Kader

12 1 1
                                    

Pieero bazen sadece kendi isteği üzerine tanımadığı insanların mahkemelerine katılırdı bu ona içten içe bir zevk verirdi onun için mahkemeler tiyatro ve avukat,hakim,suçlu bunların hepsi bu tiyatronun oyuncularıydı çünkü Pieero kendi tabiriyle "kadere" inanan bir insan olarak herşeyi "Tanrının bir oyunu" diye adlandırır dünyadaki hiç bir kötülükte bir amaç yada niyet aramazdı sadece "Kader" derdi onun bu düşüncesi kendince mantıklıydı,Pieero hristiyan bir inanca sahipti ve kendisinin doğru görüşüne göre Tanrının herşeyi bildiğini bildiğinden dünyadaki cüzzi yaşamı bilmemesi ona saçma gelir eğer Tanrı biliyorsa demeki kader var dediği ufak bir düzen vardı kafasında herşeyin önceden yazılmış olduğuna,irade diye bişeyin olmadığına inanırdı bir kuşun ötmesi,bir insanın yoldan geçmesi,yada birinin öldürülmesi bunların hepsi ve daha niceleri Pieero için bir anlamsızlıktı çünkü kader vardı ve kadere göre herşey yazılmıştı insanlar kadere karşı nasıl bir kontrol yada irade gösterebilirki?Zaten bunları düşünmeleri bile kaderde vardı...Pieero o gün gittiği bir tiyatroda bir oyunculardan birinin hapse atılması için bir mahkeme canlandırılıyordu salonda iki aile vardı,Pieero ilk ailenin yanına usul usul yaklaşarak dinlemeye başladı anlatıklarına göre kardeşleri silahlı bir çatışma sadece ordan geçen rastgele bir adamı öldürmüştü ve hapse girecekti Pieero oyuna dahil olmak için onların yanlarına oturarak onlara bazı nasihatlarde bulunmaya başladı..."Kardeşinize üzülmeyin onun bir günahı yok bunlar bi kaderin oyunu yoldan geçen biri kader yüzünden ordaydı" diyerek anlattı "Kardeşinizin bir suçu yoktu merminin ona gelebilceğini nerden bilebilirdi burdaki tek suçlu kader hem  kim bilir belki kardeşinizin kaderi tutarsa hapishaneye bile girmez"dedi  ilk aile sessizliklerini korumuş ama içlerinde bir yerde kardeşleri temize çıkmıştı hemde artık kardeşlerinin hapse atılmayacağı ihtimalinide görmüşlerdi hemde sadece kelimelerde...Sıra ikinci aileye gelince olayları bilen Pieero direk lafa atladı "Yakınınıza üzülmeyin onun bir günahı yok bunlar bi kaderin oyunu oradan bir mermi gelebilceğini nerden bilebilirdi o sadece kaderinde olanı yapıyodu sadece kötü veya fitne fesat bir amacı olmadan yolunda yürüyordu ama merak etmeyin kader ne yapacağını bilir belkide bu adam hapse gider"dedi ikinci aile hala keder altındaydı evet kaderin bir oyunu olduğunu anlamışlardı ama kader neden kendilerine vurmuştu?Neden kader dışardaki onlarca hırsız,mafya veya kötü insanlar varken sadece sıradan bir insana böyle bişey yapmıştı?Pieero iki aileyede kendi çapında "öğüt" dediği şeylerden bahsedip onları yatıştırmaya çalışmıştı Pieero ayağı sonu gelen tiyatro salonundan çıkmaya yürürken hakimin sesini duymuştu sanık yedi yıl altı ay hapise çarptırılmıştı ilk gittiği aile sessizce oturuyodu keder yoktu Pieero onları anlamıştı kader onlarada kendini göstermişti ikinci ailede sadece oturmakla yetiniyordu aynı şekilde ne bir keder nede bir neşe ama Pieero onları anlamamıştı kazandıkları bir davada kader oyununun kazanan tarafı olmak bir insana neden neşe vermesinki?Pieero bu olayları anlamayarak amcasına evine doğru yol aldı Pieeronun amcası bir papazdı İtalyanın  her yerinde tanınan ve çokça sevilen bir papaz Pieero çok sevdiği amcasının gözüne girmek için pazar günü ayinlere katılmayı pek severdi ayrıca kiliseye nerdeyse hergün uğrar insanların günahlarını dinler ve bunlarla kader bağlantısı kurardı Pieero hergün gittiği kilise yolunda giderken dalgın dalgın yola atladı hiç bir yere bakmadan sadece düşüncelere kapılmıştı sağ tarafından gelen arabayı görmemişti bile Pieero gelen arabanın korna sesleriyle bir anda neler olup bittiğini sonunda fark etmişti arabayla arasında en fazla beş altı metre olan Pieero tam anlamıyla dona kalmıştı belki ileri yada geriye gitse kurtulabilirdi ama Pieero