Episode 2.

91 10 20
                                        




Başıma giren yüksek seviyedeki ağrı sebebiyle gözlerim yavaş yavaş aralanırken, dudaklarımın arasından birkaç acı dolu inlemenin kaçmasına engel olamamıştım. Kulaklarımda hafif bir uğuldama vardı ve gözlerimi açtığımda karşılaştığım bu yabancı mekan beni korkutmuştu.
Gözlerim ne kadar yeni uyanmamdan kaynaklı çevremi bulanık görmeme sebep verse de bulunduğum yere ufak bir bakış attım. Biraz karanlık boğucu bir odaydı, sadece üst tarafta ufak bir penceresi vardı. Bir yatak ve bir sandalye haricinde başka hiçbir şey yoktu.
Bakışlarım yatağa kaydı, yatağın kenarlarındaki eller ve ayaklar için olan kilitleri görmemle tüm tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.

Yaşanılanlar bir bir aklıma geldikçe, göğüsümde hızlı çarpmaya başlayan organım, her türlü şeyi hissetmemi sağlayan yapı, kendime gelmemi sağladı.
Çığlık atmak, haykırmak, ağlamak, etrafı birbirine katmak istedim ama bunların hiçbirini yapamayacak kadar pes etmiş hissediyordum. Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu.

Tanrım, bir akıl hastanesindeydim. Ne bekliyordum? Beyaz bir önlük giydirip ellerimi bağlayacaklardı, kafama cihaz bağlayıp şok vereceklerdi.
Mideme giren ağrıdan kusacak gibi hissettim.
Hiçbir tepki veremiyor öylece yataktaki kilitlere bakıyordum. Lanetlenmiş veya büyük bir günahın cezasını çekiyor gibiyim

"Korkma Cecilia, burası gözlem odası. Kriz veya nöbet geçiren birisi olursa kendisine veya çevresine zarar vermemesi adına buraya getiriyoruz. Yani burası senin odan değil." Çaprazımda kalan kapının oradan gelen yabancı ses ile olduğum yerde sıçrarken hızla başımı sesin sahibine çevirdim. Orta yaşlarda beyaz bir önlük giyinmiş bu kadının içeriye ne ara girdiğini fark etmemiştim bile.

Kadının dediği şey ile derin bir nefes verirken rahatladığımı hissedebiliyordum. Eğer böyle bir odada bağlanarak kalacak olsaydım, aklı başında olarak gelmiş olduğum akıl hastanesinden delirmiş olarak çıkardım.

Bana doğru yaklaşarak yanımdaki sandalyeye oturdu. "Kendini nasıl hissediyorsun?"

Dalga geçercesine güldüm. Nasıl hissetmemi bekliyordu? "Daha iyi günlerim olmuştu."

"Seni anlıyorum, pek de hoş bir karşılama olmadı."

Üstümde tarif edilemez bir yorgunluk vardı, sanki yıllardır uyuyordum ama asla bana yeterli gelmemişti.
"Ben burada olmayı hak edecek hiçbir şey yapmadım." Sesim güçsüz çıkmıştı.

"Burası hapishane değil Cecilia."

"Odaya bakılacak olursa bir hapisaneden farksız." Omuz silktim.

Karşımdaki kadın derin bir nefes verdi. "Kimse burada olmayı hak etmez. Kimse hayatlarına düzgünce devam etmek varken psikolojik bir rahatsızlık yüzünden hastaneye yatmayı istemez." Son cümlesinde sesi kısık çıktı. "Ama burası düşündüğün gibi bir yer değil. Ayrıca eminim ki bloğundakilerle de iyi anlaşacaksın."

"Blok derken?" Olduğum yerde dikleşirken bir kaşım havaya kalkmıştı.

Sandalyesini daha çok bana doğru çevirdi. "Küçük bir grupla birlikte terapiye katılacaksın. Grup genelde senin yaşlarından oluşuyor. İyi geçineceğinizden eminim." Gülümsemesi oldukça samimiydi, ona inanmama sebep verecek içtenlikteydi.
Ama burada olmak istemiyordum. Burada olmam saçmalıktan başka bir şey değildi.

"Ne zaman buradan çıkacağım?"

"Bunu önümüzdeki süreçlerde seni gözlemleyerek göreceğiz Cecilia. Herhangi bir zaman veremem."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 14, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

where is my mind | f.w.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin