Çok sevgili babam,
Geçenelerde bir ara, neden senden korktuğumu savunduğumu sormuştun. Her zaman olduğu gibi sana verecek yanıt bulamamıştım; bunun nedeni kısmen sana karşı gerçekten duyduğum korku, kısmen de bu korkuyu gerekçelendirmek için konuşurken aşağı yukarı bile olsa toparlayamacağım kadar çok ayrıntının gerekiyor olmasıdır. Sana burada yazılı yanıt vermeye çalışsam, yanıtım epeyce eksik kalır, çünkü yazarken bile korkum ve bunun sonuçları beni senin karşında durduruyor, çünkü konunun boyutu belleğimi ve aklımı fazlasıyla aşıyor.
Mesele senin gözünde her zaman çok basit göründü, hiç değilse benim yanımda ve de ayrım yapmadan seçtiğin başka pek çok kişinin yanında bu meseleden söz ettiğinde böyle oldu. Duruma aşağı yukarı şöyle bakıyor olmalıydın: Bütün yaşamın boyunca çok çalıştın; her şeyini çocuklarının, özellikle benim uğruma feda ettin, ben de bu sayede "günümü gün ederek" yaşadım, daha doğrusu herhangi bir kaygı taşımam için hiçbir nedenim olmadı; sen bunun karşılığında benden minnettarlık beklemedin, "çocukların minnettarlığını" bilen biriydin, ama ben yine de hiç değilse herhangi bir yakınlık ya da bir duygudaşlık işareti gösterebilirdim; bunun yerine öteden beri senden kaçıp odama, kitaplara, zıpır arkadaşlara ve çılgınca fikirlere sığındım; seninle asla açık konuşmadım. Hastanede olduğunda seni hiç ziyaret etmedim, bunun dışında da aileye bağlılık nedir hiç bilmedim, ne işle ne de senin başka meselelerinle ilgilendim. Senin için parmağımı oynatmazken eller için her şeyi yaparım ben.
Bizim yabancılaşmamızdan senin tümüyle suçsuz olduğuna ben de inanıyorum. Gelgelelim ben de aynı şekilde tümüyle suçsuzum. Senin bunu kabul etmeni sağlayabilseydim, o zaman yeni bir yaşam mümkün olmazdı, bunun için ikimizin de yaşı geçti- bir tür barış sağlanır, senin ardı arkadı kesilmeyen suçlamaların son bulmaz, ama azalırdı.
Tuhaf ama, söylemek istediklerimi bir şekilde seziyorsun. Örneğin geçenlerde bana şöyle dedin: "Sana karşı dıştan başka babaların davrandıkları gibi davranmış olmasam da -başkaları gibi rol yapamadığım içindir bu- seni hep sevdim" Şimdi baba, bütünüyle baktığımda bana karşı beslediğin iyi duygulardan hiç kuşku duymadım, ama bu sözünü doğru bulmuyorum. Sen rol yapamazsın, bu doğru, ancak sırf bu yüzden başka babaların rol yaptığını savunmaya kalkışman ya açıkça ve tartışılamaz bir diretmedir ya da -bence işin gerçeği bu- aramızda bir şeylerin yolunda gitmediğinin, bundan senin de sorumlu ama suçsuz olduğunun örtülü ifadesidir. Kastettiğin gerçekten buysa o zaman hemfikiriz demektir.
Olduğum kişiye yalnızca senin tesirinle dönüştüğümü söylemiyorum tabii ki. Bu çok abartılmış olurdu. Şu kolaylıkla mümkün: Senin etkinden büsbütün bağımsız büyüseydim bile, senin gönlüne uygun bir insan olmazdım. Muhtemelen çelimsiz, ürkek, kararsız, huzursuz biri olurdum.
Her durumda biz seninle çok farklıydık ve bu farklılığımız yüzünden birbirimiz için öylesine tehlikeliydik ki, ağır gelişen bir çocuk olan benim ve senin gibi gelişimini tamamlamış bir adamın birbirlerine ileride nasıl davranacaklarını biri önceden hesaplamak istese, senin beni benden geriye hiçbir şey kalmayacak şekilde düpedüz ayaklarının altına alıp ezeceğini varsaya bilirdi. Yani bu gerçekleşmedi, canlıların ne yapacakları öngörülemiyor, ama bundan kötüsü oldu belki. Bu konuda senin suçlu olduğuna zerre kadar inanmadığımı unutmamanı senden sürekli rica ediyorum. Üzerimde kaçınılmaz bir şekilde etkili oldun, ancak bu etkiye yenik düşmemi özellikle geliştirdiğim bir hainliğe yormaktan artık vazgeçmelisin.
