Nefesime takılan bir kaç geç kalmışlık vardı. Doğrusunu söylemek gerekirse işlenilen günahlar gözleri boyadıklarından dolayı artık kurtulmak kolay değildi. Ağlamak isteyen bir adamın dramıydı duvardaki saatin "tik tak" sesleri. Özlüyoruz ya hani çocukluğumuzu, ona dönüş yapma çabasında olan bir adamın hıçkırarak ağlayışıydı bu kahkaha. Önemli biri değildi ve hiç olmamıştı da ama niyeti önemli olmaktı. Dostlarının aklına ilk gelen isim. Yardım istenilen ilk insan. Aslında kahramanlığın özel yetenek gerekmediğini anlayan insanlardandı. Kendi düşüncelerini başkalarında görmek onu korkulu bir sevince iterdi çoğu zaman. Çoğu zaman dediğime bakmayın. Bunları yaşamak kısa bir ömür işi. Ebedi yaşamın şifresini oda çözmüştü. Çeşmeye ağzını dayayıp suya yöneldi. Su keskindi. Elleri kesilircesine abdest aldı...
Anlatmak yorucu gelir. Bana çoğu zaman anlık yaşantıları anlatmak daha kolay olur. O yüzden ne olduysa oldu. Geçmiş geçmişte kaldığı gibi kitabı yazmamı engelleyen nefsim ve düşüncelerimi vesveseleriyle süsleyen şeytana buradan Allah dan bulmalarını temenni ederek başlıyorum.
Sol yanınızdan vurulanlarınız vardır. Kimi zaman şerli şeytan kimi zaman kötülüklerin emir prensi nefsimiz sol tarafımızı çok iyi vurur. Birisi savunmasız bırakır. Diğeri ise ateş edenin ta kendisidir.
Uzattım biraz sanki ama yeni bölümü yakında yayınlayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geri Dönüş
Cerita PendekSoluk almamış kelimeler var ceplerimde. Yeryüzünü solutmakdan çekindiğim binlerce harften oluşan. Masumiyetin en berbat yönüdür korkmak. Korkduğumdandır belki yazmamam. Belkide masum olmak istememdendir yazmaya çalışmadığım. Yazacak çok şey var ki...