Bölüm 2

664 30 3
                                    


"Diyorum ki bir şey almışsın Ceylin." Aspirin içermesi gereken kutuyu salladı.

"Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ama bulacağım." Ilgaz güzelliğinden büyülenirken elini Ceylin'in yüzünde gezdirdi. "Şuan tek bildiğim şey seni birkaç saat boyunca gözümün önünden ayıramayacağım." Ilgaz gülse mi endişelense mi bilemedi, "Çünkü çok büyük bir ihtimalle, günün sonlarına doğru ikimizin de başı senin bu sabahki ağrımasından çok daha fazla ağrıyacak."

Herhangi Bir Haftasonu - Bölüm 2

Ilgaz, Ceylin'in yüz ifadesine bakınca onun söylediklerinin çoğunu anlamadığını fark etti. Hala gülümsemeye devam ederken avukat konuşmadan önce gözlerini yavaşça açıp kapattı.

"Ben denize gidiyorum."

"Ceylin bekle bir dakika," Ilgaz onu omuzlarından tutarak odaya geri soktu, "bir dakika burda bekle, beraber gideriz tamam mı?"

Onu yalnız bırakmaya güvenemiyordu ama başka bir seçeneği olmadığı için odadan çıktı. Onu ikna etmeye çalışmakla vakit kaybetmedi çünkü Ceylin'in fikrini değiştirmeyeceğini biliyordu. Yapılacak en mantıklı şey onunla beraber gidip başına bir şey gelmediğinden emin olmaktı.

Evliliklerinin sahte olduğunu kimsenin bilmesine izin veremezlerdi ama şuan Ceylin'in düşünmeden direkt aklına gelenleri söylemesine bakılırsa ağzından kaçırması muhtemeldi.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Ceylin, içinde huzurlu bir his vardı.

"Seninle gelmek için üstümü değişeceğim. Hemen gelirim."

Ilgaz kıyafetlerini alıp banyoya girdi. Hızlıca üstüne yeşil bir şort ve beyaz bir t-shirt giydi.

Ama odadan çıkalı 1 dakika bile olmamış olmasına rağmen Ceylin çoktan gitmişti, odada yoktu.

Savcı panikle merdivenleri ikişer ikişer atlayarak indi. Kısa bir süre içinde aşçı ile sohbet etmekte olan Ceylin'i buldu. Aşçının ona bir peçete ile baklava uzatmasından çok memnun olmuş gibi görünüyordu.

"Ceylin," Ilgaz nefes nefese kalmıştı, "sana beni beklemeni söylemiştim!"

"Acıkmıştım." diyerek kendini savundu. Aşçının yapmakta olduğu çeşit çeşit yemek ve tatlıya işaret etti, "Buna nasıl karşı koyabilirdim?"

"Gel dışarı çıkalım."

"Bekle." Avukat bir elindeki telefonuna bir de mutfaktaki dijital saate bakıp duruyordu.

Ilgaz neler olduğunu anlamaya çalıştı ama Ceylin'i tanıyordu ve onun davranışlarını anlamak imkansızdı.

"Ne yapıyorsun?"

"Bak, saat 5.55'ken fotoğrafını çekmiştim." Ilgaz'a hevesle cep telefonunun ekranını doğrulttu, "hadi saat 6.66 olana kadar bekleyip tekrar çekelim."

Ilgaz bunun nasıl Ceylin'e mantıklı bir şymiş gibi gelebildiğini merak ederek kaşlarını çattı. Ceylin bir şeyler yiyordu ve beklemeye gerçekten de kararlı gibi duruyordu. Bu nedenle Ilgaz onu elinden tutup dışarı çıkardı.

"Hadi gel, saat 6.66 olmadan döneriz." diye söz verdi. "Sen de bu benzersiz anı telefonuna kaydedersin." Ilgaz gülmemek için kendini zor tuttu.

Güneş hafiften batmaya ve masmavi denizle birlikte mükemmel bir manzara ortaya çıkarmaya başlarken gökyüzü farklı turuncu tonlarına bürünmüştü. Sahile doğru yürümeye başladılar. Sahilin kumlu yollarına varana kadar Ceylin Ilgaz'ın elini bırakmadı.

Herhangi Bir Haftasonu (türk versiyonu)Where stories live. Discover now