini serginin izni olmadan aldı ve buraya getirtti, ne yapacağımı bilmiyorum."

Chaeyoung gözlerini Lisa'nın baktığı yere çevirdi. "Ağaçların arkasına sıraladığı tablo pekte gizlenmiş gibi değil."

Tae ellerini ovuştururken Chaeyoung'un baktığı yere baktığında duraksadı, kaşlarını çattı. "Delirmiş olmalı."

Chaeyoung "Belli ki." Diyerek katılmıştı ona.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Sevgilim..." Lisa'nın parmakları resmin kusurlu çıkıntılarında dolaşıyordu, dudaklarına ilişen tuzlu su ile durmadan tuvalin her zerresinde parmaklarını değdiriyordu.

"Mona."
Duraksadı, burnunu çekti. "Sen yoksun ama Mona burada.''

Parmakları titrerken uçları sızlıyordu Lisa'nın, gözlerinden akan yaşlar tablonun kenarlarında ki ahşaplara damlıyordu. ''Seni özledim.''

Gözlerini Mona tablosunun bitmemiş kömür taslaklarına çevirdi, parmaklarını Jennie'nin eskiden değdirdiği taslaklara değdirdi ve gülümsedi. ''Bana mona demeni de.''

''Şimdi neredesin ve nasılsın bilmiyorum ama...'' elleriyle gözlerini sildi ve gülümseyerek tablonun kenarına düşen yaprağı eline aldı. ''Gerçekten dediğin gibi, Mona şimdi yanımda ve ben seni bulacağımı biliyorum."






*****

Kitaptaki Lisa ve Görünümü (Şimdiki zaman)

Kitaptaki Lisa ve Görünümü (Şimdiki zaman)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mona 1820 | JenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin