42 6 23
                                    


Büyük salonda Kral'ın sesleri yükseliyordu. Duyulduğu kadarıyla sonunda küçük prens önce soylular arası bir kutlama da göz önüne çıkacak, sonra da halk ile tanıştırılacaktı.

Saray'ın halka açık olduğu zamanlardı. Küçük prensin doğum şöleninde ki kargaşa yüzünden o günden bugün'e kimseyle görüşmesine ve konuşmasına müsaade verilmemişti.

Hatta muhafızlara kadar büyükçe bir eksiklik yaşanmıştı. Sarayın kapıları kapatılmış, sadece belirli görev alanlar tarafından duvar içi ve dışı koruma güvenliği sağlanmıştı.

Tek tük askerlerin sarayda olduğu doğruydu.

Yara izinden dolayı doğru olduğu bilinmeksizin bir sürü söz söylenmişti. Halk ve soylular arasında dedikodunun yayıldığı ise aşikardı.

Lantlendiğini bile söyleyen olmuştu.

Buna rağmen kral hiç birini umursamayıp küçük prensi, reşit olana kadar kimsenin gözü önünde bulundurmamıştı.

Büyük prens Jeongguk daha çok göz önünde ve görsel olarak ön planda olan biriydi. 17 yaşıma kadar onu hep tek kardeş olarak bilmiştim.

Annem ve babam ölmeden önce sarayda çalışıyorlardı. Daha doğrusu babam savaş gemilerinin komutanıydı. Annem ise Kraliçe'nin özel terzisiydi.

Göz önünde bulundurursak onlar öldükten sonra abim ve ben bir seçim yapmak zorunda kaldık. Bu sayede ben eğitimime, abimde terziliğe yoğunlaştı.

Benim kılıçlara, abimin de dikişe olan ilgisi geçmiyordu.

Kabul etmeliyim ki terzilik zaten bana göre değildi. Kumaş yerine elimi bile dikebilirdim.

Tahmin ettiğim gibi abim terzilik ile uğraşmak istemişti. Hakkını da yiyemezdim harika tasarımları vardı.

Bu yüzden üst kıdemlilerin çırakları eğittiği okula giriş yaptım. Şövalye, Muhafız gibi bir çok rütbeye Kralın emri ve gözetisi ile yerleşiyorduk.

Abimin saraya yakın küçük bir terzi dükkanı vardı. Gece nöbetlerine kaldığımız için onu çok az görebiliyordum.

Bazen koruduğumuz bir soylu atı dâhi olabiliyordu. Dışarıdan biraz garip kaçabilirdi ama biz bunun için eğitilmiş ve yemin etmiştik.

Beni çıkmaza sokan bir şey olmamıştı. Kral ve kraliçe'nin gözüne girmiş biriydim. Vezir hariç herkes bize gayet hoşgörülüydü.

Büyükçe salon ve kapıları kolaçan ederken olduğum yerde sıkıldığımı hissediyordum. Yakınımdaki bir başka muhafıza döndüm.

"Üst katı kontrol edeceğim."

Başıyla onayladığında yukarıya adımlarken kralın Prens Jeongguk  ile yaptığı konuşmanın sesleri geliyordu.

Adımlarımı yavaş ve dengeli tutarken üste çıkmış ve sağ koridordan yürümeye başlamıştım. Bu katta muhafız olduğunu gördüğümde selam vererek, bir üst kata daha çıkmaya yelteniyordum ki boş koridorlarda kralın sesini işittim. Adımı çok sık duyan biri değildim. Önemli işlerde yer edinirdim sadece.

Muhafızların ve askerlerin adım sesleri kesilmişti. Bekletmemek adına çıktığım merdivenleri inebildiğim hızda indim.

Nöbet arkadaşım ile göz göze geldiğimde arkasındaki kapıyı araladı ve geçmem için müsaade etti.

Salona girmeden önce derin bir nefes aldım. Dik bir şekilde durarak kendimden emin olmuş ardından adımlarımı yönlendirmiştim.

İçeri girdiğimde Kral ayakta Prens Jeongguk'a dönüktü. Adımlarımı salonun ortasına doğru ilerlettim ve dizimin üstüne çöktüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐆𝐮𝐚𝐫𝐝𝖎𝐚𝐧 𝐎𝖋 𝐓𝐡𝐞 𝐇𝖊𝐚𝐫𝐭 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin