-1-

137 13 10
                                    

"Kimseyi görmediğinize emin misiniz Mrs. Franklin ?"

"Ha..aayır bayım. Ben ....... şey ben hiçbir şey görmedim." dedi tedirgin bir şekilde. Yüzünden korku okunuyordu.

"Eğer örnekleri topladıysanız biz inceleme için bunları labaratuara gönderelim."dedi amir Jason. Bıyığını düzelterek
içinden 'bu aptal köpek için daha fazla uğraşmaya değmez' diye geçirdi. Dedektif Stephan kendinden emin bir şekilde
olay yerini inceliyordu. İpuçlarını düşünmektense bu zavallı köpek cinayetinden ne kadar kazanacağını düşünüyordu.
Asistanına emirler yağdırırken evin dekorasyonuna göz atıyordu. Dedektif bunun önemsiz bir cinayet olduğunu
düşündü. Bunun aslında art arda gelen perşembe cinayetlerinden ilki olduğunu bilmiyordu. Asistanı Emmie köpeğin
cesetini gözlemliyordu. Boynuna hızlı bir kesik atılmıştı ve anlaşılan şu ki köpek hemen ölmüştü. Emmie'ye göre katilin
amacı işkence etmek değil, yaşamını kısa bir sürede sonlandırmaktı. Etrafa biraz daha bakındı, Stephan'ın kaba
botlarından başka ayak izi yoktu. Tam o sırada çalılıkların arkasında hareket eden bir gölge gördü. Bunu amir Jason'a
bildirdi fakat Jason o tarafa doğru baktığında bir şey göremedi, çok yoruldun halüsinasyon görüyorsundur diye ekledi.
Emmie topladığı notları Jason'a verdi ve olay yeri incelemesinin şimdilik tamamlandığını düşündü. Akşam gelip
köpeğin sahibiyle konuşmak üzere evden ayrıldılar.

Saat 7 sularıydı. Stephan ve Emmie gerekli dosyaları almak için büroya uğradılar. Amir Jason'u gördüler.

Jason : "Ben gelemeyeceğim. Doldurmam gereken tutanaklar var. Siz halledersiniz. Pireli bir köpek sonuçta..." Emmie
hafifçe kaşlarını çattı ama belli etmemeye çalışıyordu. Stephan ile arabaya doğru ilerlediler. Stephan arabayı sürmeye
başladı. Bir yandan dikiz aynasına bakıyor, bir yandan da Emmie'yi dikizliyordu. Bundan rahatsız olan Emmie :" Biraz
daha dikkatli olun lütfen. " diye onu uyardı. Araba durdu ve olayın gerçekleştiği yalıya girdiler. Evin sahibi olan
Mr.Cristopher eve henüz giriyordu. Yüzünden anlaşıldığı kadarıyla baya yorulmuştu ve bunun üstüne köpeğinin
öldüğünü öğrenmek onu yıkmıştı.

İçeri girip bu konu hakkında konuşmak üzere dedektif ve asistanını davet etti. Yılların yükünü kaldırmayı başarmış o asil ve antika koltuklara oturdular. Stephan, Mr. Cristopher'ın elini sıktı. Kibirli bir şekilde :" Ben ve asistanım Emmie bu davayı çözeceğiz. Hiç kuşkunuz olmasın." dedi. Cristopher :" Sevgili Bonnie'm burda olmadıktan sonra bunun çok da önemi yok." dedi umursamaz bir şekilde. Emmie yumuşak koltuktan hafifçe doğrularak söze karıştı :" Acınızı anlıyorum bayım ama suçluların cezalandırılması için ve en azından sizin içinizin biraz olsun ferahlaması için size birkaç soru sormam gerekiyor. Cristopher başını salladı ve Emmie devam etti : Köpeğiniz son zamanlarda neler yapıyordu ?" Cristopher, anıları zihninde canlanınca hüzünlendi. " Her akşam yürüyüşe çıkardık fakat son günlerde işlerimin yoğunluğu nedeniyle birlikte dolaşmaya fırsat bulamıyorduk. O yüzden Bonnie huzursuz oluyor ve geceleri havlıyordu." Stephan :" Peki şüphelendiğiniz biri var mı ?" dedi ikram edilen içkisini yudumlayarak. Cristopher:" Bonnie geceleri havladığı için yan villanın sahibi olan Ted sürekli tartışma yaratıyordu. Onun dışında herkes Bonnie'yi sever, gelip geçerken başını okşardı." Stephan biraz düşündü ama evdeki pahalı tablolar ve önünde duran antika vazo onun dikkatini dağıtıyordu. Birden patavatsız bir şekilde :"peki bu dava için bize ne kadar ödeyeceksiniz?" dedi. Emmie'nin yüzü kızardı ve boğazını temizlemeye çalışırcasına öksürdü. Cristopher :" Para bu işin en önemsiz kısmı. İstediğiniz tutarda verebilirim. Bunu sonra konuşuruz." Stephan memnun gözüküyordu. Çarpık bir gülümsemeyle ellerinden geleni yapacaklarını söyledi ve evden ayrıldılar.

Saat epey geç olmuştu. Bu yüzden sabahı beklemeyi tercih ettiler. Sabah olunca yeniden köpeğin öldüğü Lincoln
Sokağına girdiler. Mr. Cristopher'ın yalısının yanındaki ön panjurları kırık, soluk sarı boyalı olan, diğerlerine göre daha
küçük ve biraz bakımsız villaya yöneldiler. Emmie kibarca kapıyı çaldı ama yanıt alamadı. Birkaç kez daha vurduktan sonra boğuk ve çatlak bir ses gittikçe yükseliyordu. "Girin!" diyerek kapıyı açtı yatağından yeni kalktığı belli olan,saçları
taranmamış ve 60larındaki adam. Zayıf ve çelimsiz gözüküyordu. Bizi gördüğüne memnun olmamıştı anlaşılan. Kaşları
çatık ve somurtkandı.

"Selam. Biz Baskerville Kasaba Amirliğin'den geliyoruz. Ben Stephan, bu da asistanım Emmie.Yan
komşunuzun köpeğine olanları duymuşsunuzdur sanırım. Sizinle bu konu hakkında konuşmaya geldik." Adam
homurdanarak "Benim bir bilgim yok. Ölmüş işte köpek." diyerek başından sağmaya çalıştı ama Emmie biraz daha sert
bir tavırla "Bakın biz ABD'nin asayiş birimine bağlı olan bir büroda çalışıyoruz ve sizi sorgulamaya yetkimiz var. Lütfen
zorluk çıkarmadan medeni insanlar gibi konuşalım bunu." dedi konuşmasının sonunda nazik bir gülümseme
kondurarak. Ted :"Peki." dedi. Stephan ise acelesi olduğu için hızla soruları sormaya başladı :" Dün gece neredeydiniz ?"
Ted gayet sakin bir tavırla :" Eee, arkadaşlarımla -Bob ve Will- balık tutmaya gittim. Sonra da bize gelip tuttuklarımızı
yedik. Gayet huzurlu bir akşamdı. Ta ki şu aptal köpek ölene kadar." Emmie :" Mr. Cristopher'ın söylediğine göre siz
Bonnie'den pek haz etmiyormuşsunuz. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz ?" Ted ise cevap olarak :"Salak herif.
Köpeğinle ilgilenmezsen havlayıp herkesi rahatsız eder tabi ki. Bunu da düşünemiyor mu ? Sonra biri gelip kafasını
kopartınca bizi suçluyor." Stephan :"peki bu konu hakkında başka bir bilginiz var mı?" diye sordu. Ted hiç
düşünmeden :"Yok." dedi huysuz bir tavırla ve evden ayrıldılar.

Stephan cinayeti Ted'in işlediğini düşünüyordu. Sonuçta başka bir şüpheli yoktu ve adam gerçekten köpeği sevmiyordu. Olay bu kadar açıkken daha fazla kafa yorup, vakit öldürmeye gerek yok diye düşündü. Emmie ise bu kadar çabuk karar vermemek, yanlış yere insanları suçlamamak gerektiğini düşünüyordu. O, tam beyin fırtınası yaparken Stephan çapkın bir tavırla :" Akşam başbaşa bir yemeğe ne dersin ?" Emmie bunu düşündü. Stephan ondan hoşlanıyordu galiba ama o çevresindeki bütün kadınlara böyle asılırdı. Ayrıca uzun zamandır birine aşık değildi. Bu boşluğu da Stephan ile doldurmak istemiyordu. Yine de patronu sayıldığı için ona kaba davranamazdı ve şöyle dedi :" Kusura bakma. Yorucu bir gündü ve evde raporları düzenlemem gerekiyor. Başka bir gün planlarız." dedi ve eve gitti.

Kafasında birsürü soru vardı : Acaba cinayeti yaşlı adam mı, yoksa evin hizmetçisi Mrs. Franklin mi, ya da tanımadığımız bambaşka birisi mi işledi ? Peki ya çalılıkların arkasında gördüğüm o gölge neydi, cinayeti işleyen kişi miydi ? Ve en önemlisi, bu olayı nasıl çözecektim ? Bunları düşünerek uykuya daldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARA PERŞEMBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin