Beklentiler boylarımızı aşıyor bazen. Birinin yokluğu mu lazım bize yoksa kendi yokluğumuz yetiyor mu boğulmaya. Gelir diye beklediklerimiz mi imzalar ölüm fermanlarını sanıyorsunuz siz. Her şey kendi elinizdeyken neden aşkı bu kadar çok arıyorsunuz. Sizin ki aşk olmaktan çıktı çünkü. Artık bir bağımlısınız. Ne birini gelir diye bekliyorsunuz. Ne bir beklediğiniz gelince koşup sarılıyorsunuz. Erkekler artık kitaplardaki kadar havalı sevmiyorlar. Mesele sevmek değil azizim diye başlıyor artık şiirler. Artık her şeye bir kulp takıyorsunuz. Elinizi yakınca kulpu da kırıyorsunuz. Kendiniz varsınız bu koca hayatta. Bir tek kendiniz için yaşıyorsunuz. Bize ne dokunarak şifa veriyorsunuz. Ne de dokunmadan deva buluyorsunuz. Siz aslında kendinizle savaşıyorsunuz azizim demek geliyor içimden. Çünkü siz harbiden kendinize savaş açmışsınız. Dünyaya karşı direnç elde etmeye çalışıyorsunuz. Kendi canınızı yakarak ne dünyaya bağışıklık kazanırsınız. Nede kendinizi yenebilirsiniz. Bir sonra ki hamlenin bilindiği bir oyunu hanginiz oynamaya bayılır ki. Bir sorsanız aslında kendiniz. Dönerek kendinize.
"Neden aşık olmak zorundayım." diye.
Ben vermek isterdim cevabı. Ama siz daha iyi biliyorsunuz. Kendinize açtığınız savaşta egolarınızın tatminkar durmasını, savaş müttefikiniz olan sevgilinizle daha fazla zaman kaybetmeyi istiyorsunuz. Sanki dünyaya da işimiz bir an önce bitse de yanmaya gitsek der gibisiniz. Sorgulamak istediğim şey dininiz değil. Haddim bile değil. Önemli olan şuan kendinize sorduğunuz soruyu benim şuan düşünüyor olmam. Yol yakın mı geri dönmeye. Belkide yola çıkmamışsınızdır bile. Belkilerle yürümemek gerekirse kendinize savaş açmaktan vazgeçin. Mesela uyurken birinin mesajına ihtiyaç duymayın. Kitabınızı masaya bırakırken Dudaklarınızdan "of" kelimesi çıkmasın yorganın dibinde.
Savaşı kazanacağınız ihtimali bile yok. Kendinizi en iyi siz tanırsınız. Daha düne kadar sarıldığınız kadın yanınızda mı? Peki sen farklısın dediğiniz insan şuan arayıp soruyor mu sizi. Farklı olsa sizi özlemesi gerekmez miydi. O kadar insan sizi özlemez iken o sizi sürekli sorması gerekmez mi. Peki siz aynı mısınız. Hepiniz hayali çikolatanın bitmemesi değil miydi. Hepinizin hayali Anneleriniz hiç ölmemesi değil miydi? Büyüdük değil mi ? Hepiniz büyüdünüz. Hepimiz istemsizce büyüdük. Artık çikolatanın biteceğini biliyoruz. Tüm sevdiklerimiz er yada geç öleceğini de biliyoruz. O yüzden kimsenin aynı kalmadığı dünyada bir kadın için veya bir erkek için saatlerce ağlamak yerine; oturup yenisinin gelmesini beklemek yerine; kendinize açtığınız savaşta barış imzalayın. Kimseye ihtiyacınız yok. Geç olabilir her şey için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geri Dönüş
Short StorySoluk almamış kelimeler var ceplerimde. Yeryüzünü solutmakdan çekindiğim binlerce harften oluşan. Masumiyetin en berbat yönüdür korkmak. Korkduğumdandır belki yazmamam. Belkide masum olmak istememdendir yazmaya çalışmadığım. Yazacak çok şey var ki...