Ürkek bir çocuktum, buna karşın bütün çocuklar gibi biraz da inatçıydım mutlaka, annem de şımartmıştı beni kuşkusuz, ancak çok güç idare edebilen bir çocuk olduğuma inanmıyorum; sıcak bir sözcüğün, usulca elimden tutulmasının, tatlı bir bakışın istenilen her şeyi sağlayamayacağına inanmıyorum. Bu arada özünde iyi kalpli ve yumuşacık bir insansın, ancak her çocuk iyiliği bulana kadar arama kararlılığına ve cesaretine sahip değildir. Bir çocuğa güç, gürültü ve öfkeyle yaklaşabiliyorsun yalnızca; çünkü beni güçlü ve yürekli bir çocuk olarak yetiştirmek istiyordun.
İlk yıllara ait yalnızca tek bir olayı doğrudan anımsıyorum, belki sen de anımsıyorsundur bunu. Bir gece su diye durmadan vızıldanmıştım, susadığımdan değildi elbette, muhtemelen kısmen kızdırmak kısmen de kendimi oyalamak içindi. Yaptığın bir kaç sert uyarı fayda etmeyince, beni yatağımdan almış, evin kapısının önündeki koridora çıkarmış ve kapıyı yüzüme kapatarak beni orada geceliğimle kısa bir süre tek başıma bırakmıştın. Ben orda ilk defa terk edildim sonrasında kapıyı açsanızda benim küçük ruhum hala o kapının önünde. Babamın beni gece vakti yatağımdan alıp kapı önündeki koridora bırakabileceği ve onun gözünde böylesi bir hiç olduğum yönündeki kahredici düşünceyle yıllar sonra bile acı çektim. Benim ihtiyacım biraz güleryüz, biraz da yolumun açılmasıydı; ama sen bunun yerine yolumu kapattın. Benim de sözlerimle seni kırdığım çok oldu, ama sonrasında bunu daima anlardım, canım acırdı, ancak kendime hakim olamaz, sözcüklerin ağzımdan çıkmasını engelleyemezdim, onları daha söylerken pişman olurdum. Ama sen sözcüklerinle kolayca hücuma geçerdin, ne söylerken ne de sonrasında birilerine acırdın, insan senin karşında tümüyle savunmasız kalırdı. Çocukluk dönemime göre bugünlerde daha az titriyorum nedeni ise çocukken kapıldığım kirli suçluluk duygusunun seninle ikimizin çaresizliğini görmeme bırakmış olmasıdır. Sakin bir ilişkimizin olmaması bir çok farklı sonuç doğurmuştu: Konuşmayı unutmuştum, her insan gibi sıradan akıcı bir konuşmaya hakim ola bilirdim. Ne var ki söz söylemeyi bana erkenden yasakladın. "Tek söz itiraz istemem" şeklindeki tehdidlerin bunu söylerken elini kaldırman o zamandan beri peşimi bırakmıyor. Tutuk ve kekeleyen konuşma tarzı edindim, buna da katlanamadın, (hayatımdaki bazı insanlarda katlanamıyor senin gibi), ben de sonunda sustum; bunu önce inadına, ama sonra senin karşında ne düşünebildiğim ne de konuşabildiğim için yaptım.
Bu yakınlarda bipolar depresif bozukluk teşhisi koyuldu ve artık bunla yaşamak zorundayım bazen sabrımı fazla zorluyosun hala bile bunları içime atmam ileride olacak krizlerimin daha erken başlamasına sebep oluyor. Düşünce tarzım değişiyor ve şunu anladım ki yaşam bir sabır oyunundan fazlasıdır;
Bence gerçeğe öylesine yakın bir noktaya ulaşıldı ki, bu ikimizi de biraz yatıştırıp, yaşamayı ve ölmeyi kolaylaştırabilir.İyi uykular peder...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Uykular Peder
ActionUmarım gittiğin yerde sevinçlisindir, Umarım değmişdir. Umarım cennettesindir Peder