it ain't me

116 16 6
                                    

Suguru ve Yuji koşuyordu.

Derse geç kalmışlardı ve şimdi en gıcık oldukları öğretmenleri, nam-ı diğer fizik öğretmenlerinin sınıfına girecek ve onun verdiği cezayı çekeceklerdi. Fizik öğretmenlerinin insafa gelip onlara ceza vermemelerini diliyor olsalar da bu dileklerin boşa olduğunu biliyor, yine de içlerinden dua etmekten geri durmuyorlardı.

Suguru, Megumi, Yuji ve şeytan ikizi Sukuna tüm geceyi beraber video oyunları oynayarak geçirmişlerdi. Buna rağmen uyanmayan ve derse geç kalan sadece Yuji ve Suguru'ydu. Megumi erkenden uyanmış, herkese seslenmiş ve uyanan tek kişi olan Sukuna'yla birlikte okula doğru yola koyulmuştu. Ne Suguru ve Yuji'yi uyandırma zahmetinde, ne de onları bekleme nezaketinde bulunmamışlardı.

"O sikiği geberteceğim." Yuji zor aldığı nefesleri arasında bağırmış, Suguru'nun şen bir kahkaha atmasına sebep olmuştu. "Bir de ikizim olacak, orospunun öz evladı, uyandırmamış bizi."

"Megumi'ye de kızsana." Suguru eğlenen ses tonuyla konuştu ve tutturdukları tempoda koşmaya devam etti.

"Kıyamam minik çiçeğime, o beni uyandırmadıysa bana kıyamadığındandır." Yuji kendi kendini saçma aşık modunda avuturken Suguru sırıttı. Biraz daha sesli gülerse nefesi tıkanırdı ve bu zorlu yolda bir de nefesi tıkanırsa tam olduğu yere çöküp ölmeyi beklerdi sadece. Zaten sınıfa girdiği gibi de ölmeyi, daha doğrusu öldürülmeyi bekliyordu ancak devamsızlık hakkı bitmişti; okula gitmezse de evde annesi onu öldürürdü.

Sonunda okula vardıklarında hızlıca merdivenleri de tırmanmış, ikinci kattaki sınıflarına ulaştıklarında kendilerine nefeslenme imkanı bile tanımadan sınıfın kapısını, Viyana kapısını zorlarmış gibi bir hışımla açmışlardı. "Geç kaldığımız için özür dileriz hocam--"

Yuji nefesi tıkandığı için bir öksürük krizine girerken içerdeki sınıf arkadaşları kahkaha atmaya başlamıştı. Suguru ne olduğunu anlamazken gruplar halinde dağılmış ve kendi aralarında konuşan ya da oyun oynayan arkadaşlarına bakmıştı. İçerde öğretmen yoktu.

"Fizikçi bir ay rapor almış. Karısıyla boşandıkları için depresyona girmiş." Sınıfın dedikoducusu Shoko Ieiri her şeyi açıkladığında Suguru ve Yuji oldukları yere yığılıp nefeslenmeye başlamışlardı. Yuji'nin evinden buraya, yaklaşık 15 dakikadır koşuyorlardı. Neyseki ikisi de atletik vücutlara sahipti, yoksa yolda bir kayıp verebilirlerdi. Canları gibi.

"Anasını sikeyim ben fizikçi gibi. Orospu çocuğuna bak, Miwa kedisi öldüğü için ağlarken Miwa'yı cetvelle dövmüştü. Geri dönünce bizde onu tahtaya dövelim." Suguru nefretle konuşurken sınıf hepten kahkahalara boğuldu.

Tüm sınıf neşe içindeydi, fizik öğretmenlerinin bir ay olmaması demek; o nemrut suratlı adamı bir ay boyunca görmeyecek, duymayacak ve ona katlanmak zorunda olmayacakları anlamına geliyordu. Okul içinde bundan daha mutluluk verici bir haber olamazdı.

Sınıftaki herkesin yüzünden neşe akıyordu, bir kişi hariç. Gojo Satoru, kafasını sırasına koymuş sadece camdan dışarıyı izliyordu. Gülmüyor, konuşmuyor, kimseyle şakalaşmıyordu. Bu hiç Satorumsu bir hareket değildi. Kafasını sıraya gömüp hiç kimseyle konuşmamak, kesinlikle beraber geçirdikleri 4 yılda öğrendikleri kadarıyla hiç Satoru'nun yapacağı bir şeye benzemiyordu.

Yine de kimse onunla konuşmaya yeltenmedi. Suguru, Megumi'nin yanına; Yuji ise Sukuna'nın yanına geçerken tekrar herkes eski konuşma gruplarına dönmüştü.

Shoko Ieiri, etrafında oturan gruba bir şeyler anlatıyordu. Utahime, Yuki, Haibara ve Nanami ise onu dinleyip arada bir onun anlattıklarına yorumda bulunuyordu.

ölüm kokan sıralar •satosugu osHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin