*keyifli okumalar, destek olursanız devam edeceğim elimde birkaç bölüm var.
~
İhtiyacı olan kanı karşıladıktan sonra karanlık ormanda saat çoktan gece yarısını geçmişken aldığı kokuyla duraksamıştı. Tanıdık bir kokuydu bu, tam olarak çıkaramasa da bu kokuyu daha önce duyduğundan emindi. Sanki geçmiş kokuyordu.
Başını iki yana sallayıp silkelenerek dönecekti ki duyduğu çığlık sesiyle omuzları dikleşti. Hızla sesi duyduğu yöne koşmaya başladı. Saniyeler içerisinde varmıştı ve ağacın arkasına saklanarak gördüğü iki gence bakmaya başlamıştı. Duyumsadığı koku yoğunluğu artınca kokunun bu iki gençten birinden geldiğini anlamıştı.
Gülüşerek ateş başında sohbet eden gençlerden birine gözleri dalmıştı. Gülerken çıkardığı melodik sesin içini hoş etmediğini söylemek yanlış olurdu. Genç vampir ne kadar süre orada onları izlediğini bilmiyordu ama dalgınlıkla attığı adım ayağının altındaki çalıyı çıtırdatmış ve gençlerin ilgisinin bulunduğu tarafa kaymasına sebep olmuştu. Hızla ayağa kalkan ikiliden biri "Kim var orda?" diye seslenirken Jungkook isterse saniyesinde ordan uzaklaşanbileceğini, dahası ikisinin de oracıkta kanını emerek tüketeceğini biliyordu ama bunun yerine ortaya çıkmayı tercih etmişti. "Ah afedersiniz, ormanda kayboldum ve tam umudumu kaybedecekken sesinizi duymamla buraya doğru geldim. Sizi korkutmak istememiştim."
Gençlerden biri hala temkinli bir ifadeyle bakıyor olsa da diğeri güler yüzle karşılamıştı rol yeteneği üst seviye olan genç vampiri. "Aniden gelince korkuttun bizi dostum, gel hadi üşümüş olmalısın. Bizimle oturmanda bir sakınca yok öyle değil mi Jimin?"
Genç adamın konuşmasıyla Jungkook da Jimin'e dönmüş ve gözlerindeki şüpheye rağmen arkadaşını onaylamasını izlemişti. Teşekkür ederek yanlarına yürüdüğü sırada hala adını bilmediği adamın konuşmasıyla aralarındaki sosyal kelebeğin kim olduğu belli olmuştu.
"Ah kendimi tanıtmayı unuttum ben Taehyung, senin adın neydi ve nasıl kayboldun?"
Jungkook her ne kadar odaklanmak istese de Jimin'den geldiğini anladığı o koku içinde nükseden bir açlığa sebep olmuştu. Her an tadına bakabilirmiş gibi teninin karıncalandığını hissetti ama asıl önemli olan onu neyin tuttuğunu bilmemesiydi. İsterse dilediği gibi kanını emerek kabaran iştahını doyurabilirdi fakat ona engel olan şey neydi? "Hey iyi misin?"
Düşüncelerine Taehyung'un sesiyle ara verip silkelendi ve kendini tanıttı. "Jungkook ben, üzgünüm tüm gün boş boş dolanınca biraz yorulmuşum."
Taehyung samimiyetle kare gülümsemesini sundu ve sorun olmadığını belirtircesine gülümsedi. "Oh sormadım ama aç mısın? Tüm gün yürümek güçten düşürmüştür seni. Bir şeyler getirmemi ister misin?"
Jungkook hemen, "Hayır gerek yok yanımda atıştırabileceğim bir şeyler vardı ve karnımı doyurdum." diyerek teklifini hızla reddetti. Daha az önce içtiği kan onu bir süre daha götürürdü fakat bu yüzüne bakmaktan kaçındığı gencin onu içinde garip bir ihtiyaca sürüklediği de bariz belliydi.
Jimin sessizce genci izlemeye son vererek şüpheyle sordu. "Taehyung nasıl kaybolduğunu da sormuştu?"
Jungkook her ne kadar içindeki arzu yüzünden yüzüne çok bakmak istemese de sorusuyla ona dönmüştü. Ağzını aralayıp bir yalan uyduracağı sırada içinden yükselen his gözlerine taşmıştı ve bu Jimin'in bir an göz bebeklerinin irileşmesine, dahası oturduğu yerden aniden yere düşmesine sebep olmuştu. "Jimin noldu? İyi misin bebeğim"
Taehyung Jimin'i yerden kaldırırken Jimin titrek sesiyle "G-gözünü, gözünü gördün değil mi Tae?" diye sordu.
Taehyung bilmezlikle ona bakarken Jimin dayanamayarak sesini yükselterek eliyle Jungkook'un hala bulunduğunu düşündüğü yeri göstererek bağırdı. "Gözleri aniden kıpkırmızı oldu Tae yemin ederim gördüm sen de ba-"
Başını çevirdiği an Jungkook'u orada görememek bir an duraksatmıştı minik bedeni. "Nereye gitti şimdi buradaydı daha?"
Taehyung da bir yandan etrafa bakarken diğer yandan Jimin'e cevap vermişti. "Birden ortadan kaybolması garip. Yine de, hadi ama Jimin karanlıkta gözlerini bir an öyle gördüğünü zannetmiş olmalısın. Hadi bu gece bu kadarlık yeter çadıra dönüp güzel bir uyku çekmek ikimize de iyi gelecektir."
Jimin doğru gördüğüne emin olsa da onu dinledi ve bir süre daha beraber etrafa göz attıktan sonra buralarda olmadığından emin olarak çadırlarına dönmüşlerdi. Jungkook sanki hiç yanlarına gelmemiş gibi yokluğunu umursamamaya çalıştılar. Taehyung birden ortadan kaybolmasından ürkse bile Jimin'in hali yüzünden üstüne düşmeyip etrafı kolaçan etmekle yetinmeye çalıştı. Birdenbire nereye gitmişti bu? Dahası iki dakikayla nasıl uzaklaşabilirdi ki? Umursamamaya çalışarak uyumaya çalıştılar.
İkili gece birbirinden habersiz benzer düşüncelerle zar zor uyuyakalmıştı. Jungkook ise gecenin karanlığında oturduğu ağacın arkasında duyumsadığı kokuya olan ilgisini çözmediği sürece genç adamın peşini bırakmayacağını kendine fısıldamıştı.
*bölüm sonu