25-ben kıskanmam

89 6 2
                                    

yunho elini alnına atmış "başım ağrıyor bu arada" demesiyle mingi sinirle ona dönmüşt.

"beni aradığında her yer içki şişesiydi ne bekliyorsun şu an ayakta olabilmen bile iyi."

evet san benimle uğraşırken, jisung minho'nun yanına gitmişken -ki hala yoktu-,jungwon ve riki uyuyakalmıştı. tabii jisung'un telefonunun çalmasınden etkilenen yunho mingi'yi aramıştı.

biz aradığını mingi geldikten sonra öğrenmiştik. yunho mingi'yi aradığında fazlasıyla bağırdığı ve ağladığı için hızla gelmişti.

biz ise bağırıp çağırmasını önceden de yaptığı için aradığını düşünmemiştik, dinlememiştik ve yunho ne olduğunu hatırlamadığı için hepimiz gergindik.

özellikle mingi'nin şu anki yunho'ya karşı ilgili hali bizi daha da geriyordu.

sunoo etrafa bakmış "minho nerede ya? dün sözleşmiştik beraber çıkacaktık sabah ulaşamadım geç kaldım onun yüzünden"

ben dudağımı ısırıp "en son gece jisung ile telefonda konuştular ama..." "kavga ettiler ve öldüler bence." san beni tamamladığında omzuna vurmuştum.

riki umutsuz bir şekilde kafasını sallamış "jisung kıyamaz ona." jungwon da aynı şekilde onaylamış "maalesef" demişti.

"minho da öyle." sunoo da ekleyince jay bıkkınlıkla "of sonu belli olan şeyleri ne sorguluyorsunuz salaklar. çok mutlu bir şekilde gelmezlerse neyim. he geliyorlar işte-LAN"

sunoo gözlerini büyültmüş "EL ELE Mİ GELİYORLAR ONLAR"

"gözlerimin bana oyunlarında bugün."

"yok artık."

"bayılcam galiba-"

"GÜNAYDIIIN~" jisung hepsine el sallamışken üçlü aynı anda bağırmıştı.

"JISUNG"

jisung ise "lan tek tek gelin" ayağa kalkan üçlü ile minho'nun arkasına saklanmıştı.

"arkadaşım değil misiniz sevinmeniz gerekiyordu." demişti minho'nun omzuna çenesini yaslayıp.

kollarımı önümde bağlamış "arkadaşım değil misin-"

"söylemen gerekiyordu-"

"en azından haber vermen" diye üçlü birbirini tamamladıktan sonra yumruklarını birbirine vurmuşlardı. hepsi gülerken wooyoung'un birden ciddileşmesiyle hepsi jisung'a dönmüştü.

jisung ise "tamam üstüme gelmeyin sonra konuşuruz~" diyip şirinlik yapıyordu.

•••

riki "kalkalım mı artık?" demişti masaya hepimize aldığı kahveleri koyup kendi kahvesini yudumlarken.

jungwon masaya bakmış bir eksikliğin olduğuna emindi. "ee mingi yok."

"yunho varsa mingi de vardır diye ona da kahve aldım nasi yok?"

"sevgilisi ile beraber..." diyip oflayan tabii ki de yunho'ydu.

ortam sessizleşince yunho gülümsemiş ve konuşmuştu.

"hadi ama ben alıştım artık beni de geriyorsunuz böyle yapınca."

yunho'nun dedikleri ile biraz daha rahatlamış olan masa yunho'yu eğlendirmek için yaptıkları ile okuldan çıkmışlardı.

riki yeni projesi için kırtasiyeye gideceğini söylemişti ki sunoo da onunla gitmişti. aralarının iyi olmasını uman san ve wooyoung ikisini kırtasiyeye bırakıp eve gitmişlerdi. jungwon ise jay ile kalacağını söylediği için yoktu.

riki kırtasiyeye gittiğinde bi 2-3 saat öncesinde gelmezdi. mangaları inceler, gerekli şeyleri alır, bazen de özellikle bugün için zaman ayırır çizimler yapardı. yani birkaç saat yalnız kalacaklarının farkındalığı wooyoung'u biraz hatta fazla bir şekilde germişti.

'sanki sen istemesen bir şey yapacak çok sıkıcısın wooyoung'

sanki istemiyorsun iç ses

'ha orası ayrı'

wooyoung kendi kendine göz devirirken odaya iki kahve ile giren san'a dönmüştü.

"benim bir yazılım üstünde çalışmam lazım. kendime kahve yaparken sana da yaptım" diyip bana kahveyi uzatmıştı.

düşüncelerimden kurtulup kahveyi elime almıştım. bugün derste uyumuş sonrasında jisung'un notlarını almıştım. onları ve kitaplarımı alıp ben de çalışmaya başlamıştım.

"inek misiniz siz ya? ben sizin yerinizde olsam şu an yata-"

"riki!"

yaklaşık birkaç saat süren sessizliği bozan riki yüzünden san ile göz göze gelmiştik. dediklerinden dolayı utanıp kafamı tekrar riki'ye çevirmiştim ama san kalkmış elini uzatmıştı. bana gülümserken gülüşünden öpmek istemiştim şu an. hala kapıda dikilen riki yüzünden elini tutmadan kalkmış ve san'a gülümsemiştim.

"hadi gelin jisung dün olanları anlatacakmış." ortamı bozsa da bundan pişman olmayan riki "DEDIKODUUUUUU!" wooyoung'un bu tepkisiyle haklı olduğunu kanıtlamıştı.

jisung ortamdaki herkesin konuşup bir şeylerle ilgilenmesini durdurmak için bağırmıştı.

"tamam susun bi bana bakın!" hepsi ona döndüğünde ağzına pirinç patlağını atmış. "şimdi şu üç kız vardı ya. ona yakın davranan kuzeniymiş ve minho'dan yardım istediği için kahvesini getirmiş. diğer iki kız kuzeninin arkadaşıymış ve ikisi de veterinerlik bölümündeymiş. minho da üstleri olduğu için yardım istemişler. kız olmaları tesadüfmüş.

jungwon tchlayarak "işte boşuna kıskanmışsın." derken san konuya dahil olmuştu.

"e bunu bize sorsaydınız söylerdik."

sunoo da onu onaylarken şaşırarak konuşmuştu. "gerçekten neden aklınıza gelmedi ki sizin?"

jay ise "hem minho gayken..." diye eklemişti.

"tamam şu an sevgilimin arkadaşı olabilirsiniz ve onu koruyabilirsiniz ama HOŞLANDIĞIM KİŞİ DİYORUM ALOOO sizce düşünebiliyor muydum?" jisung kendi kendine atarlanırken riki kollarını önünda bağlamış "sen genel olarak düşünemiyorsun hayatım." demişti.

hepimiz buna gülmekten ölecekken jisung burun kıvırıp yanındaki bardakta kalan sojuyu içmişti.

"hah sen bizi bile kıskanan birisin. sevdiğin biri var zaten kıskan sonra görürüm ben seni."

tüm ortam dikkat kesilip riki'nin tepkisini bekliyordu. önceki gibi boğazına bir şey kaçmamış tam tersi tabaktaki pirinç patlağını alıp yerken rahatça konuşmuştu.

"ben kıskanmam ki?"

•••
evet riki'm wreckerim oldugu icin got olusunu yazmak zevk vericek 👍🏻👍🏻

ꜱᴏᴜʟᴍᴀᴛᴇ-ᴡᴏᴏꜱᴀɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin