Açık olan penceremin içinden giren rüzgar ile titreyerek uyandım. Bu eve alışmam zordu. Ailemi 2 gün önce, kaybettim ve yengemler de kalmaya başladım. Buraya gelmeyi her ne kadar çok istemesem de, hayatımın sevdiceğini bırakmak çok zor oldu. Hayatımda sadece bir kişi sevdim, o ise başkasını.
Adı Deniz'di. Ela gözleri, beline kadar uzanan, sarı saçları vardı. Bir kere hayalim gerçek oldu. Çıktık, elimi tuttu ve seni seviyorum dedi. O günü hiç unutamıyorum. Yengemin 'Doruk' diye seslenmesiyle üzerimi değiştirip okula gitmem gerektiğini anladım. Aslında okula gitmiycektim ama yengem okula gidip kafamı dağıtmam gerektiğini söyledi. Bende kabul ettim. Siyah pantolonumu üzerine okul gömleğini giydim siyah deri ceketimi de giydikten sonra saçımı yapmak üzere banyonun yolunu tuttum. Saçımı hafif yukarı kaldırdım. Böyle yapınca hafif esmer tenimdeki yeşil gözlerim parlıyordu. Aşağı indim yengem çikolatalı sütümü hazırlamış. Hemen içip yola koyuldum. Siyah botlarımı giydim. Kapıyı açtığımda üzerimde bir şey eksik olduğunu hissettim. Çantam!!! Hemen yengeme seslendim ve çantamı istedim oda getirdi. Siyah çantamı sırtımla buluşturmadan önce içinde ki siyah beremi taktım. Artık gidebilirdim. Okula gittiğimde her kezin gözü benim üstümdeydi... Evet, evet bu okul yeni okulumdu. Ne güzel değil mi? Müdür yardımcısının yanına gittim. 8-B sınıfını öğrenmem gerekti. En üst katta en sonda ki sınıf. Bu merdivenler neden bu kadar çok ki??? Büyük çabalarım ve merdivenle olan büyük savaşım sonunda bitti. Sonunda sınıfa girdim. Okul bahçesinde de olduğu gibi yine bütün gözler benim üzerimdeydi. Çantamı bıraktım ve bahçeye indim. Sıra felan işleri aslında tam olarak inmedim yarı yolda geri döndüm bu soğukta hiç uğraşamam. Sınıfa geri gittiğimde bomboştu. Hehe ezikler. Beremi çıkardım ve sınıfı incelemeye başladım. Bu incelemem fazla uzun sürmedi. Çünkü; sınıfa paldır küldür bir dalış sergiledi bazı arkadaşlar. -.- Yine bakışlar. Sınıftan içeri bir kız girdi. Bu kızlar eski okulumdakilerin aksine daha tatlıydılarshx <3 Yanıma birinin oturmasıyla irkildim. Soluma doğru baktığımda aynı denize benzeyen bir kız gördüm. Ama o ne kadar benzese de bir Deniz etmiyordu. :/ Kıza dönüp ilk dersin ne olduğunu sordum. Türkçe dedi. Hadi hayırlısı bakalım. Bugün Pazartesi değil Cuma en azından. Biran önce bitsin şu işkence de evime gitsem. Öğretmen geldi dersi anlatmaya başladı. O değilde beni farketmedi ya? Hoca ders işleyemiyeceğiz dedi. Cennete felan mı düştüm ben acaba? Ben neden diye sorunca da, önce dik dik baktı,sonra daha da dik bakmaya başladı bende öküzün trene baktığı gibi ona bakıyordum, sonunda cevap verdi '' Toplantım var.'' dedi ve dik dik bakarak çıktı. Hocanın çıkmasıyla yanıma 4 kişi geldi 2 kız 2 erkek. Bugün okul çıkışı bir yerlere gideceklerini ve benim de gelip gelemeyeceğimi sordu. Bende seve seve kabul ettim. Saat 14:30 herkez okul kapısının önünde olacaktı. Hepsi birde telefon numaramı aldı. Garip olan şu ki telefon numaramı alan insanlar adımı sormadı. Nasıl bişeyse artık anlamadım ama neyse... İlk ders bitti tenefüse de onlarla çıktım. İsimleri Bartu, Hamza, Berna ve Aylin.
....
Sonunda okul bitti bende eve gidip hazırlanma çabalarına girdim. Onlara kendimi normalden fazla yakın hissetmiştim. Berna ve Aylin ise Denizden sonra bir yere çıktığım ilk kız olacaktı. Bunu onlara söylemeyecektim çünkü alay konusu olmak istemiyordum. Sonunda eve geldim. Evde mis gibi börek kokusu vardı. Ama yiyecek vaktim yoktu. Yengeme durumu anlattım. Tamam çık dedi. Zaten büyük kazadan sonra her şeye izin veriyordu. Yukarı çıktım. Duman-Hayvan açtım. Dolaptan gök mavisi pantolonumu, üzerine Kaan Tangöze'nin resmi olan beyaz tişörtümü giydim. Siyah deri ceket ve siyah botlarla da artık hazırdım