Okul servisi park etmişti. Biz teker teker indik. İsmail bana meraklı bir şekilde bakıyordu!" ne oldu ne bakıyorsun öyle bir şey mi söyleceksin " İsmail yoo öylesine daldım birşey yok ne söyleyeyim senin gibi çok bilmişe her şeye bir cevabın var eskide olsa şimdi çoktan ağlamış köşene çekilmiştin. Ama şimdi öyle mi? sana birşey demeye gelmiyorsun! "Ben ne güzel bundan sonra çalışmadan yanıma gelme yoksa bundan sonra üzülecek olan sensin!"
Evet belki biraz kırıcı olmuştum, ama yapacak bir şey yoktu." Kendi kendime böyle kırıcı olmak zorunda değilsin." Kendine gel Hümeyra yoksa bu gittiğin yol sana zarar vermekten başka birşey yaramayacak unutma şeytandan daha çok ilim bilen yoktu melekler dahi gidip ondan ilim öğreniyordu öyle ki, bu ilim onun kibrili olmasına sebeb olmuş, okadar kendini beğenmiş birisiymiş ki, Allah sırf o kibrini yensin diye Adem aleyhisselama secde etmesini emretmiş,ama o bunu hakaret olarak kabul edip. Secde etmeyi red etmiş,
ve sonunu felaketle sonuçlandırmış..İnsan birazda olsa mütevazi davranmak zorunda sonuçta hepimiz bir kuluz bunu bilmek ve idrak etmek pek zor olmasa gerek kibir hiç bir canlıya yakışmayan bir fiildir. Kibir ancak şeytana yakışır onun içindir helak olmuş,
Hayat belki bazen acımasız yüzünü hepimize gösterir ama bu değildir ki hemen umutsuz duruma düşelim, şimdi okula gidiyoruz, size bir sorum olacak biz işlediğimiz derslerden sınava girmeden bir not alabilir miyiz? elbette imkansız, şimdi yaşadığımız acı veya tatlı hatıralarının elbette bir sebebi var,tabi ki sınav sonuçları nasıl olacak onu da yaptığımız iyilik ve kötülüklerin çoğunluğu belli edecek.
Bu gün birinci dersimiz din kültürü ve ahlak bilgisi dersiydi, sınıfın geneli 25 kişiydi, dersimize girecek hoca, Ebru hocaydı, anlatış şekli farklıydı, şöyle ki bazen öğüt bazende eğlenceyle karışık şeyler anlatır ki, kimse sıkılıp duymazlık yapmasın.
İçeri girer girmez selam arkadaşlar nasılsınız nasıl gidiyor herşey Yolunda mî, biz hep bir ağızdan teşekkürler hocam dedik. Maşallah size madem herşey Yolunda öyleyse bu gün konumuz fefri yani tez canlı davranmak.Ve bunun neticesinde beraberinde getirdiği sorunlar bunun için ne yapmalıyız,hayat maalesef umduğumuz gibi kolay değil, kolay olsaydı imtihanın anlamı kalmazdı herkes geçerdi, Allah'ın imtihanı zordur bunu yaşayan her canlı bilir,
Allah elbette bizi sınayacak yapacak birşey yok, imanı tam olan kul bunun farkındadır her zaman bunun bilinci içinde davranır kendini olabildiğince günahlardan korur.
Hayatın bütün zorlukları beni mi bulur, deriz hepimiz, halbuki Allah şöyle buyurur!hiç bir kula taşıyamayacağı yükü yüklemeyiz buyurmuştur,
Ebru hoca şöyle devam etti. Bakın çocuklar her neyle karşılaşırsanız karşılaşın bunun muhakkak bir çıkış yolu vardır unutmayın dedi.
Sonra şöyle devam etti.bizde ergen olduk sizin gibi sizin yaşadıklarınız bizimde başımıza geldi.
Bütün sınıf pür dikkat çekilmiş Ebru hocanın, konuşmasını dinliyorduk.Bize bakın arkadaşlar sizden ricam kendinizi helak etmeyin, her şeyin bir sırası zamanı var şimdi ergenlik döneminde insana herşey farklı ve anlamsız gelebilir, bu değildir ki! dünyanın sonudur açılmayacak yada hal edilmeyecek hiç bir şey yoktur onun için kendi kendinizi dengelemeniz lazım.
Çünkü ileriki zamanlarda pişman olacağınız şeyler yapmayın. Düşünmeden hareket etmek insanın felaketi olabilir, hayat bazen bizi yok sayabilir. Bunun nedeni ne olabilir? neden bu bir benimle uğraşıyor diyebiliriz yada neden bu kadar kötü insan varken, bütün müsibetler beni buluyor kanısına varabilirsiniz.
