Lisenin ilk günü. Kimseyi tanımadan sınıfın bir köşesine usulca geçtiğimde o gün o an beklediğim bir kişi olacağını nereden bilecektim ki sevgilim.
Kapıyı açıp giren kişilerin arasında ışıl ışıl parlayan yıldızı farketmem ile tutulmam bir olmuştu. Ne kadar da güzel görünüyordun halbuki. Işık dolu gözlerin beni yakaladığında utancımdan kafamı etmiştim. Böyle bir güzelliğin bana bakması bile imkansız geliyordu.
Etrafındaki insanlar ne kadar şanslıydı. Seni güldürebiliyor, sana dokunabiliyor, sana sarılabiliyorlardı. Ya ben? Senin bana baktığın anda kızarıp bakışlarımı başka tarafa çeviriyordum.
O günden sonraki günler içinde her saat her dakika aklımdaydın. Daha önce hiç kimseye hissetmediğim bu his bir hemcinsime olmuştu. Artık ben bir günahkar mıydım? Bu doğru muydu? Seni aklımdan çıkaramayışım peki? Bana göre bu aşk olmamalıydı. Bu çok yanlıştı.
Hiçbir şey bilmeden acizce buna karar vermiştim. Sana aşık değildim güya. Bu sadece arkadaşlık olabilirdi. Ama gün geçtikçe sana olan merakım ve arzum artıyordu. Dayanamıyordum.
Etrafındaki herkes seni sayıp seni severken ben adını bile söyleyememiştim, seninle karşılaşınca kafamı eğip yön değiştirmiştim. Sana bunu yaparken geceleri uykumda bile seni düşündüm. Bir gece "Yeji" diye sayıklayarak uyandım ve anneme "Yeji kim bilmiyorum" diye yalan söyledim.
O günden sonra araştırmaya başladım. Arama geçmişim 'kız kıza ilişki' 'girl×girl couple' gibi terimlerle doluydu. Yavaş yavaş kendimi kabulleniyordum. Kendimi tanımlamaya ihtiyaç duymadım. Çünkü sadece sen vardın dünyamda. Hayal alemim senden ibaretti.
İşte böyle Yeji. Sana olan aşkım böyle başladı. Adımı bilmediğini düşünürken evleneceğimizi bile düşündüm. Peki sen? Ben her seferinde hayal kırıklığına uğradığım hâlde sen benim kadar sevdin mi?