Mitsuyanın bakış açısı;
Nihayet akşam olmuştu. Beklemekten öldüm resmen. Heyecandan yerimde duramıyordum. Her gün görüştüğüm çocuk ama sanki ilk defa görecekmişim gibi gergin hissediyordum.
Üstüme krem rengi bir kazak altına da beyaz pantolon giyip çıkmıştım. Akşamları hava esiyordu.
Souyanın dediği yere gidip beklemeye başladım. Erken gelmiştim sanırım. Evde beklemekten iyidir en azından.
Kafamı çevirdim Hakkaiyi gördüm. İnanılmaz seksi duruyordu. Gözleri çökmüştü. Muhtemelen doğru düzgün uyumamıştı ama bu hali bile o kadar tatlıydı ki. Bunca zaman neden fark etmek istemedim ki? Neden içime atmaya çalıştım hep? Gerçekten salaktım. Ama bugün hepsini düzeltmeye çalışacaktım.
Hakkai çok şaşırmış olacaktı ki yüzüme alık alık baktı.
"T-taka-chan, burada ne işin var?"
Hakkainin bakış açısı;
Şok olmuştum. Taka-chanın burada ne işi vardı Souya neredeydi. Kesin o ayarlamıştır bunu. Of souya of bu tipimle neden Taka-chanın karşısına çıkardın ki beni. Bok gibi gözüküyordum. Kafamı toplayıp konuşabilmiştim sonunda.
"T-taka-chan, burada ne işin var?"
"Hakkai, şuraya oturalım mı?"
İlerideki banklara doğru yürüyüp oturduk. Bana bakıyordu. Her zamankinden daha farklıydı ama bu bakışları.
"Hakkai, nasıl başlasam bilemiyorum. Gerçekten üzgünüm her şey için. Bu zamana kadar seni fark edemediğim için, senden önce kendimi fark edemediğim için. Duygularımızı hiçe saydığım için en çok da seni üzdüğüm için"
Ağlıyordum. İstemsizce gözlerimden yaş geliyordu. Şaka mıydı bu kaç zamandır platonik olduğum adam bana neler söylüyordu. Hâlâ ağlamaya devam ediyordum. Nazikçe ellerini yüzüme yaklaştırdı. Göz yaşlarımı sildi. Elleri yumuşacık ve sıcaktı.
"Ağlama hakkai lütfen. Sen ağladıkça mahvoluyorum"
Üzüntüden değil sevinçtendi bu göz yaşları.
"Taka-chan"
"Hm"
"Ben sana çok aşığım"
Gözleri büyüdü. Şaşırmış duruyordu. Biliyordu aslında ama yine de şaşırmıştı. Yine kafasını çevirip bir şey demiycek sandım. Ama bu sefer öyle olmadı. Yavaş yavaş yüzüme yaklaşmaya başladı. Bir dakika... Ne?!? Taka-chan beni mi öpecekti Tanrım şaka mı bu. O anlık heyacanla yüzümü çektim. Bana ne oluyor bakışı attı.
"T-taka-chan ö-özür dilerim. Anlık heyacanlandım. Ç-çok özür dilerim"
Kıkırdadı.
"Hakkai sen hep böyle tatlı mı olacaksın. Yerim seni"
Ne. Yerim seni mi. Taka-chan bana kafayı mı yedirteceksin sen?!?! Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu kesin. Yine kıkırdadı.
" Seni seviyorum Hakkai. Hem de çok her şeyden çok"
Uzun zamandır bu kadar kutsanmış hissetmemiştim. Yanımda ilah gibi bir adam ve bana beni sevdiğini söylüyor. Artık ölsem de gam yemezdim. Yüzüne yaklaştım.
"Taka-chan, seni öpebilir miyim?"
"Ne duruyorsun Hakkai"
Anlık bir hızla dudaklarına yapıştım. Dünyanın en güzel dudaklarını öpüyordum şu an. Harikaydı nefisti. Rüyamda gördüklerimden çok daha nefisti. Bu hissi tatmak harika bir şeydi. Yavaşça ayrıldım dudaklarından.
"Bize gelmeye ne dersin Taka-chan? Ablam evde yok"
"Eve mi atıyorsun sen beni"
"Bilmem olabilir mi"
Çapkınca gülümseyerek " bilmem" dedi ve dudaklarıma yapıştı. Ben de karşılık verdim. İlk başta usul usul öpüşüyorduk ama zaman geçtikçe dilimiz de işin içine girdi. En sonunda nefes nefese kalınca ayrıldık.
"Taka-chan"
"Efendim Hakkai"
"Evde devam etmek ister misin"
🤪🤪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taka-chanım da Taka-chanım -Mitsukkai
SonstigesTaka-chan'a ölürüm arkadaş ölürüm. mitsuya × hakkai