Sonra konuşmasına şöyle devam etti. Allah bütün kullarının imtihanlarını farklı yaratmıştır. Öyle kullar vardır ki, yaşadığı derdi bir görsen kahır olursun.Dersin ki bu insan bu kadar acıya nasıl dayanıyor.Kendi kendine Allah korusun ben olsaydım yaşayamazdım diyebileceğiniz şeyler var.Sonra bütün sınıfa dönerek şahit olduğunuz bir olay varmı Allah'ım bu nasıl acı dediğiniz.İçinizin acıdığı bir acıya tanık oldunuz mu? Zeynep adında bir kız elini kaldırdı. Ebru hoca seni dinliyoruz canım. Zeynep tanık olduğu şeyden o kadar etkilenmişti ki yutkunarak konuşmasına şöyle devam etti.Hocam ben daha on iki yaşındaydım. Bizim kapı komşumuz Ağrıdan gelen genç bir çifti erkek olan yirmi yedi kadınsa daha yirmi beş yaşındaydı birde bunların dört tane çocukları vardı aralarındaki yaş farkı bir yıl arayla. Sessiz sedasız sakin bir çifti! Bir gün sabaha doğru bir feryat figan içinde bağıran kadının sesiyle uyandık gariban kadının kocasını öldürmüşler,öldüren de kim biliyor musunuz? özbe öz yeğenleri sebeb de onu öldüren yeğenin kayınpederi bu ölen adama gidip bak kardeşim bu aile de senin gibi dürüst insan yok onun için ablana söyle kızımın yakasından düşsünler yoksa bu işin sonu hiç iyi olmayacak! Ölen kişide kayınpedere, sen şimdi git ben ablamı arayım bakakalım işin aslı nedir, onlar ne diyor aramış ablasını yeğenlerini vaziyet nedir diye sormuş bakmış ablası asarız keseriz bak abla zorla güzellik olmaz dediysede dinleyen kim! benden söylemesi adam kızını vermeyecek yoksa bu işin sonu fena olacak demiş.Ablası ve yeğenleri şimdi sen bize karşı bu adamı mı savunuyor sun savunmuyorum, hak neyse onu söylüyorum dese de dinleyen kim,telefonu onun yüzüne kapatmışlar o sırada yeğenin kayınpederi aramış ne oldu diye, oda sinirden bana kalırsa kızını verme dediğin gibi bu işin sonu iyi değil.
Tabi bu sözleri gelin olacak kız adamın ablasına ve kendi kocasına iletmiş,onlarda bunu bir kin haline getirip ablası kardeşine yeğeni dayısına düşmanlık beslemiş, taki son noktayı kayınpeder koyana kadar boşanma dilekçesi yiğenin eline geçince bunu sanki dayısı yapmış gibi dayısını takibe alıp bir kıytı köşede sıkıştırıp bıçağı gelişi güzel vucuduna insafsızca saplamış sanki dayısı değil de kanlısı gibi zavallı adam oracıkta ölmüş geride dört çocuk zavallı bir kadın. Kadının annesi babası kızlarını ve çocuklarını da alıp Ağrıya gittiler ben bu olayın şokunu hala unutmadım.
Arada annem kadını arayıp hal hatır soruyor arada maddi yardımda yapıyoruz o kadar kadın anneme abla çocuklar büyüdü okula gidiyorlar idare ediyoruz köy yeri işte geçinip gidiyoruz işte, bir keresin de anneme Allah hiç kimseyi böyle çetin bir imtihanla sınamasın abla çok zor yaşayan bilir dedi.İşte hocam benim altı yıldır etkisinde kaldığım olay !
Ebru hoca bize dönerek arkaşımız dışardan bakan göz sen birde gidip babasızlığı yaşayan çocuklarına sorun bakalım onların içinde ki o ateş nasıl alev alev yanıyor, ya arkadaşlar işte başkaların derdine bakınca Kendi derdini unutmak buna denir elimizdekilerin değerini bilip Allah'a şükretmeliyiz dedi.
Ben hocam Zeynep arkaşımızın anlatığı aileye yardım etmemiz mümkün müdür acaba! Ebru hoca neden olmasın yeter ki siz yardım etmeyi isteyin her türlü olur, İsmail bana dönerek Hümeyra sen eskilerini mi getireceksin ben dinimiz bizim evimizde işimize yaramayan eşyalarımızı sırf kurtulmak istediğimiz için vermeyi sadaka olarak kabul etmez, İsmail hala hala varmı böyle bir kural dedi."Ben ne sandın en sevdiğimiz şeyi vermekle sadaka oluyor yoksa sevmediğimiz şeyleri vermekle sadaka kuralını ihlal etmiş oluruz,
İsmail İslam dininin ne kadar güzel kuralları varmış fakirin onurunu bile düşünüyor dedi ben tebessüm ederek ya sen ne sandın..
Meğerse Ebru hoca ve bütün sınıf bizi izliyormuş, Ebru hoca bana dönerek Hümeyra çok güzel bir anlatış şeklin var seni tebrik ediyorum dedi..
Bakalım gelecek bölümde neler yaşanacak Allah'a emanet olunuz 🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlık yaşamlar
Teen Fiction"Çağımızın hastalığı olan dinsizlik. "Bununla baş etmeye çalışan genç bir kız ve annesinin sayesinde çıktığı bir din çabasını anlatıyor....