1.

25 7 27
                                    

"Kaç yaşındasın?"

"16"

"Reşit olmayan birini çalıştıramayız küçük hanım."

Gözlerimi indirdim ve arkamı dönüp dışarı çıktım. Evde aç bekleyen 4 kardeşim vardı ve benim ise tek kuruşum yoktu.

Annemin, ya da annem olacak kişinin bizi terkedip gitmesi hâlâ gözlerimin önündeyken sırf kardeşlerimi etkilememek için duygularımı yutmak zorundaydım. Şu an hâlâ bir arada olmamızın tek sebebi varsa o da; Haftada 1 eve uğrayan bağımlı babamdı.

Bize kol kanat gereceğini, her zaman yanımızda olacağını söyleyip durmuştu fakat annem gittikten sonra kendini *yuşturucuya verip sokaklarda sürünen de o olmuştu.

Durum vahim haldeydi. Köhne bir evde 5 küçük çocuk, paraları yok, başlarında bir aile yok...

Ancak 16 yaşımda kavrayabilmiştim durumun ciddiyetini. Sonra ise sorumluluğun ağır yükü bindi omuzlarıma. 18 olunca bir yerlerde çalışmaya başladım. Gencecik halimle hem analık hem babalık yapıyordum. Gecemi gündüzüme katıp çalışıyordum.

Liseden mezun olunca okulu bıraktım ve kendimi tamamen para kazanmaya verdim. Onuruma ve gururuma ters düşmeyecek her türlü işi yapıyordum çünkü zaman geçtikçe çocukların masrafları artıyordu. Okul üniformaları, kitaplar, kalemler, bunlar çoğu zaman devlet tarafından karşılansa da ihtiyaçlar bitmiyordu. Bütün para faturalar ve diğer ihtiyaçlara gittiği için yemekleri bakkaldan borç olarak alıyordum. Bakkal sahibi ne kadar anlayışlı olsa da borçlarım iyice birikmişti ve en kısa zamanda ödemem gerektiğini biliyordum.

21 yaşına geldim ve artık nefes almaya bile vaktim yoktu. Sabahları yaşlı bir teyzenin evini temizliyordum, öğleden akşama kadar birkaç saat belli kafelerde baristalık yapıyordum ve geceleri ise Spicy Club'da barmenlik yapıyordum.

En yakın arkadaşım, hatta belki de tek arkadaşım Chloe olmasa bu kadar zorluğa nasıl katlanırdım bilemiyorum. Elinden gelen her türlü yardımı yaptığı yetmiyormuş gibi bir de her fırsatta beni eğlendirmeye çalışıyordu. Her gece çalıştığım kulüpte takılıyordu. Spicy Club sayesinde öz olmasa bile bir kardeşim olmuştu.

Karın tokluğuna ve hiç ara vermeden çalışmak mental sağlığımı ne kadar kötü etkilesede dişimi sıkarak Tanrı'dan yardım diliyordum.

Tanrı'nın her kulunu duyduğu ve ona mucize gönderdiği söylenirdi. Bugüne kadar buna asla inanmazdım, ama bugün karşıma asla hayır diyemeyeceğim bir teklif çıkınca bu inancım kırılmıştı.

Yüklü bir para karşılığında polise yardım etmek.

•••

"Merak etme bu kişiyi tanıyorsun, senin yapman gereken tek şey onun nerede ve kimlerle takıldığını anbean bana bildirmen."

Yutkundum. Paraya çok ihtiyacım vardı ama suç olaylarına da karışmak istemiyordum. Komiser tereddütümü farketmiş olmalı ki hafifçe gülümsedi.

"Kimsenin haberi olmayacak, zaten sen adalete yardım ediyorsun. Asıl reddedersen sorun yaşarız."

"Pekala, kabul ediyorum ama lütfen çabuk gösterin fotoğrafını yoksa patron şüphelenecek."

Komiser başını salladı ve küçük bir fotoğrafı yavaşça masaya attı.

Fotoğrafa bakınca resmen dumura uğradım.

"Chloe..?!"

Case 27Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin