Daddy Issues | Minchan

1》Daddy Issues | Minchan

UYARI: Bu hikaye, rahatsız edici ve hassas unsurlar içermektedir.

NOT: Bu kurgu, gerçek hayatta yaşanmış ve hala yaşanmaya devam eden olaylardan esinlenerek, hayal gücümle harmanlanmış olan bir derlemedir.

Psikolojik bir kurgu olup, çocuk istismarı, duygu durum bozuklukları ve benzeri hassas konulara dikkat çekmek amacıyla yazılmıştır.

Hikaye, romantik bir kurgu değildir. İçerisinde yer alan olumsuz davranışlar kesinlikle normalleştirilmemiş, masum gösterilmemiştir. Okuyucuların da bu tür olayları asla sıradan veya kabul edilebilir görmemesi gerektiğini vurgulamak isterim.

Eğer "Daddy kink" ve "Daddy issues" kavramlarını birbirine karıştırarak, hikayeyi yalnızca bir smut içerik olarak okumayı planlıyorsanız, lütfen burada okumayı bırakın. Bu hikaye, bu tür bir içerik sunmamaktadır. 

•••

Küçük Minho, ecza dolabının boş olduğunu gördüğünde içini büyük bir sıkıntı kaplamasına engel olamadı.

Aldıklarının bu kadar çabuk tükenmesi, hayatının ne kadar acımasız bir döngü içinde olduğunun yıkıcı bir göstergesiydi adeta. Kaşlarını çatarak dolabı kapattı ve sekerek odasına doğru yavaşça ilerledi.

Her adım attığında, ayağındaki sızı ona hayatın acı gerçeklerini fısıldıyordu. Kıyafet dolabını açtı ve eskiyen bir tişörtü eline aldı.

Çalışma masasının üzerinde paslı bir makas duruyordu. Ellerinin titremesine aldırmadan makası aldı ve tişörtünü kesmeye başladı.

Minho, kesme işlemini bitirdiğinde lavaboya yöneldi. Yarasında kanın pıhtılaştığını hissediyordu, ancak evde ilk yardım için kullanabileceği tek şey sabun ve sudan ibaretti.

Dişlerini sıkarak soğuk suyun altında, temizlik yaparken yanlışlıkla kestiği elinin yarasını temizledi. Canı yanıyordu, ama buna alışmıştı.

Eskimiş tişörtünden kestiği bir parçayı dikkatlice yaranın etrafına sardı ve sıkıca bağladı. Arta kalan kumaş parçalarını odasındaki boş çekmecelerden birine yerleştirdi.

İşe yarayabilecek herhangi bir şeyi atmamak zorundaydı. Ne zaman ihtiyacı olacağını bilemezdi. Üzerine basmakta zorlandığı ayağını sürükleyerek mutfağa ilerledi.

Dolabı açıp eldeki malzemeleri çıkardı. Babasının eve gelmesine bir saat vardı. Yemeği zamanında hazırlamak zorundaydı.

Yemek pişerken mutfağı hızla toparladı, ardından sofrayı kurdu. Her şey kusursuz görünmeliydi. Uzun dakikaların ardından yemekler hazırdı.

Minho, salonun köşesine oturup beklemeye başladı. Dakikalar sonra kapı açıldı ve Bay Lee içeri girdi. Adam her zamanki gibi asık suratlı ve sertti. Ellerini bile yıkamadan yemek masasına geçti.

Minho, babasını bekletmemek için hızla servis yaptı. Adam kaşığı alıp çorbasından bir yudum aldı ve anında ifadesi sertleşti. Elinin tersiyle kaseyi iterken "Tuzsuz." dedi.

Minho'nun boğazı düğümlendi. "Tuz atabilirdin." diye geçirdi içinden ama elbette bunu yüksek sesle söyleyemezdi. Zavallı çocuk, her zamanki gibi başını eğdi ve sadece fısıldayarak "Özür dilerim." dedi.

Hemen kalkıp dolaptan başka bir tabak aldı. Babası için yeniden yemek koyarken içinden dua etti "En azından bunu beğensin."

Ama işler yine umduğu gibi gitmedi. Bay Lee, tabağa göz ucuyla bile bakmadan sinirle bağırdı "Sen buna yemek mi diyorsun?" Minho'nun tüm bedeni korkuyla irkildi.