1

20 6 0
                                    


"Ne konuştunuz?"

"Beni sevdiğini söyledi."

"O hep iyi kızlardan hoşlandığını söyler. İyi değil mi?"

"Ben istemedim."

Daha son lokmasını bitirmeden içi boş tabakları masanın bir köşesine ittirirken söylendi:

"Affedersiniz, bir tabak daha tatlı alacağım. Ne o, çok mu yiyorum?

Üstünde gezinen meraklı bakışlara karşı konuştu,

"Ben iyi huylu bir kız değilim."

"Elbette öylesin."

"İyi ya da kötü her şeyi unuttum."

"Neden onu reddettin?

O senin kurtuluş şansındı." Önündeki masanın boş kısmına bakarak mırıldandığı sözler pişmanlık doluydu.

Utancının kaynağını bile düşünmeden bu genç kızın önünde büzüşüp oturmuştu mahçup tavrıyla.

"Alay ediyorsun benimle, onun gibi birini kabul etmem. Kuno Yōko'ya yaptıklarını biliyorum." Ağzına tıkıştırdığı pastanın kreması dudağına bulaşırken önemsemedi. Dolu ağzıyla konuşmaya devam etti. "Ne bok olduğunu kimse bilmiyor mu?"

Diğeri sessizce eğdi kafasını. Haklıydı. Kızları kullanan birisiydi, onları karalayıp buruşturur sonra da kenara atardı. Öyle ki okulda ona aşık kızlara yaşattıkları yetmiyormuş gibi kendine yeni kurbanlar buluyordu. Sanırım insan uğraşacağı kişiyi kendisi seçince değere biniyordu. Yōko, günün biri saçları kazıtılmış şekilde sınıfa girdiğinde herkes bu işin altında kimin olduğunu biliyordu. En çok da o biliyordu olanları.

Dik oturamadığı rahatsız sandalyede kıpırdandı. Hiç dik oturamazdı zira. Karşısında yemekten yorgun düşmüş olana baktı, gözleri kapanıyor gibiydi. Sadece bir kaç tatlı yemişti fakat bu onu uyutabilirdi. Konuşamayacak kadar mayıştığı anda araladı dudaklarını.

"Biliyor musun ne?

Bakışlarını indirdi yanakları kızarırken.

Sen kurtar beni."

Bu sefer koca bir sessizlik kapladı etraflarını gürültülü restoranda. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 21, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

from_Where stories live. Discover now