Ep 1

2.8K 215 145
                                    

Uyarı

Bir aşk hikayesinden çok bir ilişkinin ne kadar zehirli olabileceği, zehirli ilişkininde neler doğurabileceğini anlatacağım

Jimin'in yaptığı hataları, Jungkook'un kendisine takıntı derecesinde bağlandığını fark ettiğinde ondan kurtulma sürecini okuyacağız.

Kitapta iyi bir karakter yok sanırım. Jungkook'da Jimin'de birbirinden toxic.

Şiddet ve olumsuz örnek oluşturabilecek ögeler içerir.

Angst isteyenleride, mutlu son isteyenleride üzmeyecek bir son yapacağıma eminim, bu yüzden gönül rahatlığıyla başlayabilirsiniz

————

Jungkook'un hayatının dönüm noktası Seul Üniversitesini kazanmak olmuştu. Daha doğrusu Park Jimin ile tanışmak...

Jungkook okula başladığı ilk zamanlarda oldukça çocuksu bir hevese sahipti. Tavşana benzeyen ön dişleri, sevecenlikle parlayan gözleri, dağınık kahverengi saçları ve göğsüne yasladığı kitaplarla, kaygısız, oldukça sıradan-sevimli birisiydi.

Yalnızca altı ay içinde ise eski halinden eser kalmamıştı. Somurtkan, gergin ve sert surat ifadeleri, yüzü piercing vücudu dövme dolu, simsiyah saçlara ve geliştirdiği vücuduyla iri yapılı sert kaslara sahip, zihnindeki sesleri susturamayan oldukça sinirli birisiydi.

Kavga çıkarmak için yer arıyor, kimseyle anlaşamıyor, insanlarla doğru dürüst iletişim bile kuramıyordu. Onunla sakince konuşmak neredeyse imkansızdı.

Sadece altı ay içinde onu bu kadar ne mi değiştirmişti? Elbette Park Jimin.

Jimin'i en doğru tanımlayacak kelime muhtemelen 'sinsi' olurdu. Şirin bir görüntüsü vardı. Sarı saçlar, yeşil göz, beyaz ten, kırmızı tombul yanaklar ve ufak tefek bir beden. Yanaklarını sıkmak isteyebilir, çok saf olduğunu düşünebilirsiniz ama hayır. Aklında dört dönen tilkileri asla fark edemezdiniz.

Jungkook onun kurbanlarından biriydi, o tilkileri fark edememişti...

6 ay önce...

Jungkook karşı masasında oturan sarışın genci hayran bakışlarla izlerken bulmuştu kendini. Jimin çok sevimliydi ve Jungkook sevimli şeylere bayılırdı.

"Ona öyle bakmayı bırak aptal. Rezil görünüyorsun." Dedi yanına gelen Hoseok.

"Onunla konuşacağım." Dedi Jungkook bakışlarını değiştirmeden. "Han nehrinde pamuk şeker yemeye götüreceğim."

Hoseok onaylamayan bir surat ifadesi takınarak başını iki yana salladı. "Karşısına böyle çıkarsan reddedilenler grubuna sen de katılırsın." Çenesiyle kantinde oturanları gösterdi. "Eminim kampüsteki onlarca kişiden bir tanesi pamuk şeker yemeyi teklif etmiştir."

Jungkook bu kez umutlarının kırıldığını inkar edemezdi. Suratı düştü ve çubuklarıyla yemeğini dürterken mırıldandı. "Herkese karşı flörtöz davranıyor ama birisi ona yaklaştığında reddetiyor. Ne istediğini anlayamıyorum."

Daha sonra sarışın omeganın yanına kahverengi saçlı genç kızın yaklaştığını gördü. Elinde iki tane kahve bardağı vardı, saçları tepesinde dağınık topuzdu ve kemik gözlükleri burnunun ucundaydı. Yüzündeki yorgun ifadeden finallerini yeni verdiğini anlamıştı.

Jimin telefonuyla ilgilendiğinden ilk başta onu fark edemesede başında dikilen karaltıyı gördüğünde şaşırdı. "Gelmeyeceğini sanıyordum." Gürültüden duyulmasada, Jungkook onun dolgun dudaklarından çıkan her sözcüğü okuyabiliyordu.

TOXİC / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin