Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Görevden sonra her şey aynıdır. Bucky eve gelir ve seni öpüp kucaklayarak selamlar. Tekrar kollarının arasında olduğu için rahatlarsın. Sonra o duşa girer
Bu sefer, her nasılsa, farklıydı. Bu sefer onu karşılamanı beklemek için durmadı, ne kadar mutlu olduğun önemli değildi. Bucky derinden bir gülümseme ile duş alacağını söyleyerek hızlıca "selam güzelim" diyerek seni selamladı ve sert adımlar ile gergin bir duruşla odanızda kayboldu.
Gülüşü bu kadar sıkıntılı ve adımları bu kadar ölçülüyken endişelenmemek imkansızdı. Görmezden gelmeye çalıştın, belki sadece yoğundu, belki sadece duş almaya ihtiyacı vardı ama birkaç dakika sonra bile her yer çok sessizdi. Ne su sesi ne de Bucky'nin ortalıkta gezinme sesi yoktu. Her şey yolunda o sadece yorgun. Kendini telkin edip durdun ta ki banyodan sıkıntılı bir hırıltı gelene kadar.
Yavaşça oraya ilerledin, kıyafetlerini çıkartırken inlediğini duyuyordun. "Bucky?" kapıyı tıklatırken seslendin. Cevap gelmeyince "Buck, bebeğim seni duydum" diye fısıldadın. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordum.
Bucky'nin cevap vermemesi için bir sebep kalmamıştı. Derin bir sesle "İçeri gel." dedi.
İçeri girdiğinde üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla tezgaha yaslanıyordu, nefesleri az önce kıyafetlerini çıkardığı için hızlı ve keskindi. Sırtını ve göğsünün tamamen ezikler ve kesiklerle kaplı olduğunu gördüğünde yüzünde oluşan ifadeyi saklamaya çalışarak ona yaklaştın. Bucky onun yanına ulaştığında hatta hemen yanında durduğunda bile gözlerine bakmadı. Ona daha yakın hissetmek için metal koluna dokunurken "Oh, Buck" diye mırıldandın.
Onu böyle serumu bile iyileştiremeyeceği kadar yaralı bıraktığına göre sert bir dövüş olmalıydı. Cildindeki izleri gördüğünde tüm vucüdunun sarsıldığını hissettin. Güçlü sırtını parlak kırmızı ve mor renkler süslüyordu. "Bunun hakkında konuşmak istiyor musun?". Bucky kafasını salladı, hayır. Duşu açmak için ilerlerken iç çektin.
Tüm vucüdü yaralarını yıkmanın canını daha çok acıtmasından korktuğunu bağırıyordu. Ve sonra, ona nasıl yardım edebileceğini buldun. "Sana dokunmamda sakınca var mı?". Sorun onu hazırlıksız yakaladı. Bucky'nin şaşırması da seni. Sorduğun sorunun ona böyle hissettirmesini beklemiyordu, sanki iyileştirici bir dalga tüm kaslarında dolaşmış gibi. Bucky sadece onayladı ve duruşunu dikleştirdi. Sonunda gülümsedin,"Bırak seninle ilgileneyim o zaman". Banyoyu buhar doldurmaya başlarken kıyafetlerini çıkarmanı izledi. Hiç vakit kaybetmeden elini uzattın ve nazik bir gülümsemeyle kabul etti. Sıcak suya girerken parmaklarını sıkıyordu.
Sen orada kaslarına sabunla masaj yapıyorken zaman durdu. Sanki sıcak su acıyı götürebilirmiş, güzel kokan sabunlar ve parmaklarının yumuşak hareketleri vucüdundaki yaraları geçirebilirmiş gibi. Sen yumuşak parmaklar ve nazik öpücüklerle ovaladıkça kir ve kan vucüdundan uzaklaşıyordu.
"Daha iyi misin?" işini bitirdiğinde alnını omzuna yasladın. Ellerin sarılmak için göğsünde dolaşıyordu. Sanki bri kucaklaşma her şeyi düzeltecekmiş gibi bir hisse kapılmıştın.
"Seninleyken, her zaman." sıcak su hala bedenlerinize dokunup Bucky'nin rahatlamasına yardım ediyordu. Dönüp dudaklarına yumuşak bir öpücük bırakmadan önce derince iç çekmesine sebep oldu.
~~~~~~~
Ay ben bu bölümü hiç sevmedim sizin istediğiniz karakter falan varsa çevirebilirim.
