Söyleyemedim

1 0 0
                                    


Hikaye şarkısı = söyleyemedim

Yıl ; 1999

Kapıyı acmam ile kapının üzerindeki kapı can'ın calması bir olmuştu. Benimle birlikte soğuk rüzgar da ciceklerle süslenmis mekana girmişti.Her zamanki gibi dört tane kendime sectiğim ve hep boş olanına oturduğum masalardan birine oturmuştum. Bugün şanslıydım cünkü en sevdiğim, masasının üzerinde diğer masalardan ziyade Papatyalar ile süslenmis masa boştu.

Yüzümde büyük bir Tebessümle kabanımı cıkarıp yanımda ki boş sandalyeye asmış ve yerime oturmuştum.

Haftanın her pazartesi ve cuması buraya geldiğim icin uzun zamandır burada calışanlar ne sipariş edeceğimi bildiği icin sipariş vermeden cayımı beklemeye başlamıştım.

Bir kaç dakika beklemenin ardından tanıdığım calışanlardan biri cayı mı getirmişti bile.

"Hoşgeldiniz, papatya cayınız buyrun. Afiyet olsun." Demişti , cayımı önüme koyarken. "Teşekkür ederim Aysima."

Aysima teşekkürümden sonra gülümseyip ayrılmıştı yanımdan. Önümde beyaz cay bardağının icinde olan ve kokusuyla günümü güzelleştiren Papatya cayıma bakmıştım.

Üstünden, sıcaklığından dolayı cıkan dumanları daha iyi görebilmek icin yandan bakmıştım ve hemen icebilmem icin hafif üflemeye calışmıştım.

Bi zaman sonra, dumanların azaldığını fark edince yavaş yavaş cayımı yudumlamaya başladım, icerken arada duruyor ve yaz günlerini andıran kokusunu icime cekiyordum. Öyle güzel bir ortamdaydım ki hic bir şey düşünmüyor ve anı yaşıyordum.

Bi yarım saatin ardından buraya gelme nedenim kapıyı acmıştı. Buraya adımını atan herkes gibi o da kapıyı acmasıyla soğuk rüzgarın girmesi bir olmuştu.

Siyah saclarını gizleyen şapkasını başından ,girer girmez cıkarmış ve calışanları selamlayıp her zaman ki yerine oturmuştu.

İcime, calışanları kıskanma duygusu girmişti bile, ne şanslılardı ama.

Oturduğu piyano koltuğunu kalkıp öne doğru cekmişti. Yarım saattir gelmesini ve calmasını istediğim piyanonun kapağını acmış ve bugün calacağı şarkının notalarını seçerek önüne koymuştu. Benim gibi onu tanıyan insanlar heyecanli gözlerini ona dikmişlerdi.

Derin bir nefes alarak coğu tanıdığım kızlardan, ben de dahil olmak üzere daha zarif olan elleri ile sectiği parçayı çalmaya başlamıştı.
İnce uzun parmakları her piyanonun tuşunu basmasıyla cıkan o müzik sesi duygularını anlatıyor gibiydi. Sanki şuan cafe de değil de piyanist oğlanın beni götürdüğü ortamda gibiydim. Papatyalarla dolu bir mekandı benim hayal ettiğim, ama etrafı ma bakınca sırf ben değil burada ki oturan herkes kendi hayal dünyasına çekilmiş gibiydi.

Piyanist oğlan tuşlara daha hızlı basmaya başlamıştı caldığı parca bambaşka bir parca gibi olmuştu. Her zaman duyguları nasılsa öyle calıyordu piyanoyu. Bugün daha hızlı ve daha hırcın calıyordu, hatta sinirli calıyordu.

Yüz ifadesine bakınca düz bir ifadesi varmış gibi duruyordu her zaman ki gibi ama piyanoyu calmayı başlayınca ifadesiz suratından ziyade duygularla doluydu caldığı parcalar.

Onu uzun zamandır tanıyordum artık, ve yaptığı her hal ve hareketini ezberlemiştim. Evet , onu belki sadece bir saat boyunca görüyordum ama bu haftada iki saat yapıyordu yılda ise 703 saat görmüş oluyordum yani.

Ve bende yavaş yavaş onun gibi olmaya başlamıştım. Onu tam olarak tanımıyordum belki ama muzlu pastayı sevdiğini biliyordum mesela, veya her oturuşunda üstündeki (olmayan) tozu sildiğini ,ayakkabılarının kirini temizlediğini biliyordum,  yani titiz ve temiz olduğunu.

SöyleyemedimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin