Bizim Hikayemiz

170 12 3
                                    


BU BÖLÜM ÇOK İÇİME SİNDİ ARKADAŞLAR!!!

Gözyaşı...

Çoğu kişi bilmez gözyaşında mutluluk hormonu bulunduğunu, neden rahatlattığını. Ağlamaya karşı direnir, zayıflık gibi görür bu insanlar. Aslında ağladıkça normalleşir yaşam.

Biz de bekliyorduk işte, Jennie unnienin ağlamasını. Ama mimik bile oynatmıyordu. Jisoo unnie ne olduğunu anlamaya çalışıyorken bize pek yüz vermiyordu ancak Chaeyoung ile birbirimizin yüzüne bakarak konuşmaya çalışıyorduk. Bakışlarımızla.

Bana söylemek istediği şeyleri anlamakla kalmıyor onun da beni anlamasını sağlıyordum. Gergin olduğumu biliyordu. Hatta emindim ki şu anki gerginliğimin Jennie unnieden bağımsız unsurlar içerdiğini biliyordu. Onun yüzünden okuduğum şeylerse şaşkınlıktı. Buraya gelirken ne beklememiz gerektiğini bilmiyorduk ama bulmayı planladığımız en son şey de buydu. Ne yapacağını şaşırdığı için sadece birinin bir şey demesini bekliyordu Chaeyoung.

"Bira istersiniz değil mi?" diye sordu Jennie unnie. Evet, buraya geldiğimizden beri yaptığımız şeyler arasından kayda değer bir şey çıkmamıştı ama bira? Bira bizim aklımıza nasıl gelmemişti böyle? En iyisi bira içmekti şuan. Sanırım Jennie unnie öyle düşünüyordu. Hiç birimizin bira fanı olmadığı düşünülürse ve Jennie unnienin evinde bira dışında bütün içki türleri bulunmasına rağmen bize olmayanı sunmak istemesinde bir terslik sezmeli miydik bilemiyordum. O ne derse oydu sonuçta, itiraz etmek gibi bir aptallık yapmazdık.

"Ben bira almasam.." diye başlasa da Chaeyoung, Jisoo unnie Jennie unnieye sabitlediği bakışlarını direkt olarak Chae'nin üzerine yönlendirdiğinde, gözlerinden çıkan sakin ama keskin olan uyarıcı bakışlarıyla herkesin bira içmesi gerektiğini anlamış olduk. Sanırım itiraz etmek gibi bir aptallığı yapmış olduk.

"Uzun zamandır bu tarifi denemek istiyordum kızlar, bilirsiniz günler sonra tam gün iznimiz var ve bugünü evde geçirebiliyorum. Bu her zaman olan bir şey olmadığı için uzun zamandır istediğim bir şeyi sonunda yapabiliyorum. Harika." Sesi analiz edebildiğim kadarıyla imalıydı. Bu imanın bize ya da şirkete karşı olmadığını çok iyi biliyordum.

Masaya yerleşmeden önce kapı çalmış ve bir kutu bira siparişi eve gelmişti. Masada yarısı yanmış olan kızarmış tavuklarımız, birkaç şişe soju ve birkaç tane birayla savaş alanına giriş yapmıştık. Hedefim bu alandan şehit olmadan, yarasız ayrılamasam da gazi olarak ayrılmaktı.

Kimsenin ağzını bıçak açmayınca Jennie unnie konuşur sanıyorduk ama büyük bir iştahla önündeki tavuklarını kemirmeye çalışırken pek bizimle ilgilenir gibi görünmüyordu. Dün büyük bir ayrılık yaşadığını bilmesek şu an gerçekten de dünya üzerindeki tek derdinin önündeki tavuklar olabileceğini düşünürdük. Öyle bir iştahla yemek yiyordu çünkü.

"Aigoo! Jennie-yahh, bu tavukların tarifini nereden aldın bilmiyorum ama oldukça kötü olmuş canım."

Sanırım böyle bir şeyi ancak Jisoo unnie söylemeye cesaret edebilirdi şuanda. Çünkü Chae ve ben aynı anda önce Jisoo unnieye sonra Jennie unniye sonra da birbirimize korku dolu bakışlar atıyorduk. Jennie unnie buna asla sakince cevap vermezdi. "Bence fena olmamış." Dediğinde daha da çok şaşırmıştık tam da bu yüzden.

Neler olduğunu anlayamıyorduk ki.

Mesela ben gerçekten, ciddi anlamda böyle bir şey beklemiyordum. Dün gece o salonu terk ederken duyduğum hıçkırıklar bugün karşımda olan insana ait olamazdı.

Ama normal de davranmıyordu ki.

Yüzümüze bakmıyor sadece kendini oyalayacak şeylerle ilgileniyordu. Tabii arada onu incelediğimizi bildiğinden birkaç cümle sıkıştırıveriyordu araya. Kafasının içinden neler geçiyor normalde de anlamazdık ama bugün başkaydı.

Protective InstinctHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin