taehyun beomgyu'nun en yakın arkadaşıydı.
beomgyu 24 yaşındaydı, daegudandı, makine mühendisliği son sınıf öğrencisiydi ve boyu 181di. beomgyu'nun en yakın arkadaşı kang taehyun'dı. tüm bu bilgiler beomgyu'yu tanımanız için yeterliydi. beomgyu'nun kendi hakkında bildiği şeyler de bununla sınırlıydı zaten. karmaşık bir adam değildi, rahatına ve arkadaşlarına düşkün bir mühendislik öğrencisiydi yalnızca.
bu yüzden arkadaşının ağzından haberleri duyduğunda kimse fark etmeden hayatında daha önce maruz kalmadığı bir karmaşaya karışıvermişti.
kang taehyun evleniyordu.
bu her zamanki haberlerden değildi, hayır bu kesinlikle o haberlerin yanından bile geçmiyordu.
bu "yeonjun hyung ile bir kez daha denemeye karar verdik" "ilişkimize ara vereceğiz" "sanırım onu arayacağım" "yeonjun hyung buluşmak istiyor" değildi. bu daha önceki hiçbir şeye benzemiyordu.
bu havaya heyecanla sallanan yüzük parmağıydı. taehyun'ın gözlerindeki parıltılardı, sesindeki mutluluktu. bu "yeonjun hyung bana evlenme teklifi etti!" idi.
"ne!?" aralarından ilk tepki veren kişi soobin olmuştu. oturduğu yerden kalkıp koşarak taehyun'ın havada salladığı eli kavramıştı. o şaşkınlıkla yüzüğü incelerken kai de şokunu atlatıp ikilinin yanına koşmuştu.
beomgyu eklemlerinin kontrolünü eline alamıyordu.
"ne?" taehyun koşarak beomgyu'nun yanına gitti, çalışma sandalyesinde oturan çocuğa sıkıca sarıldı. "evleniyorum!"
"evet mi dedin?" beomgyu şaşkınlıkla sordu.
taehyun'ın yüzündeki gülümseme ve parmağındaki yüzük ile cevabı açık olan soruyu sormaktan kendini alamamıştı. bu sorusu taehyun'a sevimli gelmiş olacak ki içtenlikle tekrar gülümsedi. "evet dedim."
beomgyu şaşkınlıkla arkadaşına bakarken göğsünde daha önce hiç yaşamadığı bir ağrı hissetti. hayır, bu basit bir ağrı değildi. organları ucuz fast food restoranlarındaki onlarca kez kullanılmış patates yağında cızırdıyor gibiydi.
sızı öyle kuvvetliydi ki elini şu an göğsüne atsa eline bir dikenin batacağına yemin edebilirdi.
taehyun ve yeonjun yıllardır çıkıyorlardı. ilişkileri liseden beri birlikte olmanın verdiği yorgunluktan nasibini almıştı. eskisinden daha çok kavga ediyorlardı, ilişkilerine ara verip duruyorlardı. dışarıdan bakıldığındaki kitaplardaki efsanevi lise aşıklarından farkları yoktu fakat beomgyu diğerlerinden çok daha iyi biliyordu.
beomgyu ikisinin ilişkisini herhangi bir dış gözden çok daha iyi biliyordu ve işte tam bu yüzden bitişinin yakın olduğuna beş dakika öncesine kadar adı kadar emindi.
bu bildiği miydi yoksa umduğu muydu işte ondan artık emin olamıyordu.
"tebrik ederim." tüm kelimeler boğazına dizildiğinden en basitlerini seçmeye karar verdi. taehyun neşeyle salonda dolanıp teklifin detaylarını anlatırken beomgyu düşüncelerini toplamaya çalışıyordu.
bu his neydi?
en yakın arkadaşının hayatına onsuz devam edecek olmasının verdiği acı mıydı? eve döndüğünde taehyun'ın artık onu karşılamayacak olması mıydı göğsünü böylesine yakan?
hayır, bildiği kadarıyla taehyun'a aşık falan da değildi. olsaydı fark ederdi, sanırım.
ayrıca bu hissettiği kıskançlık değildi, zehirli bir öfke değildi damarlarında dolaşan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
getaway car 'taegyu
Fanfictiontaehyun evleneceğini açıkladığında bütün arkadaşlarını şaşırtır. özellikle beomgyu'yu. tek bölümlük hikaye, light angst