Bir parça yaz mevsimi düştü kapımın önüne. Akşamlarını getirmişti: en sevdiğimden! Bir tutam hüznüydü mutluluğun; sanki o yoksa öbürü küsüp gidecek, anlamını yitirecekti. En sönük yeriydi yıldızın; siz daha iyi görün diye Dünya'ya yansıyan yüzünü. Zamanın durduğu ânın ta kendisiydi, öpüşlerinizin tadını alabilesiniz diye.
Rüzgardı onu doğuran, besleyen ve büyüten. Yeri geldi gökyüzünü de tattırdı. Ama kıyıya çarpması yetti ölümü için. Öldüğünü, martıların çığlıklarından anlardınız. Unutana kadar susmazlardı. Sonrasında ise yeni doğan akşamlara söylenen şarkılarla bezenirdi o çığlıklar.
Bir soluk alış verişi kadarlık deniz kokusu sindi saçlarının uçlarına. Senin kokunu alıp götüren akşam güneşine inat; mutluydum. Ben Dünya'ya yansıyan tarafında değildim yeryüzünün; zamanı iliklerime kadar hissettiğim yerdeydim.
Öyle ya, bulutlara dokunan dalgaların ömrü kısa oluyor. Ama sen hep deniz kokuyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Yaz
Short StoryÖyle ya, bulutlara dokunan dalgaların ömrü kısa oluyor nasılsa. Ama sen hep deniz kokuyorsun.