için bunlar kifayetsizdi kaderini kucaklamaya karar verdi onun için bu bir yenilgi değildi sadece izlediği bir oyunun son perdesiydi Pieero ölümün kıyısında bile öleceğini,arkasında bıraktılarının onun için düşünceleri yada hayatındaki yanlış yada doğrular çünkü onun için bunlar bir anlamsızlık parçasından başka hiç bir şey değildi onun için doğru yada yanlış yoktu sadece kader vardı...Pieero ölürken bile bunu düşündüğünden yüzünde ölümün korkusundan çok sıkılmış anlamsız bir ifade vardı ama kader Pieeroyu bile şaşırtmıştı arkasından gelen biri onu yakasından tutup geriye çekmişti Pieero bir anlam veremeden sarsılmayla yere düşmüştü üzerindeki düşmenin şoku gittikten sonra onu kurtaran bu kişiye baktı yirmi yirmi beş yaşlarında,kızıl saçlı,üzerinde,yeşil zümrüt gözler,hafif Sarı siyah noktalar olan dizine kadar inen bir kürkü,ellerinde deri eldiven,ayağında bir çift uzun siyah topuklu ayakkabılar Pieero için dünya durmuştu Pieero hayatında anlam veremediği ne olduğunu çözümleyemediği bir an yaşayan Pieero kadına baka kaldı üzerinde saniyeler önce ezilme korkusu olan birinden çok yeni bir oyuncakla oynayan bir çocuğun saf mutluluğu vardı kadın ona doğru el uzattı kadın ona birşeyi olup olmadığını büyük bir kazadan kıl payı kurtulduğunu söyledi Pieero'ysa bunların hiç birini dinlemeden "yirmi altı senelik hayatında yeni bir duyguyla tanışmıştı Pieero aşkla ilk ozaman tanışmıştı" Pieero hemen ayağı kalkıp üstünü temizledi teşekkür ederek hemen tanışmaya kalkıştıysada kadın hemen bi aceleyle ilerdeki taxiye yetişmeye çalışıyordu Pieero son bir kez ismini sorduğunda kadın bir aceleyle Destiné demişti "Destiné" Pieero hayatında ilk defa bir yere yetişmesi gerektiğini hissetmişti çabuk kiliseye doğru koşmaya başlayan Pieeronun cevap veremediği sorular ve merak ettiği anlamlar vardı...Kiliseye geldiğinde ise dinleme kabinleri de ufak bir sıra gören Pieero sıraya girip beklemeye başlar normalde bunun yerine direk amcasının yanına gider orda muhabbetleri dinleyen Pieero bu sefer dinlemek değil dinlenmek istiyordu ve amcasından şişirilmiş bir teb  değilde sıradan birine verilen örgütü bekliyordu...sıra Pieeroyu geldiğinde Pieero amcası onu anlamasın diye sesini değiştirmeye biraz daha monotonlaştırmaya başlamıştı "Peder sana bir şeyler danışman lazım" dedi Pieero amcası Abraham "anlat evlat tanrının evinde sır olmaz dedi"dedi"Peder bir insanla tanışmak kadermidir ?Bi kaderi başlatmak için bir başka kaderle çarpışmak mı lazım?"dedi"Belki,kaderi biz insanlar nerden anlayabilirizki "dedi Pieero amcasının sözünü yarıda keserek"Peki aşk, aşk kadermidir peder?"dedi Abraham konuşma tarzı ve yaklaşık yirmi altı yıldır yanından eksik etmediği bir insanın sesini ne kadar monoton olursa olsun anlayamayacak kadar aptal bir insan değildi ama bozuntuya vermemek istiyordu Pieeronun düşüncelerini merak ediyordu yiğeni Pieero onun için bir taneydi ve kendisi gibi bir papaz olmasını istiyordu bu yüzden akıllıca hamle yapması lazımdı "Hayır aşk kader değildir evladım aşk kadere karşı işlenen bir günahtır,aşk kaderin bozulmasıdır"dedi"Peder eğer aşk kaderin bozulmasıysa,eger aşk günahsa benim ailem bir günahkarmı?Sizin aileniz peder,sizin aileniz günahkarmı?"dedi Pieero Abrahamı köşeye sıkıştırmıştı Abraham eğer evet derse kendi ailesine günahkar demiş olcak eğer hayır derse belkide Pieero "Aşka" kapılcak Abraham kendi yolunu seçmeye hazırlanırken bir anda Çan çalmaya başladı  Abraham bir rahatlama hissiyle "Bugünlük bu kadar cevabını bir dahaki sefer alırsın"dedi Abraham,Pieero cevapsılığıyla daha soru bile soramadan pencere kapandı ayağı kalkıp dışarıya yol alan Pieero çıkışa giderken  amcası ondan önce davranmıştı amcasını gören Pieero bir paniğe kapıldı eğer bu soruları onun sorduğunu anlarsa onu darlamaya başliyacağından korkup hemen çıkmaya çalışsada Abraham onu yakalanmıştı...

PieeroWhere stories live. Discover now