sana,15 yıl öncesinden

15 1 0
                                    

Yanıyordu.
İnsan derisi, saçı,kıyafetleri;canlı canlı hepsi yanıyordu.
Korkuyordu.
Hiçbir şey yapamadan donup kalmış ve korkuyordu.
İzliyordu.
Elini sıkıp kaçamadan olanları izliyordu.

Aklına kardeşi geldi, elini sıktı. Kardeşi kocaman gözlerle ona bakınca ne yapması gerektiğini hatırladı. Çömeldiği gibi kardeşi sırtına atladı. Koşmaya başladı ayakları yanıyordu, kolları yanıyordu, nefes alması zorlanıyordu ama duramazdı kardeşi sırtındayken olamazdı. Yangınsa büyümeye devam ediyordu.

"Ağabey! Orda bir yer var!" dedi minik eliyle doğuyu göstererek.Çocuk oraya doğru koşmaya başladı ama soluğu gittikçe güçsüzleşiyordu. Köyün çıkışına birkaç metre kala yere yığıldı. Bayılmıştı.

Minik kardeşi korkmaya başlamıştı ama başka çaresi yoktu. Abisinin ellerini kendi sırtından geçirip göğsünde kavuşturdu ve çekmeye başladı.Çok zorlanıyordu yine de devam ediyordu yoksa abisi yanacaktı. Ona sonsuz gibi gelen bir sürede abisini çıkarmaya çalışıyordu.

Nihayet çıkışa gelip biraz soluk almak için ağabeyini yere bıraktığında girişteki tabelanın yanan tahta parçası omuzlarından birine geldi. Çok acımıştı ve ağlamaya başladı. Abisini hatırladı ve daha çok ağlamaya başladı. Tekrar ellerini önünde kavuşturdu ve onu çekmeye başladı.
Ormana doğru yola çıkmıştı ki yoldan insanların geldiğini gördü. Onlara doğru bağırdı. "Yardım edin! Abim bayıldı!" ve düşüp bayıldı.

Uyandığında hiç bilmediği yabancı bir odadaydı. Bu oda oldukça dar olmasına rağmen eşyaların kalitesinden bir zengin evi olduğu anlaşılıyordu. Üzerindeki kıyafet koyu grimsi mavi üzerine lacivert şeritli pamuktan bir kimono vardı hem de çok güzel kokuyordu. Yattığı yatak da fazlasıyla rahattı hatta kuş tüyü mü diye kontrol etmişti ama değildi içine doldurulan şey her ne ise ilginç bir yapısı vardı. Gözüne takılan bir başka şey ise gürgen masa olmuştu bu klasik japon tarzı masalardan değil batılı tarzdaki masalardandı. Yanında ladinden yapılma iki tane tabure vardı. Masanın üstünde içinde turuncu ve yeşil renkte olmak üzere iki farklı boyut ve şekilde şişe vardı. Yeşil olanın altı genişti ve kapağı sivriceneydi. Turuncu olan ise dümdüzdü ve küçüktü. Odada başka bir şey yoktu.

Etrafı incelemeyi bitirince neden burda olduğunu sorgulandı. Yangını hatırladı ve abisine bakındı. Bu odada olmadığı kesindi çünkü bu oda çok dardı. Abisine bağırmaya çalıştı ama belli belirtsiz bir hırıltı ile yanma geldi. Yutkunmaya çalışarak elini boğazına götürdü. Sargı bezi vardı, biraz bastırdı ve teninin büzüşmüş olduğunu hissetti, muhtemelen boğaz yanmıştı.

Ayağa kalkmaya çalıştı ancak ayakları o kadar acıyordu ki yere düştü. Her yanı ya ağrıyordu ya da acıyordu. Bacaklarını kendine çekti, sağ bacağını yana yatırdı ve ayağının altını kontrol etti, yer yer yanmış olduğunu gördü. Daha sonra aklına omzu geldi,kimonosunu sıyırdı ve kontrol etti, orası o kadar yanmıştı ki dokunduğunda hissetmedi bile. Aklına tekrardan abisi geldi ve onu bulmak için gitmeye karar verdi. Ayağa kalkmaya gücü var mıydı bilmiyordu ama yine de gidecekti. Masaya doğru uzandı, ellerini bastırdı, çok zorlanıyordu derin derin nefes aldı, biraz havaya kalktı ancak kolları dayanamadı üstelik çenesini de vurdu. Acıyla inleyerek çenesini tuttu beynini zonklatmıştı.

Sesi duyanlar geliyor olmalıydı ,birkaç ayak sesi duymuştu yakınlaşan ancak şu an başı bunun için endişeleneyemecek kadar çok zonkluyordu. Gözlerini kapattı ve ağrısına odaklandı. Kapının açılma sesini duysa da gözlerini açmak çok zordu.

Bir kadın eli onu tutup yatağına yatırmaya çalıştı, o da uyuyor taklidi yapmaya devam etti. Kadın avucunu onun alnına dayadı, ateşini ölçtü ve kalkıp geri gitti. Kapıyı açık unutmuştu, en nefret ettiği şeylerden biriydi kapının açık bırakılması, sonuçta onlar kapatılmak için vardı değil mi? Gözlerini araladı iç çekti ve kapıyı kapattı gerisin geri uzanmaya döndü, koluyla gözlerini kapadı ve sesleri dinleyerek beklemeye koyuldu.

Ne söylendiğini anlayamıyordu ama orta yaşlı bir kadın sesi ve nispeten daha genç bir adamın sesine benziyordu. Anlamaya çalıştı ancak kapıyı kapattığı için ses boğuklaşıyordu. Birkaç dakika öyle kaldı, sonrasında kapı yine açıldı ancak bu sefer içeriye girenin ayak sesi farklıydı,ayağını yere emin basıyordu. Sandalyeyi biraz çekti,oturdu ve durdu. Onu izlediğini emindi. Bakmak istiyordu ancak uyuyor taklidine devam edecekti. "Uyumadığını biliyorum genç. Gözlerini arala da seninle biraz konuşalım."

Kolunu yavaşça indirdi, ve zorlanarak da olsa oturdu. Ellerini birleştirdi ve eğildi, konuşamıyordu ancak öne eğilerek özür dilediğini gösteriyordu.

"Anlayabiliyorum seni , şimdi kalk. Sana sormam gereken sorular var. Lütfen kendini zorlama. İyileşince tekrar sorabilirim."

Biraz rahatsız hissetti ancak nedeni adamın tavrı değildi, sadece bilgi vermek rahatsız etmek istemişti zaten kötü hissettiği için.

Başıyla onayladı.

"Ağabeyini kurtarmanın nedeni neydi?"







samurayWhere stories live. Discover now